hyunjin
Hızla girdiğimiz oda da şiddetle ona döndüğümde konuşmak için benden önce davrandı.
"Gerçekten bu kadar salak mısın?!"
Babamdan duyduğum soru sinirlerimi daha da bozmak dışında hiçbir halta yaramamıştı. Benim misafirime söylediği saçma sözler beni delirmenim eşiğine getirmişti.
"Salak mı? Ben mi salağım?! Oğlunun misafirine, prensin evlenmek istediği kadına nasıl bu şekilde davranabilirsin?!" üstüne yürürken düşünmeden adım atıyor, sağ işaret parmağımla durmadan omzuna vuruyordum. En sonunda bileğimi tutmasıyla vurmayı bıraktığımda o da benim üstüme bir adım gelmişti.
"Karşında bir kral olduğunu unutuyorsun Hyunjin."
"Sende babam olduğunu unutuyorsun!"
Sinirle elimi çekip bağırdığımda ellerim saçlarıma gitti. Siyah, uzun tutamlarımı çekiştirirken odanın içinde turlamaktan başka bir şey yapamıyordum.
"Senin hiçbir şeyinde gözüm yok, Hyunjin."
"Sözüne pek inandığımı söyleyemem."
Derin bir nefes aldığında kadife örtülü yatağımın üstüne oturduğunda hâlâ alayla ona bakıyordum.
"Her neyse. Ona harem konusunu açtım çünkü gözünü korkutmalıyız." duyduklarımla kaşlarım çatılırken arkamdaki büyük dolaba yaslandım.
"Ne?"
"Ah benim salak oğlum, benim aptal prensim. Kızın kim olduğunu bilmiyoruz, konuşmuyor- daha doğrusu konuşamıyor. İşaret diliyle de olsa işimize yarayacak hiçbir şey söylemiyor. Hakkında bir tane bile kayıtlı belge yok. O söylemediği sürece hakkında hiçbir bilgiye sahip olamayız." kaşlarını kaldırarak bana baktığında devamında gözlerini kısarak konuştu.
"Seninde ona böyle yumuşak davranmanla sittin sene bir halt öğrenemeyiz. Gözünü korkut şunun. Zorunda kalsın. Ölümle falan tehdit et." hayretle ona baktım.
"Ne kadar da rahat söylüyorsun, ölümle falan."
"Ben bu ülkeye yıllarını vermiş bir kralım Jin. İnan bana söylemekten daha rahat yapıyorum bunu."
"Bununla gurur duyman korkunç."
"Seni de görürüz küçük prens. Hayat herkes için efsaneler ve masallar gibi olmuyor. Sen bir prenssin. Kral ünvanını hak etmek için o kızı konuşturmaktan fazlasını yapmalısın."
Yatağımdan kalkıp yanıma geldi. Eli az önce çektiğim saçlarıma gidip onları düzelttiğinde derin nefes alarak konuştu.
"Ayrıca hâlâ kendine bir prenses bulmalısın. Bir haftan var, sen bulamazsan ben bulacağım." cümlesini bitirip arkasını döndüğünde kapıya yetişmeden kolundan tuttum.
"Ne?"
"Beni duydun."
"Ama demiştin k-" hızla arkasını döndüğünde refleksle bir adım geri gittim.
"Evet ne dediğimi biliyorum. Sana istediğini vermek için de uğraştım ama yapman gerekeni yapmıyorsun. Bu senin ilk görevin. İstediğin gibi gerçekleştirmen için sana şans verdim, vermediğimi söyleyemezsin." ve gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aware | hyunlix
FanfictionHoşlandığım prensin balosuna kadın kılığında girmek yapabileceğim en delice şeydi. 080922 -minific -soft? Aware; Japonca'da kısa ve geçici ancak olağanüstü güzellikte bir an anlamına gelir. Hyunlix fanart cr Twitter - alexstayart