12

365 52 66
                                    

"Ne zamandan beri kendini insanlara Chan olarak tanıtıyorsun?" diye sordu Seungmin Chris'e okul bahçesinden çıkarken.

Chris ona dönüp hafifçe sırıttı. "Sen güzel bir isim olduğunu söylediğinden beri."

🦋

Changbin, Minho ve Hyunjin birkaç adım ileride beraber sohbet ederken Seungmin ve Chris geriden geliyorlardı.

Aralarında tuhaf bir sessizlik vardı.

Seungmin ne diyeceğini bilemeden önüne döndüğünden beri tek kelime etmemişlerdi. Kendisini çekingen hissettiği için yanındaki beden hariç her yerde bakışlarını gezdirirken, Chris söylediği şeyden pişman olmak üzereydi.

Yanlış mı anlamıştı? Ya da rahatsız mı olmuştu?

"Daha önce adının gayet güzel olduğunu söyleyen olmadı mı?" diye fazla yüksek olmayan bir sesle sordu Seungmin. "Veya en azından neden Chris'i kullandığını da mı sormadılar?"

Sessizliği bozduğu için minnettar hissetti Chris. "Soran oldu." diyerek başını salladı. "Ama güzel bulmadığımı, diğer ismimi daha çok sevdiğimi söyledim ve konu kapandı."

Seungmin başını sallamakla yetindi.

Birkaç dakika yürüdükten sonra orada olduklarını yeni hatırlamış gibi birden arkasına döndü Hyunjin.

"Chan Hyung, sen voleybolla ilgileniyor musun?"

Başını sallayarak gülümsedi. "Evet, biraz."

Minho göz devirerek ofladı. "Bakma şunun yine mütevazi tavırları kestiğine, önceki okulunda takım kaptanıydı."

Hyunjin'in şaşkınlıkla gözleri büyüdü ve kaşları havalandı. Elini ağzının üstüne kapatarak dramatik bir ses tonuyla konuştu. "Ya benim tahtımda gözü olan o kadar kişi yetmiyordu sanki, bir tane daha çıktı başıma!"

"Merak etme, tahtında gözüm olduğu falan yok." dedi Chris gülerek. "Bence kaptanlığı en çok hak eden oyuncu sensin."

"Sağ ol ya..." diye mırıldandı Seungmin inanamayarak.

"Ne oldu lan, hak etmiyor muyum?" dedi Hyunjin kaşlarını çatarak. "Hain."

"Ben öyle mi dedim oğlum ya?" dedi Seungmin. Hyunjin gerçekten her şeyi büyütüp abartılı tepkiler vermeye bayılıyordu.

Hyunjin omuz silkerek gelmiş oldukları kafenin kapısını ittirdi ve içeri girdi.

Cam kenarındaki bir masaya geçip oturdular ve ne alacaklarına karar vermek için menüye bakınmaya başladılar.

Changbin ve Minho sandviç söylerken diğerleri içecek istemekle yetinmişti.

"Bilekliğin çok hoşmuş." dedi Chris Seungmin'in masanın üzerine koyduğu ellerine bakarak.

Cümlesiyle Seungmin'in de bakışları kendi ellerini bulmuştu. "Teşekkürler." diyerek bileklikle oynamaya başladı. "Ama artık takmayacağım muhtemelen."

"Neden?"

Bilekliğin ucunu çekerek arada kalan boşluğu gösterdi. "Bileğim için biraz büyük kalıyor. Tak, çıkar yapmak istemiyorum. Bir yerde unutacağım ya da düşüreceğim kesin. Antremanda da sıkıntı oluyor."

Karşısındaki gencin çenesinin altında birleştirdiği ellerine baktı.

Kendininkilere göre daha büyük ve kemikliydi, damarları rahatsız edici sayılmayacak şekilde belirgin görünüyordu.

Chris'in bir elini tutarak masaya indirdi ve giydiği kazağın kolunu hafifçe geriye çekti. Denemesi için kendi bileğindeki bilekliği çıkarıp onun elinden geçirdi.

kelebek | chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin