Kağan'ın Ağzından
Yağmur iyice artmıştı. Ben de hâla koşuyordum. Sanki durursam ölecekmişim gibi sadece koşuyordum. Elimde telefonum, üzerimde hastane kıyafetlerim ile bu soğukta koşuyordum. Çünkü sevdiğim bir insanı yeniden kaybetmeyi göze alamayacağımı biliyordum. Bu sefer de kaybedersem yaşayamazdım.
Sonunda İstasyona ulaşmıştım. Bir şey bulmak umudu ile gözlerimi etrafta dolaştırdım.
Etrafta hiç kimse yoktu.
Aniden gelen korna sesi ile başımı tren raylarına çevirdim. Trenin geldiğini görerek umursamadan tam kafamı çevirecekken tren raylarında gördüğüm bedenle beynimden vurulmuşa döndüm.Trenin oradan geçmesine çok az kalmıştı. Var gücümle raylara koşarak rayların üzerine atladım. Ölmeyi umursamıyordum.
"Mira?"
Mira, rayların üzerinde ölü gibi yatıyordu. Kafasından akan kanlar ile...
Şok olmuştum ama buna zaman yoktu. Hemen Mira'yı kucağıma alarak koşmaya çalıştım ama bacağımın rayların arasına sıkışması ile olduğum yere sabitlenmiştim.
Tüm gücümle bacağımı kurtarmak için çırpınmaya başladım. Tren, daha çok yaklaşmıştı."Aaaağğhhh!"
Bacağımın acısı ile bağırmaya başladım ama bacağım ne kadar acırsa acısın onu oradan çıkartmak için bacağımı var gücümle kendime doğru çektim.
Bu hareketimle elimde tuttuğum telefon rayların üzerine düştü ama umursamadan bacağımı kurtarır kurtarmaz raylardan çıkmayı başardım. Tam o esnada tren benim çıktığım yerden geçince derin bir nefes alarak kucağımda Mira ile birlikte yürümeye çalıştım ama bacağım buna izin vermiyordu. Ben de yürümeyi bırakarak yere oturdum.Gözlerimle Mira'yı incelemeye başladım. Başından aşağıya doğru süzülen kan, kurumuştu. Bu onun uzun süredir bu durumda olduğunu gösteriyordu.
Saçlarını oksamaya başladım."Özür dilerim! Seni daha önceden hatırlamam gerekirdi."
Ağlıyordum, çaresizce.
Aniden aklıma gelen şeyle elimi Mira'nın nabzına koydum. Atıyordu ama hâla acı çekiyordu. Bu çok belliydi. Yutkundum. Ona sarıldım, acısını kendime almak istercesine...
Ben Mira'ya sarılmış bir vaziyette dururken aniden yakınımdan gelen alkış sesi ile başımı kaldırarak sokak lambalarının aydınlattığı sokağa baktım.
"Profesör?"
Görmek istemediğim birini görmüştüm.
"Gerçekten Mira'ya olan bağlılığın gözlerimi yaşarttı Kağan."
Elimle Mira'nın başını göğsüme yaslayarak konuştum.
"Ona bunu yaptığın için pişman olacaksın."
Profesör kahkaha atınca daha fazla sinirlenmiştim.
"Bence korkması gereken kişi ben değilim."
Eli ile kendini göstererek devam etti.
"Mira sağolsun, artık turp gidiyim. Onun sayesinde hastalığımı atlattım."
Ne saçmalıyordu bu?
"Ne saçmalıyorsun? Mira'ya ne yaptırdın?"
Profesör daha çok gülmeye başlamıştı.
"Ona ne mi yaptırdım?"
Daha çok gülerek devam etti.
"İçimdeki tüm ölü hücrelerimi kendi içine çekti, hastalığımı yok etti ve beni bir kaç sene daha yaşayabileceğim bir duruma getirdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK 301
FantasyUyandığınız yer odanız değilse ne yapardınız? Hiç tanımadığı,hiç tatmadığı bir korkuyla açtı gözlerini Kağan. Sırtı sert ve soğuk zeminde, gözleri hafif aralık... Bir deneye kurban gitmek üzereydi Kağan. Sert ve soğuk bakışlarını hızlıca etrafta ge...