sabah her zamanki gibi ilk ben uyanmıştım. beomgyuyu rahatsız etmemeye çalışarak yatağımı toplayıp mutfağa geçtim.
kahvaltı için beomgyunun en sevdiği şeyi, dorayaki yapacaktım. geçen hafta annemden öğretmesini istemiştim. birkaç kez denemiştim ve hala tam birbirine yapışmıyorlardı ama beomgyunun onu çok da takmayacağını biliyordum.
malzemeleri çıkarmıştım ve tam beomgyuyu uyandırmaya gidiyordum ki o çıkmıştı bile. iki gözü kapalı, saçları havada bir şekilde yanıma gelmişti ve yardım edeyim diye sayıklıyordu.
ben de aynen çok güzel yardım edersin dedikten sonra tuvalete götürüp yüzünü yıkattım. hala uyuyordu ama gözleri açılmıştı en azından. saçlarını da düzelttikten sonra geri mutfağa döndük.
beomgyuyu mutfaktaki sandalyeye oturtduktan sonra dorayaki yapmaya geri döndüm. ve beomgyuyu tamamen uyandıracak şeyi bulmuştum.
"dorayaki yapıyorum"
"EN SEVDİĞİM ARKADAŞIM" deyip hemen yanıma gelmişti."ne zamandan beri dorayaki yapabiliyorsun?"
"geçen haftadan beri"
"sıçtık o zaman umarım zehirlenmeyiz"karnına dirsek atmaya çalışmıştım ama hemen kaçmıştı. bir süre atıştıktan sonra tavayı alıp dorayakileri pişirmeye başlamıştım. beomgyuya da sıcak çikolata yapmasını söylemiştim.
her şeyi hazırladıktan sonra masaya geçip yemeye başlamıştık. heyecanla beomgyunun dorayakilerden yemesini bekliyordum, biraz korkuyordum çünkü daha birkaç kez yapmıştım, umarım sever.
ilk ısırığını aldığında stresle ona bakıyordum. boşunaymış, çok sevmişti. tabağındakileri 5 dakikada bitirmişti.
"zehirlendin mi?"
"evet, kalbim bu güzellik tarafından zehirlendi. artık okulda bana sürekli dorayaki yapıp getirmek zorundasın"
"sen iste yeter ki."ikimiz de tabağımızdakileri bitirdikten sonra bulaşıkları toplayıp kendimize biraz daha sıcak çikolata koyduk ve masaya geri oturduk.
"ne yapmak istersin?"
"çok şey"
"tahmin etmiştim."
"kağıtları getir"
"getiriyorum"ne zaman bir araya gelsek başta asla ne yapacağımıza karar veremezdik. bu yüzden de yapılacak şeyleri kağıtlara yazıp kura çekerdik.
"yazdın mı her şeyi"
"evet galiba"random playdance çıkmıştı. ikimiz de sevinip hemen bilgisayarı televizyona bağlamaya koştuk. ve yaklaşık bir buçuk saat boyunca dans ettik. ikimiz de yeter bu kadar deyip koltuğa serildik.
"yine rekorumuzu geçemedik."
"bugün geçemezsek yarın geçeriz."
"bir süre kolumu bile kaldırmak istemiyorum."
"ben de"bir süre daha öyle yattıktan sonra beomgyu kalkıp banyoya girebilir miyim diye sormuştu. kalkıp banyoyu gösterdikten sonra havlu verip odamda beomgyudan sonra girmek için beklemeye başlamıştım.
beomgyu çıktığında onu duymamıştım ve bir anda odama gelince korkup yerimden sıçramıştım. o bu halime gülerken ben hemen banyoya koşmuştum çünkü kıpkırmızı olmuştum. BEOMGYUNUN ISLAK SAÇLIYKEN BU KADAR İYİ GÖRÜNDÜĞÜNÜ HATIRLAMIYORDUM TAMAM MI BİR ANDA GÖRÜNCE PANİK OLDUM. tamam sakinim.
ben de banyodan çıktığımda beomgyu hala saçlarını kurutmamış oturuyordu, her zamanki gibi.
"hasta olacaksın bu soğukta."
"ama saç kurutmak çok üşendirici napabilirim."
"neyse gel şuraya."beomgyu yerde ben yatakta oturarak ikimizin de saçlarını kurutmaya başladım. aslında saçlarını kurutmaya üşendiği falan yoktu sadece benim kurutmamı istiyordu.
ikimizin de saçlarını kuruttuktan sonra makineyi banyoya götürüp odama geri döndüm.
"bazen annen gibi hissediyorum, ne zaman saçlarını kendin kurutmaya başlayacaksın?"
"ama sen kuruturken daha güzel oluyolar."
"çünkü ben nazikçe kurutuyorum, sen de öyle yaparsan daha güzel olur saçların"
"ama ben senin kadar nazik olamıyorum, hem saçlarımla oynayışın hoşuma gidiyor AAAA GELME ÜSTÜME"
"tamam tamam demedim bir şey"
dedikten sonra kalkıp kitaplığıma yöneldim. beomgyu da peşimden gelip en sevdiği mangayı alıp yatağa geri döndü. ben de kitabımı alıp aynısını yapıp yanına oturdum.iki saatin ardından ikimizin de karnı guruldamaya başlamıştı bu yüzden kitaplarımızı bırakıp mutfağa gittik.
"ne yiyelim?"
"dorayaki"
"onu daha sabah yedik"
"ama bana yetmedi"
"tamam birkaç gün sonra tekrar yaparım merak etme."
"söz mü?"
"söz, hadi başka bir şey seç."bana o güzel gülümsemesini bahşedip düşünmeye devam etti ve en sonunda makarnada karar kıldı. yemeği hazırlayıp masaya oturduk ve yaklaşık bir buçuk saat kalkmadık. beraber yemek masasında anlamadığımız bir şekilde çok severdik, bu yüzden ne zaman beraber yemek yesek çok uzun sürer.
bulaşıkları topladıktan sonra film izlemek için salonu hazırladık. neredeyse evdeki tüm yastık ve battaniyeleri koltuğa atıp daha da yumuşak hale getirdik. ışıkları da kapatıp mum yaktık ve her şey hazırdı.
ama her şey fazla uyumaya müsait olduğu için beomgyu filmin yarısında omzumda uyuyakalmıştı bile. ben de uyuyor gibi oluyordum ki beomgyunun uyuduğunu görünce onu izlemek için uykum açılmıştı.
bir süre izledikten ve birkaç fotoğrafını çektikten sonra onu uyandıramamaya çalışarak kalktım ve filmi kapatıp mumları söndürdüm. daha sonra da beomgyuyu kucağıma alıp odama götürdüm ve yatağıma bırakıp yer yatağını hazırlamaya gidiyordum ki kolumu tutan bir beomgyuyla karşılaştım.
"yer yatağında ben, burda sen" gibi şeyler mırıldanıyordu, uyuyorken bile çok inatçıydı. her kolumu geri çekişimde o tekrar kolumu tutmaya çalışıyordu. ben de tamamen uyanmasın diye sonunda vazgeçip yanına yattım. yani neden beomgyuyla uyumayı kaçırayım ki?