10

395 51 49
                                    

"Kendisine sorsana." dedi Seungmin sırıtarak. Biraz ilerilerindeki koltukta oturan çocuğa baktı. "Bak yakışıklıymış aslında. Hazır bu kadar yakınlaşmışken diyorum..."

"Siktir git Seungmin." dedi Chris gülerek.

🦋

Müdürün odasının kapısına kadar geldiklerinde Bay Yoo, Seoho ve arkadaşlarını içeri yolladı.

"Ben size ne dedim?" diye hafif bir sinirle önündeki gençlere baktı. "Bu çocuk sıkıntılı işte, anlamıyor musunuz? Bile bile neden bulaşıp onun amacına ulaşmasını sağlıyorsunuz?"

"Hocam, gerçekten kavga etmeyecektim." dedi Minho direkt olarak savunma moduna geçerken. "Ama bu şerefsiz-" Bay Yoo'nun bakışlarını görünce hafifçe gülümsedi. "Affedersiniz. Bu arkadaş Felix ve Jeongin'in yanındaydı. Gittim yanlarına ama tek amacım neden onlarla olduğunu öğrenmekti. Ters ters konuşup canımı sıktı. Ben yine bir şey yapmadım, yalnızca yakasından tutup sarstım biraz. Ama arkadaşları geldi sonra. O da herhalde onlara güvendiğinden birden yüzüme tükürdü. İşte o zaman dayanamadım koydum yumruğu."

Bay Yoo derin bir nefes alıp verdi. "Yani sizi uyarmama rağmen oyununa geldiniz."

"Ama hocam yüzüme tükürdü çocuk, ne yapsaydım?" dedi Minho sesindeki sitemi saklayamadan. "O kadar insanın, arkadaşlarımın önünde bunu görmezden gelemezdim."

"Hocam, bir şeyler yapamaz mısınız?" diye sordu Chris. "Sonuçta olayı başlatan karşı taraf, biz de oturup izleyemezdik. Müdürle konuşsanız olmaz mı? Hem Seoho'nun sıkıntılı olduğunu siz de biliyorsunuz. Onun yüzünden sicilimiz yanmasın."

Bay Yoo iç çekerek kollarını göğsünün üzerinde birleştirdi. "Elimden geleni yaparım."

Biraz sonra Seoho ve arkadaşları odadan çıkmış ve hiçbir şey söylemeden yanlarından geçip gitmişlerdi.

Bay Yoo beklemelerini söyleyerek odaya girdi. Yaklaşık 10 dakika sonra çıktı ve içeri girmeleri için eliyle işaret verdi.

Bay Yoo'nun komutuyla dört arkadaş gergince birbirine baktı. Chris uzatmaya gerek olmadığını düşünerek önden ilerleyerek odaya girdi. En son da Jeongin girmiş ve kapıyı kapatmıştı.

"Evet, bir de sizden dinleyelim olayı." dedi Bay Lee. "Bakalım Seoho'nun hayal dünyası ne kadar renkliymiş."

Minho gülmemek için kendini zorladı ve hemen toparlanıp en başından detaylı bir şekilde olanları anlattı.

Bay Lee konuşma bitene kadar hiç konuşmamış, hafif kaşları çatılmış bir şekilde dikkatle dinlemişti.

"Hocam siz de biliyorsunuz Seoho'yu." dedi Chris. "Kavgayı başlatan o, yoksa biz asla zarar vermezdik. Bu seferlik bizi idare etseniz, bir daha olmasına müsaade etmeyiz."

"Uzun zamandır Seoho'yu idare ediyoruz." dedi Bay Lee iç çekerek. "En son okulun kütüphanesine verdiği büyük zarardan sonra zaten disiplin kurulunu toplamayı düşünüyorduk. Artık ciddi bir ceza alma zamanı geldi de geçiyor."

"Peki, bize ne olacak hocam?" diye sordu Jeongin.

"Bu seferlik sözlü uyarı olarak bırakıyorum." dedi Bay Lee kaşlarını kaldırarak. "Sırf daha önce bir hatanızı görmediğim için." Gülümseyerek Chris'e baktı. "Tabii, bir de Christopher'ın hatrına."

Chris gülümseyerek eğildi. "Teşekkürler hocam."

Müdürün izniyle odadan çıktılar. Seungmin durup dururken başına bela almadığı için rahatlamış hissediyordu.

"Yırttık hocam." diye sevinçle haber verdi Minho koridorda onları bekleyen adama karşı.

Bay Yoo hafifçe gülümseyerek başını salladı. "Sevindim gençler. Hadi bakalım, şimdi sınıflara."

kelebek | chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin