on

1.3K 67 11
                                    

idil.

"ONU İLK GÖRDÜĞÜMDE DEDİM BENİM OLSA AŞKIMIZ YIKILIRDII"

Koltuğun üzerinde zıplayarak şarkı söylerken kulakları kanayan Azra, yüzünü buruşturup bana bakıyordu.

"AMA BİR KIZ DAHA VARDI VE ONUN CANI BUNA ÇOOOOK, SIKILIRDII."

"İdil kapatır mısın şarkıyı?"

Gözlerimi devirip koltuktan indim ve telefonumdan şarkıyı kapatıp tekli dönen koltuğuma uzandım ve kendi eksenim etrafında dönmeye başladım.

"Hayır yani anlamıyorum, nasıl bu kadar enerjiksin?"

"Ay Azra,tanımıyorsun sanki beni?"

Azra bir kahkaha patlattı ve koltuktan kalkıp salondan çıkacakken kapı eşiğinde durdu ve bana bir bakış attı.

"Çikolata yiyecek misin?"

Sevinçle bağırarak koltuktan kalktım ve mutfağa doğru koştum, dolaptan çikolata kavanozunu çıkarttım ve mikrodalgada ısıttığım yumuşacık bazlamaları da aldım.

"Bu enerjiyle sana çikolata yedirmekte hata mı yaptım bilmiyorum."

Dolaptan soğuk sütü de çıkartıp bardaklara boşalttım ve Azra'nın yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.

Deli gibi çikolatamı yerken yanaklarıma, burnuma, ellerime ve açık söylemek gerekirse her yerime çikolata bulaşmıştı. Üzerimdeki beyaz penye Dorukhan'ın olduğu için dökmemeye özen göstermiştim, başarılı da olmuştum.

Soğuk sütümden bir yudum aldıktan sonra Dorukhan'ın görüntülü araması gelmişti. Halimi umursamadan telefonu çikolata kavanozuna sabitledim ve aramayı açtım.

"İdil'im?"

"Dorukhaan, günaydın."

"Günaydın birtanem, günlerin nasıl geçiyor?"

"Sensiz geçirdiğim bir hafta oldukça özlem ve bunalım doluydu, sen antrenmanda mısın?"

"Evet, su molası vermişken bir yüzünü göreyim dedim ama anlaşılan sen çikolata ile savaşıyorsun."

"Sensizlikten kendimi çikolataya vurdum n'apayım?"

"Sabah uyandığımda bağırarak şarkı söyleyen biri olmayınca evde, içimde çok boşluk oluyor."

"Sen iste ben seni arayıp güzel sesimle de şarkı söylerim."

"Dorukhan!! Hadi lan devam."

Arkadan duyduğum Uğurcan'ın sesi ile güldüm ve Dorukhan'a döndüm.

"Kapatalım o zaman, sen azar işitme iyice."

"Ara beni olur mu?"

"Ararım Dorukhan, öptüm hadi."

Dorukhan ile konuşmayı kapatınca çikolata kavanozuna bakıp gülümsedim, derin bir iç çektim ve sütümden bir yudum daha aldım.

"İdil ya, çok tatlısınız siz."

Ellerim çikolatalı olmasına rağmen umursamadan çeneme koydum ve Azra'ya baktım.

"Of, biliyorum."

Azra parmaklarını kütletti ve gergince bana baktı.

"Peki, uzak mesafeden ilerletebilecek misiniz?"

Kavanoza kitlediğim gözlerimi Azra'ya çevirdim ve ellerimi çenemden alıp masaya koydum, sorduğu soruyla omuzlarım düştü ve sessizce konuşmaya başladım.

"Yani, ilerletebileceğimizi biliyorum fakat sarılmayıp dokunamayınca, öpemeyince insanın içinde bir huzursuzluk oluyor. Kimledir, nerededir, ne yapıyordur düşüncesi asla kafamdan çıkmıyor İstanbul'a döndüğümden beri."

"Evet İdil ama, bir ay öncesine kadar hayatında o çocuk yoktu, bir şekilde hayatına devam ediyordun. Aynı şekilde devam ettirebilirsin her şeyi."

"Azra evet ama, o hayatıma girdiğinden beri her şey değişmiş gibi, yeniden doğmuşum gibi hissediyorum. Dorukhan bir bebek gibi, asla göründüğü ile alakası yok. İki gün önce telefonda konuşurken ağlamaya başladı ben seni çok özledim diye."

"Özlemesi sevmesi iyi bir şey ama, ya yanında olamadığı için bazı şeyler değişirse."

Kafamı mutfak masasına koyup derin bir iç çektim, bir kaç kez kafamı masaya vurup Azra'ya baktım.

"Ben Trabzon'a mı yerleşsem?"

"Yok artık İdil."

fırtınalar, dorukhan toközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin