dokuz

1.5K 67 23
                                    

idil.

"BU SABAH, ÇOK ERKEN KALKTIMM."

Yaptığım pankek hamurunu iyice karıştırırken bağıra bağıra şarkı söylemeye devam ettim.

"İdil Hanım bu enerji nereden geliyor böyle?"

Hemen arkama döndüm, kapıya yaslanmış Dorukhan'ı görmem ile yanına koşup üzerimdeki önlüğü çıkarttım ve ona taktım.

"Sen halledersin gerisini Dorukhancım."

Yanağına öpücük kondurup salona koştum ve koltuğa yayıldım, bu sabah gerçekten de fazla enerji sahibi bir insandım ve mutluluk hormonu saçıyordum. Televizyonda açılan magazini izlerken, fazla dalmış ve yarım saattir koltukta tırnağımı yiye yiye magazin izliyordum.

"E ama sen de o,kıyafet olmuş mu hiç?"

Dorukhan kahkaha attı ve kahvaltıya çağırdı. Kafamın içinde çalan Hande Yener ile döne döne dans etmeye başladım ve mutfağa geldiğimde Dorukhan kıpkırmızı olmuş, gözlerinden yaşlar akıyordu. Endişeyle yanına gidip omzuna dokundum.

"Dorukhan noldu, bir şey mi oldu?"

Dorukhan kocaman bir kahkaha basıp gülmeye başladı, elimi omzundan çektim ve kaşlarımı çatıp masaya oturdum. Gülmesi bittikten sonra Dorukhan da gelip sofraya oturdu ve pankeklerden yemeye başladım.

"Ohhh,mis mis valla. Sen niye çikolata sürmüyorsun Dorukhan?"

"İdil ben sporcuyum ya."

Hemen elimdeki bıçağı bıraktım ve çikolatanın kapağını kapatıp dolaba koymak için kalkacakken Dorukhan kolumdan tuttu.

"Ben yemesem de sen benim yerime yer misin lütfen?"

"Dorukhan canın çeker ama."

Gülümsedi ve beni yerime oturtturdu, çikolatayı geri açtım ve Dorukhan'ın pankekini alıp çikolata sürdüm. Bıçakla dilimlere ayırıp çatalımı batırdım ve Dorukhan'a yedirdim.

"Senin elinden zehir olsa yerim ama,fazla yememem lazım."

Gülümseyip son lokmayı da yedirdikten sonra bitmiş tabakları alıp masayı toplamaya başladık. Dorukhan masayı silerken ben de bulaşıkları sudan geçirip makineye koyuyordum. Dorukhan bezi tezgaha koydu, ardından ellerini belime sardı ve çenesini tam köprücük kemiğime yerleştirdi.

"İdil gitmek zorunda mısın?"

Musluğu kapattım ve Dorukhan'a döndüm, Dorukhan ellerini tezgaha yasladı ve beni ellerinin arasına aldı.

"Dorukhan biliyorsun, benim bir işim var..."

Uzun bir sessizlik oldu, Dorukhan sürekli bir şey düşünüp duruyordu.

"Yapma böyle Dorukhan."

"İdil ben senin işini de ayarlarım, istersen benimle yaşarsın. İstemezsen sana ev ayarlarım, her şeyini yaparım. Sadece benimle kalmanı, yanımda olmanı istiyorum."

Parmaklarımın ucuna kalkıp ellerimi Dorukhan'ın boynuna doladım ve parmaklarımla ensesiyle oynadım. O da tezgahtaki ellerini belime doladı ve bir süre öyle kaldık.

"Dorukhan, uzaktan ilerletemeyeceğimizi düşündüğün için mi gitmemi istemiyorsun?"

Derin bir nefes alıp verdi, işaret parmağı ile belimde daireler oluşturdu.

"İdil uzaktan ilerletebileceğimizi biliyorum. Bırak İstanbul'da olmayı başka bir kıtada olsan bile ilerletiriz."

"O zaman?"

"Sadece, bilmiyorum benden uzakta başına bir şey gelirse vicdanımı susturamam sadece."

Vücudumu Dorukhan'dan çektim ve ellerimi sakallarına götürdüm, sakallarını okşarken gözlerinin en içine bakıp kirpiklerini ezberliyordum.

