Bölüm 9

5 0 0
                                    

Çorba taşıyordu, duyduğum seslerden bunu çıkarabiliyordum. İsmini bilmediğim oğlan uyuyakalmıştı ya da daha fazla açıklama yapmamak için uyuyormuş gibi yapıyordu. Ben oturduğum yerden kalkamıyordum. Koltuğumda yatan ve ismini bilmediğim yabancının bana açıklama yapmasını bekliyordum.

Geçmişimden her zaman kaçmıştım ama kimse kaçmamı istememişti benden. Bense bir korkak gibiydim. Gibiydim çünkü içimdeki bir taraf kendimi korumaya çektiğimi biliyordu. Bunun bir korkaklık yerine kabullenme olduğunu biliyordu. İki buçuk sene önce alt üst olan hayatımı toplamam uzun sürmemişti çünkü hız yapmıştım. Kaçmıştım motosikletle yaptığım hızla gerçeklerden ve yeniden başlamıştım. Sıfırdan inşa edilen yeni bir hayat. Ama geçmiş üzerime çöktü. Elim acıdan sızlayan sağ gözümün üstüne kapandı ve acı içinde bir çığlık koyuverdim. Acıyordu, yanıyordu. Parmaklarımın ucuyla gözümde hissettiğim dikişler olmasa parmaklarımın tekrar sıcak bir şeyle ıslandığına yemin edecektim. Oldukça sert dövülen göğsüme elimi bastırdım. Acıyla orayı buruşturdum. Göğsümü hızla döven kalbim olacakların önceden habercisi gibiydi.

***

Bu tarz kriz durumlarını iki buçuk yıl öncesinde bıraktığımı düşünüyordum. Hastane odasında ne olduklarını bilmediğim makinelerin hafif uğultusunu duyduğum beyaz örtülü yatakta bırakmıştım. Her gün güneşin sol gözüme çarpmasıyla başlayan sabahlarda, daralan görüş açımı fark ettiğimde girdiğim krizler geçmişimle birlikte o yatağa gömülmüştü. Uyandığımda yanı başımda bekleyen kimse olmadığında yeni bir sayfa açmanın gerekliliği yüzüme vurmuştu. Tektim ve her zaman öyle olacaktı.

Koç, o zamanlarda da antrenörümdü ama kimin yaptığını araştırsa da pek bir şey bulamamıştı. Bir süre sonra kendi öğrencilerine, hızlı gece hayatına geri dönmüştü. Benim toparlanmam aylar almıştı. Yüzümün yarısından fazlasını kaplayan yarayı kabullenmem de zaman almıştı. Yarayla barışmıştım, insanlar kusurlarıyla barışırdı. Ama geçmişle barışamamıştım.

***

Gözümü araladım. İyi değildim. Kendi hakkımda tek hatırladığım buydu iyi olmadığım. Yatağımda yatıyor olmamı garipsedim çünkü en son... Evime birisini almıştım. Onun yaralarına bakmıştım ama sonra... O benim geçmişimi bildiğini söylemişti. O beni tanıyordu. Yataktan son hızla doğruldum. O oğlan hâlâ içeride miydi?

Kapıdan geçtiğimde koltuğumda yatmaya devam eden karaltıyı gördüm. Hava hâlâ karanlıktı ve odalarının hepsinin ışığının sönük olduğunu yeni ki fark ediyordum. Sadece mutfağın ışığı açıktı ve oradan sesler geliyordu. Evde birisi daha vardı ve bu kişi beni yatağa taşıyan kişiydi aynı zamanda.

Temkinli adımlarla mutfağa doğru ilerledim. Kapı dayalı olduğundan içeriyi rahatlıkla görebiliyordum. Arkası dönük birisi vardı. Kumrala yakın uzun saçlarına, üzerine oturmuş dar kısa tişörtün ortaya çıkardığı kıvrımlarına bakacak olursak bir kızdı. Altında kısa sporcu taytlarından vardı ve oldukça kısaydı. Fiziği onun bir çocuk olmadığını kanıtlayan tek şeydi. Geniş omuzları, ince beli ve kendini belli eden kalçaları vardı.

Elindeki cezveden, sudan çözünmüş kahvenin üzerine süt aktardı. Kupayı alıp arkasını dönerken bir anlık panikle kendimi geri çektim. Sonra bu kişinin aslında benim evimde olduğunu hatırlayarak birkaç adımda karşısına çıktım. Bana soru sorarcasına bakıyordu. Normalde kendi boyumun kısa olduğunu söyleyebilirdim ama karşımdaki kadın benden de oldukça kısaydı. Bana alttan bakarken cevap bekliyordu.

Sessizlik uzarken onun bana bir cevap borçlu olduğunu belirtircesine kaşlarımı kaldırarak baktım. O ise benim bakışımı umursamayarak höpürdeterek kahvesinden içti.

Dışarıda KalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin