on altı

1.3K 54 33
                                    

idil, üç ay sonra.

"Dorukhan bak bu zeytini yemezsen yemin ederim küserim sana."

Dorukhan küserim dediğimde küstüğümü bildiği için derin bir nefes verip zeytini ağzına attı.

"Benim hiç içime sinmiyor, gitmesek mi Dorukhan?"

"Sevgilim olur mu öyle, gitmek zorundayız."

Dorukhan'ın sakatlığının üzerinden üç ay geçmiş, ayağı neredeyse tamamen iyileşmişti. Gece yarısı basket maçı izlerken aniden Eskişehir'e gideceğim diye tutturmuştu.

"Dorukhan daha yeni iyileştin, 17 saat arabayı nasıl kullanacaksın tek başına? O zaman izin ver de dönüşümlü kullanalım."

"Tamam kabul, gidiyoruz ama?"

Sandalyemden kalkıp yanaklarını sıktım, son olarak dudağına öpücük kondurdum.

"Gidiyoruz sevgilim tamam, kalk hazırlanalım."
———
"Hazır mısın? Derin nefes al annem ile önce de tanıştın sevgilim."

"Aylar sonra göreceğim diye heyecan yaptım, hem babanla tanışmamıştım daha.

Dorukhan beni kolunun atlına çaldı ve kapı zilini çaldı. Gergince gülümsemeye çalışırken Serap Teyze'nin kapıyı açması ile gülümsememiz daha da genişledi.

"Benim biricik evlatlarım gelmiş, hoşgelmişler."

Serap Teyze ona doğru gelen Dorukhan'ı es geçip sıkıca bana sarıldı.

"Güzel gelinim benim, nasılsın?"

"İyiyim Serap Anneciğim, sen nasılsın?"

Sarılmamız bitince Dorukhan'a yüzünü buruşturup baktı.

"Bu hayta beni haftada bir kez aramasa daha iyi olurdum İdil kızım."

Dorukhan dudaklarını büzüp annesine bakış atınca Serap Teyze dayanamayıp gülümsedi ve oğlunu kollarının arasına aldı, masumca gülümseyip annemi hatırladım ve koridordan ilerleyip salonda babası ile muhabbet eden Emirhan'a gülümsedim.

Önce Mustafa Amca'nın elini öpüp tanıştım, sonrasında Emirhan ile sarılıp Dorukhan'ın oturduğu koltuğun yanına oturdum.

"Nasılsın İdil, nasıl gidiyor?"

"İyi gidiyor Emirhan Abi, yerleştim yine Dorukhan'ın yanına."

Dorukhan elini omzuma atıp kendisine çekince elinin üzerine vurdum ve kaşlarımı çatıp oturduğum yerde dikleştim.

"Ne yapacaksınız, nerede kalacaksınız?"

"Annecim kalmayız biz, akşam döneriz. Hem birazdan işlerimiz var İdil ile, oraya gideceğiz."

Şaşkın bakışlarla Dorukhan'a dönüp kulağına eğildim ve fısıldadım.

"Ne işimiz var Dorukhan?"

"Söylemem, sürpriz."

Dorukhan'a eğildiğim pozisyonu düzelttim ve ayaklanan Serap Teyzeye döndüm.

"Noldu Serap anne?"

"Tatlı yapmıştım kızım, onları koyacağım otur sen."

Hemen oturduğum yerden kalktım ve gülümseyip mutfağa geçtim. Dolaptan çıkarttığımız mozaik pastayı tabaklara koyarken Serap Teyze de çayları bardaklara koyuyordu.

"İdil kızım, sana bir şey sormak istiyorum."

Çatalları tabakların yanına koyarken konuştum.

fırtınalar, dorukhan toközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin