eleven

9.7K 1K 306
                                    

Ne yapmalı, ne düşünmeli, nasıl hareket etmeli? Jeon Jungkook, bu üç soruya nasıl cevap vermeli?

Veremez. Veremem, yapamam.  Derin bir nefes aldım. Derin bir nefes aldım ve uzaranak tavanı izlediğim yatağıma iyice sığındım çünkü yapabileceğim tek şey buydu.

Bu saçmalığın içinde sırtımı dayayabileceğim tek şey, bu korkulu günümün içinde tutunabileceğim tek şey buydu. Biraz garip geliyor olabilir kulağa ama hayatım boyunca düşününce, değer verdiğim ve bağlandığım şeylerin çok saçma şeyler olduğunu biliyordum. Her zaman biliyordum çünkü bu benim savunma mekanizmamdı.

Bir ünlüye bağlanırdım, bir eşyaya, bir renge, bir aksesuara, bir insana... En büyük hatam olan taehyung'a... Hoş o zamanlar küçüktüm ve gerçekten kimsem yoktu, okulda benimle ilgilenen tek kişi oydu ve bağlanmama gibi bir şansım olamazdı ama keşke olsaymış çünkü yaşadığım bu şeylere artık inanamıyorum ve idrak edemiyorum.

Yastığıma iyice sarılıp, yorganın altına gömüldüm.

Taehyung'un o son cümlesinden sonra pek bir şey olmadı. Saçmaladığına dair bağırıp çağırıp, sinir krizi yaşayıp, sonra karşımda kim olduğunu anlayınca kendimi korkuyla koşa koşa odaya kapatmış ve ağlaya ağlaya da uyuyakalmıştım. Şimdi de buradan nasıl çıkacağımı planlıyordum.

Yapamayacağımı bile bile.

"Jungkook." Düşüncelerime ve odamın sessizliğine iyice alıştığım vakitlerde, günün çoktan aydığını hatta öğleni geçtiğini biliyordum, perdenin aralık kısmında ki güneş ışığından ama diyordum ya farkına varmıyordum diye. bana seslenen jimin ile idrak yeteneğim geri gelmişti.

Efendim demedim, hiçbir şey demedim. O da bir süre sessiz kaldı sonra da "kahvaltı yapmalısın" diyerek nazik ses tonu ile beni avladı.

Avladı.

Çünkü sesi o kadar nazik, yumuşak ve samimiydi ki.... Beni istemsizce kendine çekiyordu, bunun doğru olmaması gerektiğine inanıyordum.

Sonuçta buraya kiminle geldiğini göz ardı edemezdim.

"İstemiyorum." öylesine demiştim bunu, duyması imkansız olacak bir tonda hem de ve de tahmin ettiğim gibi duymadı, pek bir şeyde demedi. Tepsiyi kapının önüne bıraktığını duydum ve sonra uzaklaşan adım seslerini.

Aslında acıkmıştım, hatta midem bulanıyor ve ağrı yapıyordu. Huysuzluğumun temel nedeni de bu olabilirdi, yine de gidip o tepsiyi almaya çalıştığımda taehyung'un bana bir şey yapma ihtimali gözümün önüne geliyordu devamlı, çok fazla korkuyordum bu yüzden. Ne yapacaktım? Tanrım yardım et bana gerçekten...

İçimden bir ses rahat olmam gerektiğini, önemli olanın açlığımı doyurmam olduğunu bakılıyordu bana ama yapamıyordum işte, yapamazdım.

Telefonum titremeye başlayınca korkuyla aldım elime, tüm dikkatimi dağıtmıştı bu.

Kim Taehyung: Yemeğini ye.

Aldığım nefesi veremedim ve öylece ekrana bakmaya devam ettim.

Tanrım, gerçekten mi?

İlgileniyor muydu bununla? Neden mesaj atıyordu ki kapının önüne gelmek varken? Hoş neden gelsin? Hayretle güldüm. Bu bir rüya olmalı ya da bana kötü bir eşek şakası yapılıyor,buna inanacağım.

Jeon Jungkook: Bununla neden ilgileniyorsun?

sana ne|

san|

Aynı evin içindeyken onu sinirlendirmek gibi bir hata yapamadım bu yüzden söylemek istediğim ne varsa içime atacaktım.

Mr. perfectly fine ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin