Yaşasın! Bugün cumartesi. Haftanın en güzel, en enerjik günü. Yani bana göre öyle size göre öyle olmayabilir. Sonuçta Araf 'la dünkü uzun ama güzel konuşmamızdan sonra mutlu olmamam imkansız. Araf' la her şeyi konuşmuştuk. Onun en sevdiği yemeği, en sevdiği rengi, hobilerini, fobilerini öğrenmiştim. Onu dün gece tam olarak tanımıştım. Öyle mutlu öyle huzurluyum ki. Aynı zamanda bugün Nisa bize gelecek. Ailesinden izin aldı. Bu hafta sonu kızlar günü ilan ettik. Yani kopacağız. Gece yatmama rağmen şu an saat sabahın dokuzuydu. Neden bu kadar erken kalktığımı da bilmiyorum.
Nisa gelene kadar canım sıkılmasın diye telefonumu yastığımın altından çıkardım. Ben de her zaman huydur, gece yatmadan önce telefonu yastığımın altına koyarım. Artık alışkanlık haline gelmişti. Telefona baktığımda hiç mesaj filan yoktu. Sosyal medyada ki hesaplarımı kontrol ettim. Bu aralar biraz fazla bildirim geliyordu hayırlısı herhalde popüler oldum . Ya zaten öyleyim de neyse. Sonra aklıma birden Araf ' ın sosyal medya hesabının olup olmadığını merak ettim. İlk olarak en popüler olan uygulamaya baktım. Arama motoruna Araf Çağlar yazdığımda ilk kişiye tıkladım şansıma Araf ' tı. Takipçilerine baktığımda gözlerim büyüdü. Bu nasıl sayı böyle sıfırları fazlamı bunun? Gönderilerine baktığımda hepsi çok havalı sözlerdi . Fotoğraflarına baktığımda beğenilerin sayısından dolayı dudağım uçuklayacaktı. Beğenisi geçtim yorumlara bak hepsi kız. Bir de bana diyor kısa şeyler giyme sen dur Araf bey sen dur kısacık eteklerimle fotoğraf paylaşmasam bir yer de ben de Masal değilim. Yorumlar bak ya. Hepsi de kız yalnız. Sadece arada kıskanç erkekler çıkıyordu.
Geçmişten başlayarak şimdiki zaman kadar olan fotoğraflarına bakarken en sonuncusunda internet yavaşladı. Gönderirin altına yazılan yazı şu an tek açılmıştı. ' Lakin bilseydi adına defterler eskittiğimi, utanır nefes olur gelirdi . ' Fotoğraf açıldığında kendimi görmeyi hiç ama hiç beklemiyordum. Dün kumsalda uzanırken benim gökyüzüne baktığım bir resmi çekilmişti. Fotoğraf da iri gözlerimin maviliği kendini çok güzel belli ediyordu. Güneş gözlerime vurduğu için parlıyordu. Aynı zamanda gökyüzü ve denizin de maviliği birleşince gerçekten mükemmel bir görüntü oluşturmuştu. Kendimi ilk defa bu kadar masum ve güzel buluyordum. Kusursuz bir resimdi. Araf 'ın ne ara fotoğrafımı çektiğini hatırlamıyorum.
Yazıyı hatırlayınca durdum. Burada defterler eskimesi onun sevgisinin temsiliydi . Benim inanmamı vurguluyordu. Yani burada bildiğin bana laf sokmuştu . Bir ayrıntı daha vardı, fotoğrafta beni etiketlemişti. Şimdi raylar rayına oturdu. Ben de neden bildirimim fazla geldi diyordum. Hepsinin sebebi bu fotoğrafmış. Yalnız bu fotoğrafın beğenileri diğer fotoğraflardan daha fazlaydı, yorumlarda aynı şekilde. Kızların çoğu çekememiş bu yüzden kıskanç kıskanç yorumlar yapmış. Ama erkekler de baya yorum yapmış. Hepsinin genel konusu bu kız kim de Araf Çağlar 'ın kalbine taht kurmuş gibi yorumlar. Ayyy kıskanç şeyler.
Kapı çaldığında Nisa olduğunu tahmin ettiğim için kıyafetine bile bakmadan kapıya koştum. Kapıyı tam açmadan " Nisa! Neler olmuş, neler sana hepsini anlatmalıyım. " diye bağırmaya başladım. Ama kapıyı açmamla Nisa yerine Mert ' i görmem bir oldu. Onun şaşkınlığıyla ayağıma da kapıya çarptım tam oldu. Of ya bi bu eksikti. " Ahh, canım çok acıdı ya. " dediğimde Mert hemen yanıma geldi ve koluma girdi. İçeriye götürdüğünde hemen oturdum ve ayağıma baktım. Hem kızarmış, hem de şişmişti.
"Kızım seni de iki defa gördüm, ikisinde de başına bir şey geldi. Be belalısı yoksa sen mi sokarsın bilemedim. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF [DÜZENLENİYOR ]
Teen FictionBir tarafta onu hayata bağlayan intikam hırsıyla yanıp tutuşan genç... Diğer tarafta annesine verdiği sözü tutmak için çabalayan genç kız... Ya onların yolları hiç ummadıkları bir yerde kesişirse ... Ve o can alıcı cümleyle hayata ve birbirlerine...