on bir

1.4K 67 44
                                    

idil.

Benim haber vermeme hastalığım vardı, evet. Dorukhan ile ilk görüşmemde de Dorukhan'ın haberi olmaması gibi, şuan Trabzon'a yerleşmeye gittiğimden Dorukhan'ın tekrardan haberi yoktu. Dorukhan ile olan konuşmamdan iki hafta sonra karar vermiş, her şeyimi toparlayıp işime istifamı da verip Trabzon'a doğru rotamı çevirmiştim.

Dilay ve Dorukhan'ın evine ortak uzaklıkta bir ev bulmuştum, henüz kiralamaya karar vermemiştim fakat yarın evi görmeye gidecektim. İçinde kıyafetlerim olan çantalarım oldukça ağır olduğu için otobüs ile gitmeyi tercih etmiştim. Şuanlık pişman değildim, güzel bir yolculuk geçiriyordum fakat yolun bitmesine 10 saat daha vardı.

Kafamı cama yaslamış kulağımda kulaklıklarım ile şarkıları karışık dinlerken, çalan şarkı ile Dorukhan'ın aklıma gelmesi ile gülümsedim ve zil sesim ile telefon ekranımı açtım, Dorukhan'ım.

"Dorukhan? Efendim bir şey mi oldu?"

"Sevgilim."

Siktir. Uykulu, boğuk ve erkeksi sesi ile söylediği kelime beni oldukça derinden etkileyip adeta tüylerimi diken diken yapmıştı.

"Efendim Doru'm."

"Ben uyuyordum, rüyamda gördüm seni."

Etrafıma bakındım ve herkesin uyanık olduğunu görünce rahat bir ses tonunda konuşmaya devam ettim.

"Nasıl gördün anlat bakayım."

"Sen yoldaydın, Trabzon'a yerleşiyordun."

Yok artık, kahin olamazdı değil mi?

"Hatta Kamil Koç ile geliyordun, plakası da ..."

"Azra söyledi değil mi?"

"Evet, ve sana bu yüzden çok sinirliyim."

"Sürpriz yapmak istemiştim."

Sakallarından bir hışırtı geldi, yüksek ihtimal yatağında uzanıp gülümseyerek sakalları ile oynuyordu.

"Peki, İdilciğim, yarım akıllı sevgilim benim. Eşyalarını nasıl getirecektin, daha evi bile tutmamışsın?"

"Otelde kalacaktım ben."

"Yok artık İdil."

Bu ses tonunu oldukça iyi tanıyordum, uykulu ve miyavlayan sesi gitmiş yerine net ve ciddi bir ses tonu gelmişti.

"Hadi İdil'im haraketli konum at bana, ben de seni almaya gelirim ona göre."

"Peki."

Kullandığı kelimelerin karşısında oldukça utanmış ve şok olmuştum, sadece "peki" diyip telefonu kapatmıştım ve whatsapptan haraketli konumu atar atmaz mavi tik olmuştu.

Telefonumu kilitleyip çalan şarkıyı dinlemeye devam ettim, gözlerim uykudan yavaşca kapanırken buna engel olmadım ve kendimi uykuya bıraktım.
———
Gözlerimi açmam ile güneş ışığının yüzüme vurması bir oldu, saçlarımdaki Dorukhan'dan çaldığım güneş gözlüğünü gözlerime takıp uyanmaya çalıştım. Telefonumu elimde aldığımda saat sabah dokuz olmuştu, Dorukhan'dan onlarca cevapsız arama vardı.

Etrafa bakınıp nerede olduğumuzu anlamaya çalıştım, Trabzon Pidecisi yazısını görmem ile Dorukhan'ı aramam bir oldu. İkinci çalışta açtı, ben uykulu sesimleyken o gayet neşeli, bir o kadar da endişeli sesi ile telefonu açtı.

"İdil, on kez aradım seni neden açmadın?"

"Tüm yol boyunca uyumuşum, inanır mısın?"

fırtınalar, dorukhan toközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin