Zil on dakikaya kalmadan çaldığında kendi kendime haklı olduğum için gülümsemiştim. Pişen yemeklerin altlarını kapattım ve kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda selam vermeden içeri geçen kişiye kısa bir bakış attım. Ama umursamadan ayakkabılarını içeride çıkardı ve neşeli bir şekilde mutfağa geçti.
Onun gece gece patlamaya hazır enerjisine dayanamıyordum. Çok neşeliydi.
Masanın yanındaki sandalyeye çöktü ve ona hoş geldin demediğimi ima edercesine "Hoş buldum," dedi.
"Hayır," dedim hafifçe gülerek ve ekledim. "Hiç de hoş gelmedin."
Dudaklarını büzerek "Neden ki? Beni sevdiğini sanıyordum," dedi ve kafasını masaya bıraktı.
"Alkol kokusunu sevmiyorum ama neredeyse her pazar gecesi evime gelişini çekiyorum," dedim sitem dolu bir sesle. Bu onu sevdiğimi gösteren bir cümleydi ve aslında onun burada olmasından da memnundum. Gerekirse her gün gelebilirdi ama alkol kokusunu çekmezdim. Dar siyah pantolonunun üstündeki siyah askılıyı çıkararak yatak odama ilerledi. Bulduğu ilk tişörtü üzerine geçireceğinden emin olduğum için seslendim.
"Dolaptakiler temiz oradan al ve askılıyı kirli sepetine at." O dediklerimi yaparken ben de yemekleri tabaklar koymuştum. Tabakları masaya yerleştirdiğimde yanıma geldi. Sandalyesine oturdu ve ona çatal kaşık uzattığımda yemeye başladı.
Yemek yiyişimiz sakin geçmişti. Genellikle çok acıktığımız için konuşmayarak yiyorduk yemeklerimizi. Yemeğin sonuna yaklaşırken konuşmaya girdi.
"Yüzün boktan bir halde! Pistte çok kötü savrulmuşsun! Kendini toparlaman gerekiyor!" derken sesi kızgındı. O emir vermiyordu sadece beni düşünüyordu. Başıma bela almamdan korkuyordu.
"Yüzüm her zaman boktan halde," dedim ters bir tavırla. Cidden yaralarıma takılmak yerine yara izlerime takılsaydık daha mantıklı olabilirdi. Yüzümdeki yara izinin yanında bunlar ufak acılardı.
"Berbat bir haldesin, gitgide kötüleşiyorsun." Sözünü keserek araya girdim.
"Çünkü b-" Bu sefer o araya girdi ve devam etmemi engelledi.
"Çünkü bıktın, çünkü sıkıldın. İstediğin sonucu elde edemediğin için bunalıyorsun! İstediğin sonucu da neden elde edemediğini biliyoruz ikimiz de! Hem üniversite sınavına hem de yarışlara hazırlanıyorsun. Bana ailevi problemlerinin de olduğunu söylemiştin." Geriye yaslandı ve ellerini kısacık olan saçlarından geçirdi. Saçları simsiyahtı ve kısacıktı. Kafasının yanları kazıtılmış kadar kısaydı ancak kafasının tepesindeki saçları daha uzundu. Ama şimdi jölelenmiş gibi dik dik duruyorlardı.
"Saçların jöleli mi?" diye sordum bir anda. Konuyu değiştirmek istediğimi ancak bu kadar belli edebilirdim. Gözlerini devirerek ayağa kalktı ve tabağını lavabonun içine bıraktı.
"Motivasyonun son iki aydır çok düşük. Sence neden?" Sorumu duymazdan gelmişti. "Kazanmak bile sana zevk vermiyor, neden?" Sorduğu sorular sıkıntı bir nefes çekmeme sebep oldu. Ben de bitirdiğim tabağını lavabonun içine bıraktım. Onu oturma odasına yönlendirirken mutfağın lambasını kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dışarıda Kalanlar
Teen Fictionİki buçuk yıl önceki geçmişinden pistlerde yaptığı hızla kaçan Sahil, gerçek kimliğini de iki buçuk sene öncesine gömmüştü. Birden ona ulaşan gizemli notlar ve kazandığı yarışın gecesinde yaralı bir şekilde kapısına dayanan Atlas. Atlas neden notla...