"Sevgilisi değil misin?" "Henüz değil." (Bölüm 10)

12 0 0
                                    

Keyifli okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar...

Hava aydınlanmaya başlıyordu. Onlara en uzak olan koltukta köşeye kurulmuştum. Kül tablasını koltuğun koluna sabitlemiştim ve şu an kaçıncı olduğunu sayamadığın sigarayı dudaklarımın arasında tutuyordum. Pencereye en yakın noktada olduğumdan diğer kişileri pek rahatsız ettiğimi sanmıyordum. Ama onlar beni rahatsız ediyorlardı. Dönüp de kimseye ne zaman gideceksiniz diyemiyordum ancak artık gitmelilerdi.

"Şu an ne durumda?" diye sordum Mert'e yönelik. Dikiş atmıştı ve ikinci kan torbası yarılanmıştı. Sanırım birkaç ilacı da damar yolundan vermişti.

"Verdiğim ağrı kesici hapların etkisi yavaş yavaş geçiyor. Muhtemelen bir iki saate gözünü açacak duruma gelir," diyerek düzgün bir cevap verdi. O geldiğinden beri Atlas'ın sağlık durumu için istedikleri dışında herhangi bir şey konuşmamıştık. Kimlerdi? Atlas kimdi? Pasifika ya da Mert gerçekte nasıllardı bilmiyordum. Athena'yı tanıyorlarsa buradan taşınmam gerekecekti. Ama tanıdıklarını sanmıyordum. Adam kesinlikle doktor veya bir sağlık çalışanıydı. İki torba kanı hastaneden almasının bile onun başını sıkıntıya sokacağına emindim.

"Mert," diye seslendim tekrar. İlk defa ismini söylediğimden olsa gerek karşı koltuktan direkt bana odaklandı. "İşin ne tam olarak?" diye sordum.

"Anlamadım," dedi. Gerçekten anlamamış gibi görünüyordu ama bunun sebebinin ben konuyu daha fazla açmadan açık vermek istememesi olduğuna emindim.

"Getirdiğin ilaçlar ve kan torbaları," dedim. Bu sefer kan torbasını hâlâ ayakta havaya kaldırmış tutan Pasifika'nın da dikkati bana toplanmıştı. "Mesleğin doktorluk mu?"

Mert ile Pasifika birbirlerine kısa bir bakış attı ve eğer yanlış görmediysem Pasifika başıyla hafif bir onaylama işareti yaptı.

"Baykuş İni'ni biliyorsun değil mi?" İçime hapsettiğim nefes beni boğuyormuş gibi hissettim. Ama belirtmemek için başımı hafifçe salladım ve sigaradan bir nefes çektim.

"Orada yardımcı doktorluk yapıyorum," dedi daha fazla detay vermekten kaçınarak.

"Anlıyorum," diyerek konunun üstüne gitmedim. Kendimi sakinleştirmek derin bir nefes daha aldım sigaradan. Yardımcı Doktor Mert. Yüzündeki çilleri, yapılı fiziği ve ten renginin tanıdık gelmesinin anlamını şimdi anlıyordum. Sol elim sağ gözüme doğru gidecekken yarı yolda durdurup dizime kondu. Oydu. Yüzümdeki art arda sıralanmış dikiş izleri onun eseriydi. İki buçuk yıl öncesinde daha da acemiydi. Ama yaşamamı borçlu olduğum kişi oydu.

"Beni tanıyorsun değil mi?" diye sordum. Hava aydınlanmıştı ama tüm perdeleri açmadığım için hafif loş ışık bir ortam vardı. Loş ortama rağmen gözümün ona odaklandığını fark ettiğine emindim. Ama beni umursamadı. Pasifika'ya dönerek "Bizi biraz yalnız bırakabilir misin?" dedi.

Bana başka bir şey demesine gerek kalmamıştı. Beni tanıyordu. Pasifika anlamlandıramayarak ikimize bakış attı. Kumral saçlarını geriye atarak "Acıktım. Yiyecek bir şeyler için mutfağını kullanıyorum?" dedi soru sorar bir tavırla. Başımı sallayarak hafifçe onayladım. Kan torbasını akışını sağlayacak şekilde koltuğun üzerine bıraktı ve mutfağa geçti. Ufacık evde bize biraz daha mahremiyet sağlayabilmek için mutfağın kapısını örttü.

Dışarıda KalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin