"beraber banyo yapalım mı?"
"ne-"
tamam normalde fazla hızlı gidiyor gibi görünebilirim ama beraber banyoya girdiğimiz çok ölmüştü çocukken, çok da garip bir aktivite değil bizim için.
"bak annem geçen banyo topları almıştı onları da deneriz"
"ne-"
"ne ya çocukken hep beraber banyo yapardık"
"tamam ama o çocukkendi"
"tamam şimdi de sevgiliyiz"
"hığ"
"noldu heyecanlandın mı?"
"sen heyecanlanmadın mı?"
"fazlasıyla"
"iyi git banyoyu hazırla, ben de sindirmeye çalışayım"
"seviyorum seni ♡"
koşup banyoyu hazırladım sonra da beomgyuyu çağırdım, ikimiz de kıpkırmızıydık. ama beomgyu utandığı için ben ise beomgyuyu süzdüğüm için kırmızıydık.
"girsek ya artık-"
"sevgilimi süzmek daha eğlenceli şu an"
"bu korkunç bedeni mi?"
"benim için korkunç değil biliyorsun, ne kadar güzel olduğunun farkına var artık"
bedeninin çoğu yerinde yara olduğu için korkunç olduğunu düşünüyordu. çocukken çok hareketliydi bu yüzden her gün bir yeri yaralanırdı, bir kere de karnının küçük bir kısmına kaynar su dökmüştü. ayrıca biz tanışmadan önce sürekli ameliyata girdiğinden de bahsetmişti. hepsinin izini taşıyordu bedeninde bu yüzden korkunç göründüğünü düşünüyordu. ama ben hiç öyle düşünmemiştim ve bunu da sık sık hatırlatıyordum ona.
bunları dedikten sonra daha da kızardı ve suya attı kendini bir anda. ben de arkasından küvete girdim ve banyo topunu çıkardım. daha sonra da beomgyu bana sırtını döndü ve sırtını yıkamaya başladım. boynu çok güzel duruyordu. hemen köpükleri temizledim, kendimi tutamıyordum artık.
"boynunu öpebilir miyim?"
izin verdiğini göstermek için başını sağa doğru eğip boynunu açtı.
ışık yerine mum yakılı bir banyoda bir yandan boynuna öpücükler konduruyordum, fazla romantik bir ortamdı. çok mutlu hissediyordum.
dudaklarımı çektiğimde beomgyu bana doğru döndü ve sarıldı.
"her çöktüğümde beni kaldırdığın için teşekkürler"
"bunun için teşekkür etmene bile gerek yok"
ve dudaklarımızı buluşturduk.
•
"saçlarını kurutmamı ister misin?"
"soruyor musun cidden?" deyip hemen yatağın yanına çöktü beomgyu. yavaşça saçlarını kurutmaya başladım. beomgyu o kadar huzurluydu ki neredeyse mırlayacak bir kedi gibi duruyordu.
saçları kuruduktan sonra makineyi kapattım ve sakince taramaya başladım saçlarını, iyice mayışmıştı.
"uyuma daha gün bitmedi"
"uyuyalım bence" çok mayışık bir tonda söylemişti.
"yemeği kim yapacak?"
"yapmayalım- AH" gök gürlemişti bir anda, beomgyu gök gürlemesini hiç sevmezdi, çok korkmazdı ama huzursuz ederdi.
"korkma korkma gök gürledi sadece"
"dünya yıkılıyor sandım o nasıl sesti"
"iyi yanından bak uyanmış oldun"
"ne kadar mutluyum bu durumdan anlatamam. neyse gel yer değiştirelim"
şimdi de o benim saçımı kurutuyordu. ama kendisi gibi mayışmamam için arada bir saçlarımı çekiyordu, ne kadar da düşünceli bir sevgilim var (!)
"tamaam bitti"
"saç derilerimden özür dile"
"niye ya uyuma diye yaptım"
"canları yandı çok kızgınlar sana"
"özür dilerim"
"hiç içten değil dediler"
"özür dilerim yüce yeonjun efendinin özel saç derileri"
"tamam kabul ettiler"
"ne kadar mutlu oldum anlatamam"
biraz daha odada oyalandıktan sonra yemek yapmak için mutfağa geçtik. yemek bitmek üzereyken beomgyu salonda televizyondan bir film açtı ben de yemeği bitirip tabaklara koyup salona geçtim. akşam olmuştu bile.
film bittiğinde bulaşıkları toplayıp yıkadık ve sonra ne izleyeceğimize karar vermek için salona geri döndük. tam bulduğumuzda açmaya hazırlanıyorduk ki elektrikler kesildi. bu hiç iyi olmadı, beomgyu karanlıktan çok korkardı.
hemen telefonu bulup flaşı açtım.
"gel elimi tut mumları alalım hemen. onları yaktıktan sonra karanlık diye bir şey kalmaz"
"tamam"
tüm mumları salona getirdik ve hepsini yaktıktan sonra cidden karanlık diye bir şey kalmamıştı.
"neden daha önce yapmadık bunu?"
"değil mi? çok güzel oldu"
"ve romantik"
"oldukça"
arkadan sakin bir müzik açtık ve yavaşça dans etmeye başladık, havayı değerlendirmek gerekirdi. dans ederken gittikçe birbirimize yakınlaştık ve en sonunda sarılarak sallanmaya başladık.
"gittikçe soğuk olmaya mı başladı bana mı öyle geliyor?"
"evet elektrikler kesilince ısıtıcılar da gitti. gel üstümüze bir şeyler daha geçirelim."
gidip daha kalın şeyler girdik ve yorganları salona taşıdık. ne kadar bizi sıcak tutacak şeyler giymiş olsak da hala sarılma ihtiyacı duyuyorduk. bu yüzden yorganın altına girip sarılıp oturmaya başladık.
neler konuştuk hatırlamıyorum. tek hatırladığım mutluluktan başımın döndüğüydü. çok da konuşamadık zaten, ikimiz de kısa sürede uyuyakaldık.