22 : Finale Doğru

361 27 0
                                    


Herkes galibiyeti kutlarken kaybeden takım ve o takımın destekçileri salonu terk etmişti . Bizde Cemrenin arkasından sahaya inmek için 1.5 metrelik duvarın üstüne çıktık . Tabii Cemre bunu yaptığında direk Buğra gelmiş ve kucağına alıp sarılmaya devam etmişlerdi . Kısacası zafer sevinci. Buğra Cemre'yi yere indirdikten sonra da öpmüştü . Hazal da beklemeyip atlamıştı . Berke de bana gülüp kaş göz yapıyordu. Cemre ile Buğrayı gözüme sokup duruyordu. Berat ile bu konuyu konuşmam gerekecekti . Berke'ye ne var yani dercesine bakarken bir anda havalanmıştım .

Ufak bir çığlık sonucu neler olduğunu anlamıştım . Berat beni tutup aşağı çekmişti ve zafer kutlaması için kollarıyla beni sarmıştı . Tabii Berke'ye gösterişti o kadar . Ayaklarımı hafifçe kaldırıp parmak uçlarımda Beratın kulağına yaklaşıp fısıldadım .

" Seninle konuşmam gerekiyor . "

Bana tuhaf tuhaf bakmaya başlayınca ayrılmıştık ve Yiğit Beratın üzerine atlamıştı. Oflayıp saate baktığımda zilin çalmasına ve öğle arasının bitmesine 10 dakika olduğunu fark etmiştim . Benim telefonumu kontrol ettiğini gören Berat başındakileri başından atarak yanıma ilerledi ve elimden tuttuğu gibi salondan çıkarıp konuşabileceğimiz bir yere götürdü .

" Ne oldu Gözde? "

" Her zamanki gibi Berke ! "

" Sana bir şey mi yaptı !? "

" Hemen niye şöyle söylüyorsunuz. Yakında cidden gerçekleşecek! "

" Öyle bir şey olmayacak. "

" Her neyse. Berke oyunu anlayacak gibi ..."

" O nereden çıktı ? "

" Ağzımı aradı . Sana neden düzgün tezahürat yapamadığımı sordu . Yani Cemrenin Buğraya yaptığı gibi . Kanıt istedi benden! "

" Tamam sorun yok hallederiz . Tabii seni zorda bırakırsa oyunu unut gitsin . "

" Bir şey yapmayacak mısın!? "

" Ne yapmam lazım ? "

" Neden bizim ilişkimizi kimse bilmiyor diye söylenip duruyo. Tüm okula yaymak gerek sanki !! "

" Buğra ile Cemrenin birlikteliğini tüm okul biliyor. Herhalde ondan olsa gerek . Eh ne yapalım artık bizde ufaktan başlarız . Ne dersin Instagram'dan takipleşelim mi? "

" Ee peki . "

" Kullanıcı adın neydi ? "

"Ver yazıyım . "

Berat telefonu verince İnstagram hesabımı yazıp Takip Et tuşuna bastım . Sonrasında da telefonu ona geri vererek kendi telefonunu çıkarıp isteği onaylayıp geri takip yaptım . Bayağı popülerdi arkadaş .

Ben takip isteğini onaylayınca profilimde gezinmeye başlamıştı ve baştan aşağı tüm fotoğraflarımı sırayla gözden geçirip beğenmişti . Sadece Yağızlarla olduğum fotoğraflara hiçbir şey yapmamıştı . Fotoğraf beğenmece bitince nihayet grup fotomuzu geri açıp onların kim olduğunu merakla sormuştu . Evet yüzünde saklamak istediği ama sağlayamadığı bir merak vardı .

" Bunlar kim ? "

" Eski okuldan yakın arkadaşlarım . "

" Mutluymuşsunuz baya . "

" Evet öyleydik ."

'' Peki ya ne oldu , küstünüz mü ? ''

'' Yoo küsmedik ama şuan konuşmuyoruz da ben onlara yazmadım onlar da bana yazmıyorlar . ''

'' Hadi gel sınıfa gidelim Berke'yi de fazla umursama o anca konuşup durar böyle . ''

Berat ile birlikte sınıfın yolunu tuttuk . Sınıfa girdikten birkaç dakika sonra da zil çalmış öğleden sonraki dersler başlamış idi . Hafta sonundan sonra Pazartesi günü ikinci maçımız vardı ve 11/D ileydi . Kazanırsak finalde idik . Tüm okul ama sadece okul takımı olmak için katılan sınıflarla yapıyorduk maçları . Dokuzlardan 2 sınıf varmış ve elenmiş . 10lardan 1 sınıf hala yarışta şuan 11lerden 2 sınıf var ve 2 sınıf da 12lerden tabii 12ler biz ve Berke'nin takımı . Teneffüse çıktığımızda onuncu sınıfların yarıştan çıktığını görmüştük . Ya birisi onları ikna etmişti ya da büyük sınıflardan korkup kendileri çekilmişti . Dediklerine göre perşembe günü de final maçı olacaktı ve kazanan takım okul takımı seçilecekti . Okullararası maçlar yazılı haftası sonrası okulun son haftaları ve ikinci dönemin başlarında olacak idi .

