18.BÖLÜM

75 7 0
                                    




Masal 'dan

 

 

 

Nisa'  nın anlattıklarıyla bu sefer ben çığlık attım,  hem de bir çok defa.  Nisa o lafı söyledikten sonra Mert ağzını bile açmamış.  Tabi söylenecek söz bırakmamıştı Nisa.  Mert 'te hiçbir şey söylemeden onu evine bırakmış.  Nisa'  nın bu olayların hepsini anlatması bir saat kadar sürmüştü.  Telefonu kapattıktan sonra saate baktığımda okula çok az zamanın kaldığını gördüm. Hemen üzerime siyah dar paçayla, yakasında küçük dantel işlemesi bulunan gömleği giydim.  Hiç makyaj yapmadan bir şeyler atıştırıp evden çıktım. 

Okula vardığımda bugün bir boşluk olduğunu anladım. Çünkü çok az kişi vardı.  Onları da umursamayıp sınıfa çıktım.  Araf gelmemişti. Acaba benim saatim filan mı ileriydi,  ne oluyor böyle?  Sınıfta çok  boştu.  Bu sessizliği avantaja dönüştürmek için sırama oturup bitirmek üzere olduğum  kitabı çıkardım. 

Bu sessizlikte  kitabımı bitirdim. Kitap çok güzeldi.  Yazarın genç olmasına rağmen anlatımı,  kurgusu,  betimlemeleri mükemmeldi.  Ama kitap mutsuz sondu.  Bu yüzden biraz ağlamıştım.  Aslında tam olarak  mutsuz son değildi.  İki aşık beraber intihar ediyordu.  Bu yüzden onların hikayesi mutsuz son değildi.  Hep beraber olacakları için onlara mutsuz olarak gelmiyordu.  Sadece arkasında bıraktıkları insanlara bu olay mutsuz geliyordu. Yazar kitabın arkasına

' Ve kitabın o son sayfası,  seni kimsenin üzemeyeceği kadar üzebiliyor.   '    yazmıştı.  Evet,  haklıydı.  Bazı kitaplar vardır ki insanlardan daha kıymetli. Bu yüzden haklıydı. 

Yanıma birinin oturduğunu anladığımda yan tarafa baktım.  Oturan kişi Araf'  tı. 

"Günaydın,  "  dedim boğuk  çıkan sesimle.  O kötü sesime rağmen Araf beni duymuş gibi gözükmüyordu. Bugün daha fazla dalgındı.  Yere öylece bakıyordu.  Kolumda dürtüp  " Araf,  Günaydın.  "  dedim tekrardan.  Birden transtan çıkmış gibi etrafına boş gözlerle baktı ve en sonunda yanına bakmak aklına geldi.  Benim olduğunu görünce rahat bir nefes verdi.  Ne oldu buna böyle?  Birinden mi korkuyordu?  

" Ne oldu?  Ne dedin anlayamadım. "  dedi boş çıkan sesiyle.  Sesinden hiçbir şey yokmuş gibi algılanıyordu ama gözleri inkar ediyordu. 

" İki defa günaydın dedim, duymadın mı?  " 

"  Pardon dalmışım,  sana da günaydın.  "  dedi zorla gülmeye çalışarak.

" Araf bir şey mi oldu?  Sende bugün bir değişiklik  var.  " 

"  Yok ya,  sabah sabah hiç çekilmez olurum ben.  " dedi gözlerime bakmadan.

" Gözlerime bak,  yalan söyleme bana.  "

" Gözlerinin içine baka baka ne kadar yalan söylediğimi bir bilsen.  " derken  tam o sırada sınıfa bizim erkekler girdi.  Bağıra bağıra futbol muhabbeti yaptıkları için Araf ' ın dediğinin hiçbir şeyini anlamamıştım. Büyük ihtimalle yine bir şey yok demiştir diye çok üstelemedim ne dediğini.  O da zaten hemen geçiştirmişti.

ARAF  [DÜZENLENİYOR ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin