"Şu Jeongin'le bir an önce tanışalım istiyorum." dedi Jisung. "Tabii ondan önce Felix'le."
"Acele etme." dedi Seungmin. "Yavaş yavaş, sırayla."
🦋
Seungmin ve Jisung, Hyunjin'i bıraktıktan sonra yol üstündeki marketten atıştırmalık bir şeyler alıp kaldırımın kenarına kurulmuşlardı. Seungmin hareket ederken karnının acısından dolayı zorlanıyordu, bu yüzden Jisung oturup kalkmasına yardım ediyordu.
Seungmin şu an oldukça mutlu hissediyordu. Hyunjin sürekli diyet listesine göre beslenmesi konusunda onu uyarırdı. Bu yüzden de Jisung'la anlaşmış, beraber Hyunjin yokken kaçamak yapıyorlardı. Bugün Felix'in verdiği çikolatayı da yemişti ve şu an yedikleri fazla gelecekti, bunu biliyordu. Fakat zaten sürekli diyet listesine göre besleniyordu ve ayda yılda bir canının çektiği bir şeyi yemesinin sorun olacağını düşünmüyordu.
Ya da sadece içini böyle rahatlatmaya çalışıyordu. Çünkü bakkala her girdiğinde Hyunjin'in arkasından iş çevirmenin suçluluk duygusunu yaşıyordu.
Jisung ambalajları çöpe atıp Seungmin'in kalkmasına yardım etti ve beraber eve doğru yürümeye devam ettiler. Binaya girdiklerinde vedalaşıp kendi dairelerine geçtiler.
Seungmin zili çaldığında kapıyı açan babasıydı.
"Hoşgeldin oğlum, günün nasıldı?"
"Hoşbuldum. Aynı, sıradan bir gündü." diyerek kısaca cevap verdi. Ufak kazadan bahsetmemeye karar vermişti. Çünkü ciddi bir şey olsun ya da olmasın babası onun için fazla endişelenecekti.
Odasına geçip çantasını gelişigüzel bir yere bıraktı ve üstünü değiştirdi. Evin içi oldukça sıcaktı. Bu yüzden bol bir tişört ve diz kapağında biten bir şort giydi. Jisung'un bir poşetin içinde çantasına koyduğu formayı çıkardı ve kirli sepetine attı.
Çalışma masasının başına geçip ders kitaplarını açtı ve not çıkarmaya başladı. Sonra Jisung'dan bugün işlenen konuları öğrenmiş ve notları istemişti. Yaklaşık iki saat çalıştıktan sonra biraz dinlenmek için ara verdi. Başını geriye atıp sandalyesinin başlığına yaslandı ve gözlerini kapattı. Biraz sonra babasının yemeğe çağırmasıyla odasından çıktı ve mutfağa geçti.
Babasının karşısına oturdu ve beraber sohbet edip yemeklerini yemeye koyuldular.
Yemek bittiğinde Seungmin tabakları makineye yerleştirdi. "Ben biraz dışarı çıkacağım, haberin olsun." diye seslendi babası.
"Nereye?" dedi Seungmin.
"Bizimkilerle buluşacağız." dedi kısaca. "Geç kalmam muhtemelen ama gecikirsem yatma saatini geçirme, beni beklemeden uyu." diye tembihledi.
"Tamamdır, merak etme."
Biraz sonra babası evden ayrılmıştı. Seungmin yalnız kalınca odasına geçip tekrar dersin başına oturdu.
Liseye başladığı yıl annesi ve babası ayrılma kararı almıştı. Bu duruma Seungmin'in çok fazla üzüldüğü söylenemezdi. Zaten hiçbir zaman annesiyle çok yakın olduğu söylenemezdi. Mükemmel bir evlilikleri yoktu ve gün geçtikçe araları daha da açılıyordu. Seungmin ikisinin de ayrı ayrı iyi insanlar olduğunu fakat beraber olmamaları gerektiğini düşünüyordu hep. Kimse fazla yıpranmadan ve huzursuzluk artmadan bitmesi en iyisiydi.
İki taraf da sıkıntı çıkarmamış ve mahkeme süreci uzamadan sonuca varmıştı. Seungmin babasıyla, ablası ise annesiyle kalmıştı. Kendisi annesiyle fazla sık görüşmese de ablası sürekli olarak babasıyla iletişim halindeydi. Ablasıyla da fazla görüşmezdi fakat ara sıra buluşur ve beraber güzel vakit geçirirlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kelebek | chanmin
Historia Corta"Bu tür şeylere kelebek etkisi denildiğini duymuştum. Düzenin başında gerçekleşen küçük değişiklikler, beklenilmeyen büyük sonuçlara yol açabiliyormuş." mel, 22.