üç günümüz kalmıştı ve bu üç günü dolu dolu geçirmek istiyordum. ama yağmur hala yağmaya devam ediyordu ve evde yapılabilecek her şeyi yapmışız gibi hissediyordum.
"noldu ne düşünüyorsun bu kadar ciddi?"
"bugün ne yapsak diye düşünüyorum da"
"bir fikrim var"
"neymiş o?"
"dışarda yürüyüşe çıka-"
"hayır sonraki gün hasta olmanı istemiyorum"
"tamam o zaman şemsiye kullanacağıma söz veriyorum. böyle olur mu?"
"bir ıslandığını göreyim direkt eve döneriz"
"tamam be"
böylece yağmurda yürüyüşe çıktık.
"o diziyi izlemiş miydin sen?"
"hayır ama başlayacaktım bir ara- bir saniye sessiz olsana. sen de duyuyor musun?"
"miyavlamaları mı?"
"evet, şu köşedeler galiba"
kutuda üç tane yavru kediyle karşılaşmıştık.
"yeonjun eve götürsek sorun olur mu baksana nasıl da titriyorlar..."
"soru mu bu beomgyu bırakıp gitmeyeceğiz tabii. tutsana şemsiyeyi alayım ben onları"
"tamam"
ve hemen eve geri döndük. artık evde yalnız değildik, üç tane dört bacaklı da vardı.
"kaloriferin yanına havlu koydum ben şimdi sen de oraya bırak onları ben de su ve mama getireyim hemen"
"tamam"
şansımıza mahalledeki kediler için verdiğimiz mamadan kalmıştı. onu ve suyu bir kaba koyup beomgyunun yanına gittim, kedilerle oynuyordu.
"keyifleri yerine gelmiş hemen"
"evet evet nasıl rahatladım anlatamam"
mama ve suyu koyunca hemen onların başına geçtiler.
"baksana nasıl yiyorlar"
"kıyamam çok açıkmışlardır ya"
"bak sağdaki sana benziyor"
"bir kedi nasıl bana benzeyebilir yeonjun?"
"yemek yerken senin de yanakların böyle şişiyor"
"öyleyse soldaki de sana benziyor, sen de böyle nefes almadan yiyorsu- A NE VURUYORSUN BE"
"BEN SANA TATLI ŞEYLER DİYORUM SEN BANA HÖDÜK DİYORSUN YA"
"ama o yiyişin bana tatlı geliyor ne hödüğü"
"tamam bu sefer atlattın"
"öpücük?"
"gel şuraya"
beomgyuyu istediğim zaman öpebilmek çok güzel bir duyguydu, kim bilir ne zamandır bunun hayalini kuruyordum.
kediler manalarını yiyip iyice doyduktan sonra birkaç saat uyudular, kim bilir ne kadar yorulmuşlardı. biz de beomgyuyla onlar gibi serilip kaldık ve yaklaşık iki saat uyuduk.
bizi uyandıran kediler olmuştu, kafamıza çıkmışlardı. bize bu kadar hızlı alışmalarını beklemiyorduk bu yüzden hem şaşırmış hem mutlu olmuştuk.
"yeonjun baba olduk yanlışlıkla baksana hallerine"
"çok çabuk benimsediler hiç bu kadar hızlı beklemiyordum"
"ben de ben de"
"annemi nasıl ikna edeceğim acaba"
"çok tatlı şunlara bak izin vermemesinin imkanı yok"
"doğru dedin"
tüm günümüz kedilerle ilgilenmekle geçmişti ve gün sonunda koltukta karnımızda kedilerle uyuya kalmıştık.
tabii gün boyu uyukladıkları için gece evde terör estirmişlerdi, ortalıkta koşturup durdular. yarın alt komşudan özür dilemem gerek galiba.