...

Okulun 4. günü de böyle bitivermişti . Cuma günü de sıradan normal bir şekilde geçmişti ve artık nihayet haftasonuydu .

Cumartesi günü sadece evde oturup vakit geçirmiştim . Pazar günü ise annem ile alışverişe çıkmıştım . Bu iki günlük dinlenme iyi gelmişti gerçekten .

Pazartesi günüde yeni bir maç günü idi . Bizim sınıfın basketbol maçı vardı . Bu maçı da aldık mı artık Berke ve takımıyla finalde karşılaşabilirdik . Tabii onlar kendi maçında galip gelirlerse ;) Onların maçı da salı günü öğle arası olacaktı. Beratlar izlemeye gitmeyi düşünüyordu . Şu takımın yeni yıldızını merak ediyorlardı . Ona göre antrenman yapıp strateji geliştireceklerdi . Salı günü bir de 2 ve 3. ders bedenimiz vardı . Tabii bu sefer beden kıyafetlerini unutmayacaktım ;)

...

Ve sonunda okulda ikinci haftama başlamıştım . Okulun 6. günü ve okul maçları son hızla devam ediyor . 2 - 3 hafta sonra sınavlar olacak ve Yiğit'e birkaç şey öğretmek zorunda kalacaktım . Ama şimdilik önümüzde okul maçları vardı ve bende rahattım . Daha sınavlara çalışmak için çok zamanım vardı çünkü .

Öğleden önceki dersler bitince nihayet öğle arasına girmiştik . Hazal ile yine birlikte ilk önce öğle yemeği yemiştik ve sonra da salona gidip maçı izlemeye koyulmuştuk . Berke tabii ki ortalıkta yoktu . Sebebi zaten bizim takımı bilişi ve zaten finale çıkacağımızı bilmesiydi . Bu yüzden de salona gelmemişti .

3 oyun periyotunun sonuna gelmiştik ve şuanlık ortada yoktu ve durum 2-1 idi . 2 periyot kazanmıştık ve rakip sadece bir periyotu zorla almıştı . Son periyotu da biz almış ve maçı galip olarak bitirmiştik . Maç bitimi herkes dağılınca salondan çıkmayıp birkaç fotoğraf çekinmiştik . Millete göstermelik ve finale çıktığımızı duyurmak amacıyla ;)

...

Salı günü de beden dersinde yine aynı şekilde boş boş oturup bizimkilerin basket maçını izlemiştik . Öğle arası olunca da rahat rahat yemeğimizi yiyip Berkeleri izlemeye gidecektik . Bizim erkekler hıphızlı yiyip kalkmış ve en önlerden yer bulabilmek için koşturmuştu . Onlar erkenden gidip maçı hiç kaçırmamışken biz de kızlar olarak yavaş yavaş takılmıştık ve sonra yapılacak şeyler bitince salona gitmiştik . Bizimkileri görür görmez yanlarına ilerledik . Yiğit ile Berat otururken en önce Buğra da ayakta önündeki yere yaslanmış izliyordu . Biz yanlarına gidince Berat Yiğit'i yanından kovarak beni oturtmuştu . Yiğit de halinden memnun bir şekilde Hazal'ın yanına geçip dibinde durmuş ve maçı izlemeyi bırakıp konuşmaya başlamışlardı . Cemrede Buğra'nın yanına geçip konuşmadan maçı izlemişlerdi .Maç biz geldikten 20 dakika sonra bitmişti . Haykırışlara ve mutlu yüzlere bakılırsa Berke'nin sınıfı kazanmıştı . Bu da rakibimizin belli olduğu anlamına geliyordu .

Finalde rakibimiz 12/ A sınıfı olacaktı ! Ve biz bu maç için tamamen hazırdık . O kadar çalışmışlardı , bu çabaları o sınıfa gelen ufak basketbol oyuncusu ile boşa gitmemeliydi ! Bizde en az 4 iyi oyuncu vardı . Onlarda ise bu sayı ikiyi geçmezdi . Sınıfın tek iyi yanı Berke ve yeni gelen çocuktu anladığım kadarıyla . Tabii son dakikada bir şeyler gelişmeyecekse ...

Maç bitince hiç vakit kaybetmeden hepimiz birlikte dışarı çıkmıştık ve doğruca okul binasına doğru yol almıştık . 2 gün sonra finalde Berkeler ile karşılaşacaktık . Görelim bakalım kim kazanıp okul takımı oluyor !..

...

Kolej Aşkı : Entrikalar KolejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin