30|seoul,benzinlik,meşe ağacı

2.1K 235 105
                                    


Bu bölüm Taehyung'un iç dunyasını özellikle göreceğimiz bir bölüm

Ayrıca kitabın en uzun bolumlerinden biri 🥺

Sakinleş artık Taehyung,böyle giderse bir sik olmayacak biliyorsun değil mi?"
Yoongi'nin saatlerdir söylediği cümlelere,aynı bıkkınlıkla bir yenisi daha eklendiğinde bir o yana bir bu yana gittiği evin ortasında,gözlerini sertçe kapatarak durdu.

Hastaneden çıkalı birkaç saat olmuş ve ailesinin evime gelmişlerdi.Namjoon ve Donghyun neredeyse onlarca telefon görüşmesi yapmış bakılması gereken;köy,hastane,otel ve birkaç yere daha Taehyung'u göndermişlerdi.Gözlerinin önünde sinir krizi geçirmesine ramak kalmış olan beden ağzından çıkan kesik hırıltılı nefeslere bir türlü engel olamıyordu.

Deli gibi Jungkook'u özlemişti,manyak gibi meral ediyordu ve biraz daha burada onsuz durmaya devam etseydi kesinlikle bütün hakaretleri lafta kalmayacak,kafayı yiyecekti.

"Yoongi,çeneni biraz kapa kardeşim."
Aldığı en sakın cevaplardan biriyle birlikte arkasını yaslandı,kesinlikle yeni tanıştığı ufak arkadaşı için endişeli olsada,duvarda herkesten uzak bir şekilde başını dizlerinin arasına alarak, ağlayan sarışını,bu işe dur denmesi için bile yeterli bir sebepti onun için.

Sıkkınlıkla başını ovdu.Başlarındaki dert asla dur durak bilmiyordu.
"Hala bulunamadı mı?"
Narkozun etkisiyle bir türlü kendine gelemeyip,baygın şekilde uyuyan bayan Kim'e döndü birkaç bakış dışında herkes.

Taehyung'un cevap vermeyeceğini bilen Lisa ondan önce davranarak koltukta uzanmış olan annesinin baş ucuna çöktü.
"Hayır aramaya devam ediyorlar,babam ve Namjoon hyung hala telefondalar."
"Tanrı aşkına bu adam benim sandığımdan zeki değil,hangi cehenneme koymuş olabilir çocuğu?"
Gözlerini yumarak sesli şekilde düşünen bedenle,mutfağa adımladı esmer beden.

Sinirden ve gerginlikten titreyen elleri dolabın kapağını bularak kaldırdığında,aralarındaki en büyük bardağı alarak tezgahın üzerindeki suyla doldurdu.Beklemeden içindeki yangını söndüreceğini düşünmüş olacak ki,büyük bardağı tek seferde içerken gözlerini yummuş,kendi iradesini bir anlık kaybederek elindeki bardağı sert zeminle buluşturmuştu.

"Taehyung iyi misin?"
Hızla içeriden gelen adım seslerini duymayıp;gelenleri görmemek için,elini ters yönde uzatarak gitmeleri için salladı.
"Gelmeyin istemiyorum kimseyi."

Onun dışında kimseyi,diye mırıldanmadan edemedi.Kırık cam parçalarını umursamadan yere otururken kendini yıllar sonra ilk defa bu kadar acınası ve bitik hissediyordu.

Ah bir de çocukla ilk tanıstığı zamanı unutmamalıydı değil mi?

Sevimlice oturduğu,kantindeki masada üzerindeki sıradan okul formasıyla bile ne kadar güzel olduğu düştü aklına,damağının kuruduğunh yutkunamadığını hissetti.

Enerjik bakışları bir anda yorgun bakmaya başlamış,şu anda içeride ağlamaktan harap olmuş sarışın bedenin üzerine uzanmıştı.Ağzından acı dolu bir iniltisi döküldü,o zamanki ufak kıskançlığı şimdi bile hatırındaydı.
Orada duramamış daha ilk seferi olduğu yerden hızla uzaklaşarak sinirle çıkıp gitmişti.

Biliyordu,ilk gördüğü andan beri biliyordu ruh eşinin olduğunu.Tek sorun herkesten daha korkmuş daha kırık bakışlarıydı.Onu da tahmin ediyordu elbette,öğrendiğinde tek bir şey dahi demeden çocuğu göğsüne çekmiş ertesi günü bekleyerek..

En yakın arkadaşının hastanesinde kalan,sevgilisinin üvey babasına hoşuna giden ufak şeyler yapmıştı.

Yanlış anlaşılmasın Kim Taehyung şiddet yanlısı biri değildi,sadece kısasa kısas ilkesini benimsemiş bir adamdı.

Orchis | Taekook √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin