on dört

1.2K 51 31
                                    

idil.

Kolileri yeni mobilya kokan evime koyduktan sonra koltuğa oturmuştum, son koliyi de Abdülkadir getirdikten sonra gitmesi gerektiğini söylediğinde teşekkür ederek onu geçirmiştim, kapıyı kapatacakken gelen kişiler ile şaşırdım ve içeri davet ettim.

Dorukhan'ın annesi Serap Teyze ve abisi Emirhan, ha bir de yanında Kübra vardı.

"Hoşgeldiniz, hangi rüzgar attı buralara sizi?"

Mutfak tezgahında kahve ile suyu karıştırıp makineye koydum ve düğmesine basıp kahvenin olmasını bekledim.

"Benim eşşek oğlan eşşeklik etmiş sana, anlattı olanları. Biz de yeni evine yardıma geldik güzel kızım."

"Zahmet etmeseydiniz, mobilyalar yerleşti zaten."

"İdil olur mu öyle? Süpürülmesi, viledası, cam silmesi var bunların. Emirhan süpürür, Serap Teyze vileda yapar ben de camları silerim."

"Saçmalamayın lütfen, oturun kahvenizi için ben yarın hallederim hepsini."

Serap Teyze oturduğu sandalyeden kalkıp yanıma geldi, anne şefkati ile sarıldıktan sonra elini omzuma koydu.

"Sen Dorukhan için Trabzonlara kadar geldin, işini bıraktın Dorukhan'a yerleştin. Bizim dingil de lisedeki haylaz arkadaşlarına uyup seni göz ardı etti, biz de buna susacak mıydık?"

O an ki duygularımı hatırlamam ile gözlerimin dolmasıyla Emirhan Abi konuştu.

"Bizimki haytalık edip seni üzmüş zaten, onu iyice azarladık sen merak etme. Ki, onun da hali senden beter, çok kızdı kendine yüzü gözü şişmiş hep ağlamaktan."

Kübra Abla geçen bir haftada hep yanımda olmuş beni teselli etmişti.

"Az bile olmuş, liseli ilişkilerdeki gibi davranmış resmen İdilim'e. Sürünsün, anne şefkati ile ona bakan ve seven bir kız bulamasın da görsün dünya kaç bucakmış."

Gözümden akan yaşı hemen sildim ve öten kahve makinesini alıp fincanlara doldurdum ve mutfak masasına koydum.

"Olan oldu artık, yeni işimden ayrılmak olmaz diyerek farklı yere taşınayım dedim. Yoksa dönecektim İstanbul'a geri."

Serap Teyze gülümseyip elini elimin üstüne koydu.

"Güzel kızım benim, ne kadar Dorukhan ile ayrılsanız da ben hala senin annenim. Bir şeye ihtiyacın olur, lazım olur araman yeterli."

"Annem haklı İdil, seni daha bir ay önce tanısak da ben hala senin abinim."

Kübra kahvesinden yudumladı ve fincanı masaya koyup ağzına lokum atınca konuştu.

"Hem ben Dorukhan'ı birazcık tanıyorsam bir ay süre geçmeden dönecek o sana, bak görürsün."

Gülümseyip kahvemi bitirdim ve boş olan fincanları makineye yerleştirdim.

"Bu akşam maçı var, televizyondan izlemeyi düşünüyorum."

Kimse bir şey söylemeyince gülümsedim.

"E hadi, başlayalım o zaman temizliğe de maça yetişelim."

Masadan hepimiz kalktık, Emirhan'a elektrik süpürgesini vermiştim. Serpil Teyzem'e ne verirsem vereyim içime sinemeyeceği için onu koltuğa oturtturmuştum. Kübra camları silerken ben de Emirhan'ın arkasından vileda yapıyordum.
———
Saat akşam dokuz buçuk olmuştu, Serap Teyzem ile Emirhan Abi Eskişehir'e doğru yola çıkmışlardı, biz ise Kübra ile koltukta oturmuş yeni televizyonumdan spor programını açmış maçın başlamasını bekliyorduk.

"Biricik kocam ya, karnındaki yırtık yüzünden oynayamıyor."

Çayımdan bir yudum alıp Kübra'ya dönmüştüm.

"Harbiden, Uğurcan Abi nasıl oldu?"

"Hayatım iyi şuan, dinleniyor. Yakında tek başına antrenmanlara çıkacak."

"Her şeyin yoluna gireceğine eminim."

Kübra gülümsediğinde maç başlamış, sporcular İstiklal Marşımızı okuyorlardı.
———
"Dorukhan Toköz yerden kalkamıyor, sağlık ekipleri gidiyor yanına şuanda."

"Dileriz ki ciddi bir durumu yoktur."

Dorukhan'ın yere yığılıp kalkamaması ile hemen ayağa fırlamış ve televizyonun biraz daha yanına yaklaşmıştım.

"İdil sakin ol, yoktu bir şeyi."

"Nasıl yoktur bir şeyi Kübra, çocuk ayağının üzerine düştü ya çapraz bağlarına bir şey olduysa?"

Sağlık ekiplerinin ambulansı çağırması ile ellerim ve dizim titremeye başladı, Dorukhan dizini tutarak sedyeye kaldırınca gözlerimden akan yaşlar ile Kübra'ya döndüm.

"Biraz bekle İdil, Dorukhan'ın menajeri Beytullah'ı arıyorum hangi hastaneye kaldırılacakmış öğrenelim."

Gözlerimden düşen ıslak damlalar hızlanırken hemen Beytullah ile konuşan Kübra'nın yanına geldim.

"Tamam, tamamdır beş dakikaya oradayız."

"Şehir hastanesine kaldırılmış, çapraz bağlarından şüpheleniyorlar hazırlan gidelim."

Şuan gururumu düşünecek bir halde değildim, hemen odama çıktım ve kolimden Dorukhan'dan aldığım düz siyah tişört ile altıma siyah kot şortumu giyip kapıda bekleyen Kübra'nın yanına geldim.

"Yanıma yüklü para aldım, lazım olur diye. Serap Annemlerin haberi var mı ki?"

"Onlar yolda uyuyorlardır,bırak söylemeyelim sabaha kadar öğrenmezlerse biz arar söyleriz."

Hemen spor ayakkabımı giydim ve asansör tuşuna bastım, gelmesini bekleyemeyeceğim için merdivenlerden koşarak indim.

"İdil sakin ol biraz."

İçimden Dorukhan'a bir şey olmaması için dua ederken arabanın önüne gelmem ile hemen şoför koltuğuna atladım.

"İn oradan sen bu korku ile hız yaparsın İdil."

Kübra'yı takmadan kemerimi bağladım ve Kübra da göz devirip yan koltuğuma biner binmez kapının kapanması ile aniden frene basarak yola atladım ve şehir hastanesine doğru yola çıktım.

fırtınalar, dorukhan toközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin