"alınacaklar listesini de çıkardık...tamam çıkabiliriz"
"defter ve kalemler de tam...evet çıkalım"
"defter ve kalemi napacaksın?"
"sürpriz"
şansımıza hava güzeldi bu yüzden yürüyüp marketten ihtiyaçlarımızı aldık ve parktaki her zamanki yerimize oturduk.
"ee napacaksın defter ve kalemle?"
"resim, al bu da senin kağıdın ve kalemin"
"iyi de ben resim çizemiyorum ki"
"karalasan bile yeterli"
resmimi - ya da karalamamı 10 dakikada bitirmiştim ama beomgyunun bu kadar odaklanarak resim yaptığını görünce biraz daha üstünde çalışmıştım. hala bu resimlerle ne yapacağımızı anlamamıştım. beomgyu bu kadar odaklanarak çiziyorsa önemli bir şey içindir gerçi.
yaklaşık bir saat sonra o da resmini bitirmişti ve heyecanlı heyecanlı bana dönmüştü.
"bitirdin mi?"
"yaklaşık yarım saat önce"
"çok bekletmişim seni...neyse sonucu çok güzel oldu"
"bu resimlerle napacağız?"
"birbirimize vereceğiz, kapat gözlerini şimdi...heh tut şunu vee aç"
bu...bendim. ve beomgyu o kadar güzel çizmişti ki ağlayabilirdim.
"beğendin mi?"
"evet...çok güzel bu...güzelden de öte hatta. gerçekten ben miyim bu?"
"yani senin kadar güzel olmadı ama elimden geleni yaptım, beğendiğine sevindim. senin resmin nerde?"
"seninkinin yanında üç yaşındaki çocuk çizmiş gibi..."
"olsun burdaki amaç senin çizmiş olmandı zaten"
"tamam öyleyse...al" ayı ve tilki çizmiştim. o kadar vermek istemiyordum ki.
"beomgyu niye ağlayacak gibi duruyorsun ÇOK MU KÖTÜ"
"HAYIR ÇOK TATLI O YÜZDEN AGLIYORUM"
"biz olduğumuzu anladın o zaman"
"evet... çok güzel bu yeonjun- aa dur resmimi versene bir şey eklemem lazım"
verdikten iki dakika sonra yüzünde gururlu bir ifadeyle bana döndü. omzuma minik bir ayı eklemişti.
"bu resimde de beraber olalım istedim"
"sonsuza kadar saklayacağım bunu... teşekkürler beomgyu"
"ben de seninkini saklayacağım, teşekkürler yeonjun"
böylece beomgyudan aldığım en özel hediyeyi almıştım.
•
on ikinci günümüzdü ve beomgyunun gitmesine bugünle beraber üç gün kalmıştı. bu yüzden son üç günümüzü dünkü gibi güzel bir şekilde geçirmek istiyordum ama şansımıza hava çok bozmuştu. bundan sonraki haftayı sadece yağmurlu gösteriyordu, yani dışarı çıkamazdık.
şansıma beomgyu evde kalmayı daha çok seviyordu. bu yüzden hala bu üç günümüzü özel bir şekilde geçirebilirdik ve üç günün sonunda ondan hoşlandığımı itiraf edebilirdim.
"ne yapalım bugün?"
"yağmurda yürümek ister misin?"