"Olabildiğince görüşürüz, takma kafana böyle şeyleri."

Dorukhan gülümsedi ve sakallarıyla oynadığım ellerime öpücük kondurdu.

"Hadi İdil'im, toparlayalım da mutfağı dışarı çıkacağız."

Kafamı salladım ve mutfağı toparlamaya devam ettik, Dorukhan aniden durdu ve telefonunu eline aldı.

"Şimdi bir şarkı açacağım.. Benim için oldukça güzel ve anlamlı bir şarkı."

Telefonunu masaya bıraktı ve şarkının sözleri başladı.

"Sana benziyor sevdiğim herkes
Başıma gelmedi böylesi bir kez,
Zannettiklerim oldu,inandıklarım.
Anlattıklarım vardı, ve de anladıklarım."

Ben hala bulaşıkları sudan geçirirken, Dorukhan kahvaltılıkları buzdolabına yerleştiriyordu.

"O güzel yüzü görmek için uyanıp gece yarısı,
Susuz kalmış dudakları aralanır hemen arası
Ya bana gülümser, ya da bir şey ser
Yaşıyorsak eğer,
Böyle yaşamak her şeye bedel."

Şarkının nakaratı geldiğinde Dorukhan geldi ve musluğu kapattı, iki elimden beni tuttu ve kendine çekti. Şarkının nakaratına uyum sağlayıp ritimlere ayak uyduruyor, mutfağın ortasında öylece dans ediyorduk.

"Senden başkası kimmiş, neymiş bilmiyorum.
Birileri zile basmış, yok ben duymuyorum.
Fırtına çıkmış göğsünde dinliyorum seni sevgilim."
———
Saat akşam yedi olmuş, ikimiz de sulu gözler ile bavulumu hazırlıyorduk. Dorukhan'dan birkaç parça kıyafet almış, ona da kendimden birkaç anı bırakmıştım.

"İdil,gitmesen.."

"Dorukhan lütfen."

Makyaj malzeme çantamı da fermuarlı yere koyduktan sonra aklıma gelen şey ile hemen ayağa kalktım ve Dorukhan'ın dolabına gittim.

Fazlasıyla düzenli ve hoş kokulu dolabından gri tech takımını aldım, merdivenlerden koşarak indim ve düzgünce katlayıp bavuluma koydum.

"Ya İdil ben sana alırım diyorum, fazla büyük geliyor o sana."

"Dorukhan ben onu senin olduğu için alıyorum, yoksa umrumda değil."

"Hmm?" kedi gibi yanıma yanaştı ve başını dizime koydu, ellerimi saçlarına götürdüm ve yavaşça oynamaya başladım.

"Her gün ara beni İdil, olur mu?"

"Her gün her saat ararım, sıkılırsın benden."

Başını kaldırdı ve bana baktı.

"Ben senden asla sıkılmam."

Gülümseyip yanağına hafifçe vurdum, Dorukhan kalktı ve bavulumun fermuarını kapatıp kapıya ilerledi, ben de yerden çantamı alıp kapıya geldim.

"Teşekkür ederim Dorukhan, bana en güzel günlerimi yaşattın."

"İdil ben hiç hazır değilim."

"Gel buraya."

Kollarımı açtım ve boynuna sarıldım, son kez boynuna ve saçlarına öpücük kondurup kokusunu içime çektim. Dorukhan başını benim köprücük kemiğime yaslamışken göz yaşlarını onun giydiğim gri kapüşonlusunsa hissedebiliyordum. Evet, Dorukhan'ın tüm dolabını almıştım.

Sarılmamız bittikten sonra gelen taksiye doğru ilerledik, Dorukhan bavulu bagaja yerleştirirken ben de taksiye yaslanıp onu izliyordum.

"İdil görüşeceğiz dimi bir daha, kesmeyeceğiz iletişimi?"

"Saçmalıyorsun Dorukhan."

"Ay bugün çok güzel görünüyor, değil mi?"

Dorukhan'ın söylediğine gülümsedim ve taksiye bindim, arkamdan bakan Dorukhana son kez el salladım ve taksi havaalanına doğru yola çıktı.

asıgım ben bu ikiliye asıgım.

fırtınalar, dorukhan toközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin