altı

1.6K 74 26
                                    

idil.

İçimde 8 numaralı formam, üzerine giydiğim beyaz renkli kapüşonlu ile stadın önünde öylece duruyordum. Hiçbir şey düşünmeden, öylece duruyor ve stadı izliyordum. Tüm stres, heyecan, korku, kısacası tüm duygularım bir anlığına kaybolmuştu.

Gözlerimi sıkıca yumdum, geri açtım ve stada doğru yürüyen taraftarların arasında kayboldum. Herkes deli gibi marşlar söylüyor, coşkularını ve duygularını doruklarda yaşıyordu.

Biletimi güvenliğe gösterdim ve çantamı arayıp girmeme izin verince, yavaş adımlarla stada girdim. Dorukhan'ın bana bilet aldığı bölümü ararken, kafam karışmıştı ve olduğum yerde oflayıp duvar kenarına yaslanıp yere oturdum.

O sırada bir kaç ayak sesi duydum, sesler oldukça yakınlaşıyordu. Bir anda ayak sesi durdu ve birinin yanıma oturduğunu hissettim.

Kafamı kaldırdığımda, uçakta gördüğüm kız olduğunu gördüm.

"Selam, bir sorun mu var?"

Uçakta olduğu aksine şuan oldukça neşeliydi.

"Davetliler için olan kısmı bulamadım, soracak biri bulamayınca da kaldım öyle."

Onu takip etmemi söyledi ve önden ilerledi, formasının arkasında 10 numara ile Abdülkadir'in forması vardı. Belki de sadece fandır diyip arkasından ilerledim.

Tüm sahayı gören, oldukça özel dizayn edilmiş bordo renkli oturma yerleri, oldukça dikkat çekici ve güzeldi. Yedek kulübesinin tam olarak arkasındaydı, benim gibi gelen birkaç kişi daha vardı. İsminin Duru olduğunu hatırladığım kız benim yanıma oturdu, başta ağzını açtı ve tam konuşacakken kapattı. Sonra fikrini değiştirmiş olmalı ki konuşmaya başladı.

"Sana bahsettiğim çocukluk aşkım, hani yanına gittiğim,Abdülkadirdi."

Gözlerimi kocaman açtım, açık kalan ağzıma da elimi götürdüm ve gülümsedim.

"Formadan anladığım kadarıyla bazı şeyleri çözmüşsünüz görüyorum da?"

Gözlerini kısıp sırıttı, uçaktan inince Abdülkadir'in onu havaalanından aldığını ve daha sonra olanları anlattı. Aniden duraksadı ve kaşlarını çatıp konuştu.

"Seni kim davet etti buraya, çıkar beyaz üstünü de görelim formanı."

Dediği ile gözlerimi sahaya çevirdim, oyuncular ısınmaya çıkmıştı. Gözüm Dorukhan'ı görünce ona bakıp kaldım, ısınmasına odaklanmış yanında Berat ile konuşuyordu.

Duru'nun dediğine cevap vermeden üstümdeki kapüşonluyu çıkarttım, sırtımı Duru'ya döndüm. Sonrasına geri yüzümü Duru'ya çevirdim ve o da benim verdiğim tepkinin tam olarak aynısını veriyordu.

"Yani sevgili değiliz, Arkadaşız sadece."

İnandırıcı gelmemiş olacak ki gözlerini kısıp baktı, tam konuşacakken araya oldukça güzel, sarı saçlı ve kucağında bir oğlan çocuğu olan bir kadın gelip yanımıza oturdu.

"Hanımlar, hoşgeldiniz. Kimin neyisiniz bakayım siz?"

Duru oldukça rahat bir şekilde Abdülkadir'in sevgilisi olduğunu söylediğinde, isminin Kübra olduğunu öğrendiğim kadın bana döndüğünde öylece bakakalmıştım.

"Arkadaşıyım, Dorukhan'ın yakın arkadaşıyım."

Kübra insanları çok mu kolay anlıyordu, yoksa ben mi fazla belli ediyordum bilmiyorum ama bir şeyler olduğunu anlayıp kucağındaki oğlunu alıp yedek kulübesinin yanına gitti, araştırdığım kadarıyla kocası Uğurcan'a çocuğunu verip yanımıza geri geldi. Ve bacaklarını üst üste atıp beni dinlediğini belirtecek şekilde kafa salladı.

Normalde insanlara güvenmez, anlatmazdım. Fakat şuan içerisinde bulunduğum durumda oldukça gergin olduğum için içimi boşaltmaya karar vermiştim.

Olanları anlatırken ve Dorukhan'ın benim burada olduğumdan haberinin olmadığını söylediğimde gözüm tekrar sahaya ilişti.

Dorukhan Kuzey'i kucağına alıp, yanağından öpünce ister istemez gülümseme yerleşmişti suratıma.

Kübra ve Duru hiçbir şey söylemeyip öylece baktılar, söyleyecek bir şey bulamadılar ki sadece sustular. Neyse diyip geçiştirecekken Kübra Abla konuştu.

"İdil ben Dorukhan'ı az çok milli takımdan da tanıyorum, gerçekten değer vermeyip sevmediğini birini neden ilk maçına çağırsın ki? Ailesi şuan maçta yok, fakat o seni ailesi olarak görüp çağırmış. Sen her ne kadar aranızda bir şey olmadığını savunup daha çok kısa bir süre olduğunu söylesen de, bana kalsa en yakın zamanda maç başlamadan Dorukhan'a gözükmelisin."

Kübra Ablanın verdiği gaz ile merdivenlerden aşağıya indim, top toplayıcı genç bir çocuğa seslenip Dorukhan'ı soyunma odasının önünde beklediğimi söylemesini istedim.

"Abla kim çağırıyor diyeyim?"

"Hiçbir şey söyleme, sadece birinin çağırdığını söyle. Bilir o beni."

Çocuk kafasını sallayıp koşmaya başladı, ben de arkamı dönüp merdivenleri hızlıca çıktım ve koridordaki bir güvenliğe soyunma odasını sorup hızlıca o yöne koşmaya başladım.

Neden bu kadar heyecanlanıp, nasıl bu kadar gaza gelmiştim bilmiyordum fakat ben bu maça geldiysem bilmesinin onun da hakkı vardı.

Soyunma odasının önünde merakla etrafında bakınan Dorukhan'ı gördüğümde olduğum yerde kalakaldım.

kim bilir bir gün güneş yine bizim için doğar.

Olduğum yerde durmuşken, Dorukhan kafasını olduğum yöne çevirdi, şaşırıp elini ağzına götürünce hızlıca Dorukhan'a doğru ilerledim.

Hala Dorukhan şaşırmış eli ağzındayken tam karşısında durduğumda elini ağzından çekti, elimi sıkması için uzattığımda, o el sıkışmayı tercih etmeyip elimi hızlıca çekip sarıldı.

"Gelmeyeceğini sanıyordum."

Başta ellerim hava da kalsa da, gözlerimi yumup ellerimi Dorukhan'ın beline sardım.

Onun duyabileceği bir fısıltıda özür diledim, parmaklarını koyu saçlarımın arasında gezdirdi.

Saçlarımı koklayıp ufak bir öpücük kondurduğunda anladım. Dorukhan ve ben arkadaş değildik, olamazdık da. Arkadaşlar birbirlerine böyle sarılmazlardı, böyle bakmazdı.

Aniden soyunma kapısının açılması ile birbirimizden ayrıldık, kapıdan çıkan Hamsik yarım Türkçesiyle özür dileyip yanımızdan gülerek geçince, ilk defa gözlerimiz bu kadar yakından birbirine değdi. İkimiz de hiçbir şey söylemeden gülümsedik.

"Şey, maç başlayacak ben gideyim sahaya."

"Bol şanslar, ben bana bilet aldığın bölümdeyim."

Gözlerimin en içine bakınca utanıp arkamı döndüm ve yürümeye başladım, Dorukhan'ın formasını giydiğimi hatırlayınca hızla Dorukhan'a döndüm, Dorukhan ise sadece gülümsüyordu. Utandığımı anlayınca gözlerini kaçırıp sahaya doğru gitti.

Ben ise kafamın içinde çalan Cem Adrian'ı susturmaya çalışıp geldiğim yere doğru yeniden yürüdüm.

"Bir yıldız gökte kayıp giderken,
Islak bir yolda yalnız yürürken,
Bambaşka bir şeyi düşünürken aklımdasın."

fırtınalar, dorukhan toközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin