4

473 65 57
                                    

Seungmin göz devirip güldü. "Ulan önce Jeongin'di, şimdi Chris'i de mi kattın içine? Gidin direkt onlarla arkadaş olun, milleti pis işlerinize alet etmeyin."

Hyunjin sırıtarak elini kaldırdı ve grubun onları fark etmesi için el salladı. "Ups..." dedi gülüşü büyürken. "Çok geç."

🦋

Hyunjin'i ilk gören Felix oldu. Kocaman gülümseyerek karşılık verdi ve elini salladı.

Jisung sırıtarak Seungmin'e döndü ve göz kırptı. "Aynen ya, geç olmuş." dedi ve eliyle gelmesini işaret etti.

Felix yanındaki çocuklara bir şeyler söyleyip yanlarına geliyordu ki Chris onu durdurup bir şeyler söyledi. Jeongin de başını sallayıp onayladı ve Felix'le beraber onlara doğru yürümeye başladı.

"Oha, oha, oha! Jeongin'im mi geliyor, yoksa ben aşkından hayal görmeye mi başladım."

"Yok, henüz o kadar uçmadın." dedi Seungmin gülerek. "Cidden Jeongin de geliyor."

Hyunjin hemen eliyle siyah saçlarını düzeltti. "Övün beni. Benden bahsedin böyle ballandıra ballandıra, tamam mı?"

"Saçma salak konuşma Hyunjin." dedi ve göz devirdi Jisung. "İnsan gibi davran, bizi rezil etme."

"Aman be..." diye söylenip arkasına yaslandı Hyunjin.

"Selam." dedi neşeyle Felix. Jeongin de yan taraftaki boş bir masadan kendine sandalye çekip oturdu. "Selam."

"Selamlar." dedi Hyunjin.

Felix eliyle üçlüyü işaret edip Jeongin'e baktı. "Bunlar Hyunjin, Jisung ve Seungmin."

Jeongin başını eğerek selamladı ve hafifçe gülümsedi. "Ben de Jeongin, memnun oldum."

"Biz de çok memnun olduk." dedi Jisung.

"Aslında geçen biraz basketbol oynamıştık, Hyunjin'le tanışıyoruz zaten." dedi Jeongin.

Hyunjin gülümsedi. "Evet." Elini ensesine attı. "Biraz düşük performans göstermiştim o gün. Eğer isterseniz bir ara tekrar oynayalım. Hatta kaybeden kahve ısmarlasın."

Seungmin başını eğip güldü. Hyunjin tüm seçenekleri kendi lehine olacak şekilde önlerine sunuyordu.

Jeongin kaşlarını kaldırıp sırıttı. "Tamam, ben varım. Sonucun çok da farklı olacağını sanmıyorum zaten."

Hyunjin tek kaşını kaldırıp ciddileşti. "Emin olma." Karşısındaki kişi kim olursa olsun hafife alınmaya dayanamazdı. Jeongin'in bu kendinden emin ve alaycı tavrından sonra kazanmaktan başka seçeneği kalmamıştı.

Felix gülüp ellerini masaya koydu. "O zaman işi daha da büyütelim. Bizimkileri de çağırıp dörde dört şekilde takım oluşturalım. Kaybeden takım kahve değil yemek ısmarlasın. Kabul etmeyen var mı?"

Sadece Seungmin hafifçe elini kaldırdı. "Ben basketbol oynayamam."

"Oynarsın ya, takım eşitliğini bozma. Beraber vakit geçireceğiz işte." dedi Jisung. Seungmin'in basketbol oynamaktan hoşlanmadığını biliyordu fakat arkadaş edinip birlikte eğlenme fırsatı bulmuşken katılmaması kötü olurdu.

"Eğer oynamak istemiyorsa zorlamayalım." dedi Jeongin. "Chan Hyung'un da oynayacağını sanmam. Pek hoşlanmaz basketboldan."

Seungmin bahsettiği kişinin yanlarındaki diğer kişi olduğunu düşündü. Onun yerine Hyunjin sormuştu.

"Chan Hyung kim oluyor?"

Jeongin şaşırarak önce Jisung'a, sonra Felix'e baktı. "Bana tanıştığınızı söylemişti."

kelebek | chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin