ilk değilsin,

2.1K 257 60
                                    

günün üçüncü bölümü

-

"S-sen? Siz? Na-nasıl?"

Omuzlarımın iki yanından tutarak kaldırmıştı beni çöktüğüm yerden. Dar alana umursamadan kenara çekilip yanına oturtmuş, ellerini omuzlarım ve saçlarımda dolaştırıyordu.

"Anlamıyoru-" sertçe yutkundum. "Anlamıyorum."

"Anlamayacak bir şey yok." saçlarımı düzeltmeye devam etti sakince. Gözleri yüzüm ve vücudumun her yerinde sakince geziyor, onlara elleri eşlik ederek varlığını hissettiriyordu.

"Yakında kral olacak bir prensim ben. Her şeye ve herkese ulaşabilirim, biliyorsun değil mi?"

Direkt gözlerinin içine bakan bakışlarım uçsuz bucaksız nehre kaydı. Sessizce oturup dediklerini zihnimde tartarken bir anda dikleştim.

"Kim? Kime ulaştınız?" gülümsedi.

"Ryujin ve.. Jisung? Doğru hatırlıyorsam." gözlerimi kapatarak omuzlarımı düşürdüm.

"Ryujin neyse ama Jisung kesin neyim var neyim yok dökülmüştür, değil mi?"

Dişlerini göstererek güldü, kısılan gözleri ona eşlik ederken iç çekmeden duramadım.

"Biraz öyle oldu sayılır. Seni biraz fazla seviyor bence bir ara sinirim bozulmadı değil." gülüşüne bende katılırken duraksadı.

"Kalın ve kendine has bir sesin olduğunu da söylemişti ama yinede şaşırmaktan kendimi alamadım." konuşurken önce kaşları kalkmış, son cümlesindeyse onları çatarak kafasını iki yana sallamıştı.

Gülüşüm yavaş yavaş soldu. Şu an konuştuğumuz konu benim sesimin tonu olmamalıydı. Boğazımı temizledim.

"Prensim, bu durumdan şikayetçi değilim ama bir şey söylemeyecek misiniz? Neden bu kadar sakinsiniz? Ben bir erkeğim ve-"

"Bunları umursamıyorum." kaşlarım havalandı. Nasıl umursamazdı?

"Nasıl yani?"

Derin bir nefes aldı. Bakışları yine üzerimdeyken hafifçe güldü ve sonrasında ifadesini düzeltti.

"Pekala. Bunun çok normal bir durum olduğunu söyleyemem ama şunu bilmelisin ki, ilk değilsin Felix." kafa karışıklığıyla baktım. Ne demekti bu şimdi?

"İlk değil miyim, bu ne demek oluyor?" kendini tutamayıp biraz daha güldü. Dudaklarını ısırarak kendini durdurmaya çalışmasını izledim bir süre.

"Cidden bu krallığı geçtim. Koca dünyada erkeklerden hoşlanan ilk kişi olduğunu mu sanıyorsun?" kaşlarım refleks ile bir çatılıp bir rahatlarken yarım bir gülüş oluştu suratımda.

"Yani, yani bu normal mı? O zaman neden diğer in-"

"Normal olduğunu söylemedim." ofladım hırsla.

"Off! Ama sende hiç açıklayıcı konuşmuyorsun!" anlık olarak onun kimliğini unutarak resmen azarladığımda, bir süre beni izledi. Sinirli ifadem ve büzülen dudaklarımla nasıl göründüğümü bilmiyordum ama bakışlarını benden çekmemişti.

Bir süre öylece izlediğinde saçlarımdaki elini yüzüme çıkarttı. Eliyle çene kemiğimi tutup yanağımı sevdiğinde bir an da ne olduğunu anlamamış olsamda, bu hoşuma gittiği için tepki vermeden bana yaklaşmasına izin verdim.

"Felix..."

"Hm?"

Çıkarttığım ufak sese yan bir gülüşle tepki verip bana iyice yaklaştı. Dudaklarını pembelerim üzerinde hissettiğimde beklemeden karşılık verdim. Sakince hareket ediyorduk, ufak öpücüklerle bir öpüyor bir ayrılıyordu.

"P-prensim." anlık ayrıldığında konuşmamla durup biraz uzaklaşarak gözlerime baktı tekrar. Önümde birleştirdiğim ellerimi nihayet hareket ettirip siyah saçlarına getirdiğimde önüne gelen tutamları hafifçe arkaya ittim.

"Lütfen, önce şu konuyu bir konuşabilir miyiz? Ben geriliyorum, özellikle burada." diyerek gözlerimi etrafta gezdirdim. Onunda bakışları nehre kaydığında beni başıyla onayladı. Elini belime atarak sıkıştırdığında yapmak istediğini anlayarak karşıya, eski oturduğum yere yerleştim. O da rahatça oturduğu gibi yerdeki çuval ve ipi nehre atarak derin bir nefes alıp vermeme neden oldu.

"Buraya kadar boşuna gelmedik."

Demesinin üzerinden çok geçmeden karayı gördük. Üzerinde çok da küçük denmeyecek bir kulübe vardı.

"Burası neresi?" sorumu cevaplamadan karaya iyice yanaştı ve kenarda duran çıkıntıya ipi bağlayarak yer edinmemizi sağladı.

"Bir planım var."

aware | hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin