20 : Basketbol Turnuvası

372 30 0
                                    


'' İyiyim ... ''

Hazal :

- Çok korkuttun bizi !

'' Ben de korktum sizi bırakın !

Yiğit :

- Artık her şeyini öğrenmemiz gerekecek fobilerini falan . Ona göre davranırız .

'' He onları Cemre'ye sorun siz . ''

Yiğit :

- Ne ?

'' Ona anlattım siz langırt oynarken sorguya çekmişti beni . Tanışma ayağına ...''

Yiğit :

- Ovv bize de bir şeyler anlatma ihtimalin ?

'' Sıfır ! Artık eve gitmeye ne dersiniz acaba ? ''

Hazal :

- Gerçekten çok geç olmuş bence de artık gidelim .

Yiğit :

- Hadi gelin ikinizi de bırakayım ben .

'' Ters istikamette ise !? ''

Yiğit :

- Sorun olmaz önce Hazal'ı bırakırız sonra da seni evine bırakır eve geçerim .

'' Peki öyle olsun . ''

Üçümüz birlikte evden çıktık ve Yiğit'in arabasına bindik . Hazal önde ben ise arkada oturuyordum . Hazal'ı bıraktıktan sonra Yiğit anında Hazal'ın inmesini bekliyormuş gibi konuşmaya başladı .

'' Ne zaman oldu bu !? ''

'' Ne ? ''

'' Fobin tabii ki de ! ''

'' Çocukluktan beridir var . önceden sadece her çocuk gibi korkuyordum sonrasında da fobi gibi bir şey oldu . Hatta gibisi fazla . ''

'' Basketbolda çok iyiydin . ''

'' Arkadaşlarımdan ve ortaokul öğretmenimden öğrendim . ''

'' Eski okulumdan birileri ... Eğer okul takımı seçilirseniz yani maçları kazanırsanız size söz onlarla maç yapabilirsiniz ;) 3'e 3 . Hazırlık gibi . ''

'' O kadar iyiler diyorsun . ''

'' Eski okulumun en iyi takımı . Okullararası yarışta onlarla denk geleceksiniz çünkü onlar net bir şekilde çeyrek finale kadar yükselir . ''

'' Onlara çok güveniyorsun galiba . ''

'' Onlar çok iyi oynuyorlar . ''

'' Biz de çok iyi oynuyoruz vee inanır mısın sende oynadın . Bir de kazansaydık iyiydi tabii !.. ''

'' Senin derdin başka gibi ? ''

'' O elektrik kesintisi olmasaydı onlara ne diyecektin çok merak ediyorum ! ''

'' Ne diyecekmişim !? ''

'' Senin gözündeki kırgınlığı fark etmiştim ama sayı aldıkları için olduğunu sanmıştım . Üstüne iki el de kötü oynayıp topları kaptırdığında artık emin oldum .Ne zaman oldu bu , buluştuğunuzda mı ?? ''

'' Şimdi şöyle ne anladın bilmiyorum ama söyleyeyim ben asıl olanları . Gözümdeki kırgınlık mıdır nedir artık o bizim yaptığımız hatadan ve bunun yüzüne kaybettiğimiz sayıdan ve onların sayı alırken yaptığı havaydı .İkimiz Berat'ı tutmak istersen o topu Hazal'a paslayıp bizi geçince hatamın farkına vardım ama düzeltemedim . Onlar da basit bir maçmış ve gerçekten berbat rakiplermişiz gibi eğlene eğlene basketlerini attılar . İşte tüm olan bu . Başka anlamlar yüklemene gerek yok . Hazalla karşılaşınca o an tekrar aklıma geldiği için dikkatim dağılmıştı . Bu yüzden Hazal'ı geçip basketi atamadım . Ayrıca buluşma diyip durma şuna . Kendisi benim okulda dalgın olduğumu görüp onun yüzünden mi diye merak edip mesaj atmıştı . Kısacası okulda olanların telafisi için dışarı çıktık . ''

'' Yani altında başka bir şey aramayayım ? ''

'' Arama Yiğit ! ''

'' Tamam o zaman okulda görüşürüz kendine dikkat et . ''

'' Görüşürüz . ''

Araba sokağın başında durunca inerek yoluma yayan devam ettim . Yiğit de uzaklaşmıştı . Aslında konuşmak iyi gelmişti . Boşuna uykumu kaçırıp sabahlara kadar düşünüp durmayacaktım çünkü soruların cevabını çoktan Yiğit'e vermiştim . Altında başka hiçbir şey yatmayan gerçek cevaplar !..

...

Ve nihayet ödevler de teslim edildikten sonra bizim sınıfın maç günü gelip çatmıştı . Ödevlerde Buğra ile ödev arkadaşı 75 almış , Yiğit ile Hazal 70 almış ve ben de Berat ile 75 almıştım . Ödevin teslim edildiği ders öğleden önceki on iki ders idi . Ders biter bitmez öğle arası olmuştu ve sınıftaki tüm erkekler deparla sınıftan çıkmıştı . 12/E sınıfı ile olan maç bu öğle arasıydı . Biz de Hazal ile kantinde bir şeyler atıştırdıktan sonra maça gidecektik . Maç zilden 20 dakika sonra başlayacaktı . 20 dakika yemek yememiz için yeter de atardı .

Hazal ile kantine inip sıraya girdik . Kısa bir kantin kuyruğu ardından sıra bize gelmişti . Hazal 2 tane pizza ve yanına da kola alarak sıradan çıktı ben de tost ve yanına da meyveli gazoz arkasından yemeye tatlı niyetine ufacık da bir çikolata kaplamalı kek almıştım . Doğruca sıradan çıkıp Hazal'ın arkasından gittim . Gazozum tabii ki de orman meyveliydi . Hazal ile hızlı hızlı yedikten sonra kalkıp tuvalete ondan sonra da spor salonuna gittik .

Maç daha yeni yeni başlamaktaydı ve tüm stadyum doluydu . Hatta oturacak hiç yer yoktu . Birkaç kişide ayakta izliyordu . Hazal ile ne yapabileceğimizi düşünürken Cemre'yi fark etmiştik . O da en önde ayakta durmaktaydı . Sebebi tezahürat yapacak olduğundan olmalıydı tabii .

Hazal ile birlikte Cemre'nin yanına gittik zaten oturacakta yer yoktu . En azından ön sıradan izleyebilirdik . Cemre yanına gittiğimizde bana selam verdi ve biraz kaydı . Artık üçümüz kendi sınıfımızın tarafına geçmiş ve tezahürat için hazırdık . Biz yerleştiğimizde de düdük eşliğiyle hakem (okulun beden dersi öğretmeni ) maçı başlatmış ve topu havaya fırlatıp aradan çekilmişti . Bizim sınıftan uzun boylu bir çocuk adı Ceyhun idi sanırım Buğra ile ödev için eşleşen çocuk .

Ceyhun topu doğruca atak için kendi takımının forvetinden birine atmıştı . Böylece çok çekişmeli sürecek bir maç başlamış olmuştu . onar dakikalık 4 maç yapacaklardı ve 2. maç bitince 5 dakika dinleneceklerdi .Büyük bir fark olma durumunda maç da erken sonlanacaktı .İlk periyodu karşı takım önde bitirmişti . İkinci periyot da beraberliği yakalamıştık ve 5 dakikalık devre molası verilmişti . Oyuncular doğruca bizim yanımıza gelmişler ve hazırda duran suları içmeye koyulmuşlardı . Buğra altımızda durup Cemre'ye selam vermiş ve yanaktan bir şans öpücüğü istemişti . Arkasından Berat gelerek Berke'yi sormuştu .

Gerçekten Berke ortalarda yoktu . Ama iyiki de yoktu . 5 dakika geçtikten sonra tekrar sahaya çıktılar ve hakemin düdüğü ve topu havaya atışıyla maç başlamıştı . Üçüncü tur bayağı bir çekişmeli ve dolu dolu geçmişti . İki taraf da terlemiş ve yorulmuştu . Bu periyodu az bir sayı farkı ve süre bitimiyle biz kazanmıştık . Şimdi sıra son turdaydı . Eğer galibiyeti ellerinde tutmak istiyorlarsa bu periyotu da kazanmalıydılar . Eğer berabere biterse uzatma oynamak yerine üçer kişi atış yapacaktı . Yine berabere biterse de maça devam ediliyormuş gibi tekrar oynayacaklardı ama ilk basketi atan takım kazanacaktı .

Dördüncü periyotta karşı takım iyice baskı kurmuştu ve topları bir türlü bizim takıma vermemişlerdi . Bu sayede bir sürü basket atmışlardı . Atağa geçtiklerinde hiçbir şekilde durmuyorlardı ve hepsini basket sokuyorlardı . Gerçekten okulun en iyi takımı olabilirlerdi . Bir de Tayfun denen çocuğun olduğunu düşününce şu halimize şükretmeliydi doğrusu !

Dördüncü turun bitimine son 2 dakika kala Berke tribüne damlamıştı ve bizi görür görmez doğruca yanımıza yani en öne doğru gelmişti . Onu görüp gözlerimi devirirken o gülerek yanımıza gelip önümüzdeki korkuluk benzeri duvara dirseklerini koyup yaslanmıştı .

'' Ne kaçırdım acaba !? ''

Kolej Aşkı : Entrikalar KolejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin