Hiç tanımadığı,hiç tatmadığı bir korkuyla açtı gözlerini Kağan. Sırtı sert ve soğuk zeminde, gözleri hafif aralık... Bir deneye kurban gitmek üzereydi.Gözlerini başının agrısı ile yavaşça araladı. Sert ve soğuk bakışlarını hızlıca etrafta gezdirdiğinde ilk gözüne çarpan yan yana konulmuş masalar ve masaların üstüne gelişi güzel bir şekilde yerleştirilmiş kesici aletler oldu. Burnuna gelen keskin ilaç kokusu ile yüzünü buruşturarak gözleri ile etrafı taramaya devam etti.
"Denek ne durumda?"
Kağan etrafa şaşkın bakışlar gönderirken aniden duyduğu sesle bakışlarını sesin geldiği yöne çevirdi."Her şey tamam efendim. Geriye sadece tek bir işlem kaldı."
"O zaman nakil başlasın."
Başındaki adamlar da kimdi? Ne naklinden bahsediyorlardı?Yanına yaklaşan doktor önlüğü giymiş adama baktı Kağan.
"Narkoz verin." Adam yanındakilere emreder şekilde konuşarak Kağanı süzdü.
Kağan daha fazla şaşkınlığını gizleyemeyerek konuşma ihtiyacı hissetti."Kimsiniz siz? Ne yapıyorsunuz bana?" Kağan sorularını sıralarken gözlerini adamdan çekmiyordu. Adam elini Kağan'ın karnına götürerek yavaşça basınç uyguladı. Kağan hissettiği sızı ile gözlerini yumarak sinirle konuşmaya çalıştı.
"Böbreğimi falan mı çıkardınız? Ne yaptınız bana? Kimsiniz siz?" Kağan sinirden deliye dönmek üzereydi. Çaresizlik bütün bedenini ele geçirmişti.
"Cevap versenee!" Tüm gücüyle bağırıp yanındaki adama vurmaya çalıştı ama kollarını tutan iki kişi buna engel oldu.
O sırada karşısında duran adam alay eder gibi bir gülümseme ile Kağan'a baktı."Sen bir deneksin ve çok soru soruyorsun." Adamın sesi Kağan'ı hem germişti hem de sinirini arttırmıştı.
"Ne deneyi bu? Deney faresi miyim lan ben? İznim olmadan üzerimde ne hakla deney yapıyorsunuz?" Kağan'ın sesi git gide yükseliyordu. Kalbinin bağlı olduğu cihazdan çıkan yüksek ses ile herkesin bakışları cihaza döndü.
"Nabzı çok yüksek. Narkoz verin." Diye emretti karşısındaki adam.
"Emredersiniz profösör." Kağan kollarını kurtarmaya çalışarak konuştu.
"Lan ne narkozu? Bırakın beni yoksa başınız büyük derde girer." Profösör aynı sakinlikle Kağana yaklaşıp yüzüne baktı.
"Kimsesiz birine göre fazla cesursun." Kağan bu cümle üzerine yumruklarını sıkarak gözlerini yumdu. İçinden bu herif benim hakkımda ne biliyor ki diye geçirerek öfke ile sıktığı gözlerini açıp Profesörün alaycı yüzüne bakmaya başladı. Kolundan tutan adamlar olmasaydı o an profösörü öldürebilirdi.
Kağan'ın kolundan tutan kişilerden biri Kağan'ın boynuna hızla elindeki şırıngayı saplayınca Kağan'ın kafası yana doğru düştü.
Profösör bayılan çocuğu sakince süzerek konuştu."Yatırın. İşleme başlıyoruz."
Profesörün dediğini yapıp Kağan'ı tekrar masaya yatırdılar. İçlerinden biri siyah kutuyu Prafösöre yaklaştırıp korkakça sordu."Efendim haddim değil ama Denek 301'de diğerleri gibi ölürse ne yapacaksınız?" Prafösör eliyle başını kaşıyarak bakışlarını yanındaki adama çevirdi.
"Ölürse yeni Deneği hazırlayacaksınız." Yanındaki adam soru sormaktan korkarak başını anladım dercesine sallayıp kutuyu masaya bıraktı. Prafösör kutuyu eline alarak fısıltı şeklinde konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK 301
FantasyUyandığınız yer odanız değilse ne yapardınız? Hiç tanımadığı,hiç tatmadığı bir korkuyla açtı gözlerini Kağan. Sırtı sert ve soğuk zeminde, gözleri hafif aralık... Bir deneye kurban gitmek üzereydi Kağan. Sert ve soğuk bakışlarını hızlıca etrafta ge...