11 YIL ÖNCE
10 yaşındaydı Kağan ailesi öldüğünde ve devlet korumasına alındığında Henüz 10 yaşındaydı. Kimse sevmemişti onu o da zaten kimseyi sevmemişti,sevememişti.
Bir gün yatağında dizlerini karnına çekmiş bir vaziyette otururken kaldığı odanın kapısı açıldı.
"Kağan Gökışık seni bir aile sahiplenmek istiyor. Şu an aşağıda seni bekliyorlar. " Duyduğu sesle korkak bakışlarını görevliye dikti Kağan. Yetimhane böyleydi işte. Kurbanlık koyun gibi birilerinin gelip seni almasını bekliyordun. Eğer alan olmazsa 18 yaşını doldurur doldurmaz yetimhaneden ayrılmalıydın.Kağan ürkekçe yatağından kalkarak görevliye doğru ilerledi. 18 yaşını doldurduğunda artık devlet korumasında olmayacağını biliyordu çünkü. Ayağına gelen fırsatı tepemizdi.
Kağan o gün onu almak isteyen aile ile tanıştı. Yeni evli bir çift gelmişti Kağanı almak için. Kağan biliyordu. Bu çift ona anne ve babası gibi içten davaranmayacaktı. Ama yine de bir ev ortamında daha iyi hissederim diye düşündü. Haklıydı da.
Kağan yeni ailesiyle kahvaltı yaparken ilk defa onlara sormak istediği bir soru olduğunu fark etti.
"Neden bu kadar çocuğun içinden beni seçtiniz?" Deyiverdi birden. Sözcükler bir çırpıda dökülmüştü ağzından, belki de yüreğinden. Bunu duyan Pelin hanım önce kocası Kenan beye bakarak bakışlarını Kağan'a çevirdi.
"Seni kendimize daha yakın gördük çünkü. " Pelin hanımın içten olmayan cümlesi ile Kağan anlayarak sustu. Bu kadın sadece çocuk sahibi olmak istemişti ve denk gelen kişi de Kağandı işte.Ve aradan 5 yıl geçti. Kağan artık 15 yaşındaydı. Pelin hanımın da çocuğu olmuştu. Artık Kağan o evde bir yabancı konumuna gelmişti. Tıpkı beklediği gibi.
Evde olan her kötü şeyden Kağan sorumlu tutuluyordu.Ve günler böyle geçip gitti. Artık Kağan 20 yaşındaydı. Evde durmuyordu. Arkadaşımda kalıyorum diyerek evden çıkıp gece yarılarına kadar parkta oturuyordu. Pelin hanımla aynı evde kalmak artık yük olmuştu onun için.
"Eğer ailem yanımda olsaydı herşey çok güzel olurdu." Kendi kendine konuşarak parkta oynayan çocuklara bakıyordu. Yavaşça gözleri ağırlaşmaya başladığında Kağan o gece parkta uyuyakaldı. Kağan uyurken yanına siyah bir Volkswagen yaklaştı. Arabadan inen adam yavaşça Kağana yaklaştı. Kağan'a bakıp iç çekerek konuştu.
"Çok yakışıklı. Yazık olacak." Adam Telefonu ile arama yaparak Telefonu kulağına götürdü.
Kısa süre sonra karşı taraf Telefonu açtı ama konuşmuyordu.
"Denek 301'i bulduk efendim. "
"Labaratuvara getirin. "
********************************************Kağan asansör boşluğunda hızla yere düşerken gözlerini sımsıkı kapatmış ölmeyi bekliyordu. Ölümün bir son olmadığını biliyordu. Sırtının sertçe yere çarpacağını ve son nefesini vererek, belkide canice öleceğini kabullenmişti. Ama düşmesi durdu ve sırtı bir yere çarpmadı. Belki de öldüm. Diye düşündü Kağan. Ölümü'nün bu kadar kolay olacağına emin olamayarak. Yavaşça sıktığı gözlerini aralayıp baktığında eliyle asansörü tutan kabloları kavradığını gördü. Asansör boşluğunda kablolara tutunmuş düşen asansörle birlikte aşağı kayarak sallanıyordu.
"Hızla tırmanman gerek yoksa aşağı düşeceğiz." Karnından gelen sesle birlikte kendine gelerek konuştu.
"Belki de çok zorlamaya gerek yoktur. Hem sen karnımdayken yaşayan bir ölü gibiyim zaten. Bunu eyleme dönüştürebiliriz bence." Kasıklarında normalden daha az bir sızı hissettiğinde yüzünü buruşturdu. Bu sızının her türlüsü Kağan'ı mahvediyordu.
"Sana gücümü vererek burdan çatıya tırmanmanı sağlayabilirim ama kaldırabilecek durumda değilsin. Eğer gücümü verirsem kasıkların artık dayanamayarak yırtılacak. Bu da daha fazla kan kaybetmene neden olacak. O yüzden tırman artık." Kağan sesinin tonunu ayarlayamadığından boşlukta yankılanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK 301
FantastikUyandığınız yer odanız değilse ne yapardınız? Hiç tanımadığı,hiç tatmadığı bir korkuyla açtı gözlerini Kağan. Sırtı sert ve soğuk zeminde, gözleri hafif aralık... Bir deneye kurban gitmek üzereydi Kağan. Sert ve soğuk bakışlarını hızlıca etrafta ge...