-I-

867 13 0
                                    

Genç adam duydukları ile heyecanlanmıştı. Babası onu toplantı odasına çağırmıştı. Tam içeri girecekken duydukları onu durdurmuştu.

"Naz ve Ulaş'ı evlendirelim."

Dinlemeye devam etti. " Benim bir oğlum var ve Naz'ı da kendi kızım gibi severim biliyorsun. Şirketleri birleştirelim. Tüm mal varlığımız onlara kalsın." dedi Ömer Bey.
Ulaş merakla gelecek cevabı bekliyordu. "Batıyorum ben Ömer. Bir mal varlığım kalmayacak." dedi Levent Bey üzgün bir ses tonunda.
"O yüzden diyorum işte birleştirelim. Şirketinin bu hâli ile bile ne kadar kazanç sağlayacağının farkında mısın sen? Biz güçlerimizi birleştirirsek şuan ki halimizden ne kadar ileride oluruz." dedi adam kararlı bir şekilde.
Karşı taraftan kısa bir süre ses gelmedi.
"Olsun ben bunu kızımdan isteyemem. Ulaş iyi bir çocuk ama ben kızımın gerçekten sevdiği adamla olmasını istiyorum." dedi.
Genç adamın kalbinde bir sızı oluştu. Bu fikri düşünmek bile canını yakıyordu. Daha fazla dayanamadan içeri girdi.

"Beni çağırmışsın baba."

İşle alakalı kısa bir konuşma geçti aralarında. Ulaş kendisine bu evlilik konusunun açılmasını bekledi ama sanırım konuşulmayacaktı. Tam ümidi kesilmişti. "Ben çıkayım." dedi.
Ömer Bey "Oğlum otursana 2 dakika." dedi. Levent ve Ömer Bey göz göze geldi kısa bir süre.
"Ben baban olarak senden bir şey isteyeceğim. Biliyorsun hayatın boyunca her konuda kararlarına saygı duydum. Karşıma evlenmek için birini çıkarsaydın ona da saygı duyardım ama getirmedin. Bende benim istediğim kişi ile evlenmeni istiyorum." diyip sustu. Oğlunun bir tepki vermesini bekledi. "Kiminle?" dedi biraz önceki konuşmaları hiç duymamış gibi.
Ömer,Levent'e baktı. Sonra yeniden oğluna döndü.
"Naz. Hayır demeden önce biraz düşün. İkinizde çok iyi anlaşıyorsunuz hem. Naz güzel bir kız. Başarılı ve harika da biri." dedi. Ulaş çok istekli gözükmek istemiyordu ama sevdiği kız hakkında duydukları onu mutlu etmişti. Ifadesini bozmamayı başarmıştı.
"Baba biz iyi iki arkadaşız. Evet iyi anlaşıyoruz ama evlilik çok başka." dedi.
Levent araya girdi. "Haklısın oğlum. Biz babalar olarak öyle konuştuk. Boşver hem Naz'ın bu düşüncelerimizden haberi bile yok." dedi.
Ömer susturdu. "Evet ikiniz birlikte verin bu kararı." dedi.
Ulaş "Nasıl yani?" dedi.
"Git konuş Naz'la. İkiniz karar verin. Biz kararınıza saygı duyacağız ama bir kere konuşun bu durumu." dedi.
Ulaş sustu. Sonra kafasını salladı ve çıktı odadan.

Hızla kendi odasında girdi. Kendini döner sandalyesine attı. Olduğu yerde arkasındaki manzaraya doğru döndü.
Hayatının büyük bir bölümünde olan o kadını düşündü. Ondan etkilendiği o ilk anı hatırladı. 4 sene önceye gitti aklı.

"Kızım ne vardı bu kadar içecek?" diye sitem etti Ulaş. Kolunu Naz'ın beline sardı ve onu oturduğu yerden kaldırmaya çalıştı. Naz da kolunu Ulaş'ın boynuna attı. Beraber mekanın çıkışına doğru yürüdüler. Onu arabaya oturtup kemerini bağladı.
"Keşke biraz daha kalsaydık." dedi kelimeleri telaffuz ederken zorlanırken. Ulaş onun bu hâline gülümsedi.
"Kalacaktın beni niye aradın?"
Kız gülmeye başladı. Neden güldüğünü bilmiyordu. Ulaş da gülmeye başladı.
"Sarhoş olunca hiç çekilmiyorsun." dedi. Kız ona dönüp dil uzattı.
"Bana götüreyim seni. Bu halde ne annene ne babana gözükme." dedi.
Kız yine kahkaha attı. "Doğru dedin onu. Babam beni görürse gözlerinden çıkan ateş ve benim vücudumdaki alkol ile evi havaya uçururuz." dedi yine kahkaha attı. Onun bu hâlleriyle çok keyif alıyordu Ulaş. Yol boyu hiç susmamıştı. Sızması gerekirken çenesi daha da açılmıştı. Neyseki yol bitmişti.
Arabadan inip onu da indirdi. Naz tüm yükünü ona bırakmıştı. Hızla onu kucağına almıştı. Naz Ulaş'a sımsıkı sarılmıştı. Yüzünü boynuna gömmüştü. "Uyuma." dedi. Kız daha da sıkı sarıldı. "Kızım boğacaksın beni." diye konuştu. Naz kafasını kaldırıp Ulaş'ın yüzüne baktı. Burunları birbirine değiyordu. Kızın nefesi yüzüne vurunca vücudunda bir elektirik hissetti. " Ne çok konuştun yaa?" diye bağırdı kız. Ulaş hızla kendini topladı. "Bağırma saat kaç oldu herkes uyudu." dedi. Kız yeniden kafasını omzuna koydu. "Bırakırsan bende uyuyacağım." dedi. Cevap vermeden asansöre bindi. Aynadaki görüntülerine baktı. Asansörün sesi ile kendine geldi. Dairesinin kapısını kucağındaki kadına rağmen hızla açıp içeri girdi. Ayağıyla kapıyı kapattı. Hızla odasına götürdü. Tam yatağa bırakacakken "Midem bulanıyor." dedi Naz. Yönünü banyoya çevirdi. "Hadi ayaklarının üstüne bas elini yüzünü yıkayalım."
Dediğini yaptı. Lavabodan tutunuyordu. Tam kusacakken klozete çevirdi. "Inanmıyorum gece gece uğraştığım şeye bak." dedi kendi kendine. Kız rahatlayıp ayağa kalkmıştı ama hâlâ uyukluyordu. Ulaş onun elini yüzünü yıkayıp odasına götürdü. Üstü batmıştı. Yatağa oturttu ve dolabından ona uygun bir şeyler bakmaya başladı. Arkasını döndüğünde mışıl mışıl uyumuş bir Naz gördü. Bıkkın bir şekilde nefes aldı. Evine götürmeliydim diye düşünmeden edemedi. " Naz hadi şunları giy." dedi ama duydumu emin değildi. İş başa düştü diye düşündü. Üstünde kolayca çıkarabileceği bir elbise vardı zaten.
Onu oturttu. Bir eliyle sırtından destekledi. Fermuarı açıp elbiseyi omuzlarından aşağı düşürdü. Karşısında sütyenle kalmıştı. Tek eliyle olabildiğince hızla giydirmeye çalışıyordu tişörtü. Bir eli ile onu tutmaya çalışırken çok zorlanıyordu. "Naz bana biraz yardımcı olamaz mısın?" dedi sitemle. Naz gözlerini açtı. Çok yakınlardı. Asla kendinde olmayan kadın dibinde gördüğü o dudakları öpmek istedi. Düşünmek yapabildiği son şeydi şuan. Bir eliyle Ulaş'ın yakasından tutunup diğer eli ile onu tutan koluna tutundu. Yakasından kendine doğru çekince Ulaş daha ne olduğunu anlamadan dudakları birleşti. Olayın şaşkınlığı ile dengesini kaybetti. Beraber yatağa düştüler. Naz kollarını Ulaş'ın boynuna dolayıp öpmesine kaldığı yerden devam etti. Ulaş olayın şokunu atlatınca kendini geri çekti. Tabi Naz'ın kollarının izin verdiği kadarıyla. "Öpsene beni." dedi nefes nefese. Ulaş "Hiç bir şey hatırlamayacaksın ama pişman olacağın bir şey yapma." dedi kalbi deli gibi atıyorken. "Hatırlamayacağım işte." diyip yeniden kendine çekti. Ulaş kendine daha fazla engel olamayıp öpüşüne karşılık verdi. Sanki ikiside bu an için yanıp tutuşuyordu. Dudakları öyle uyumlu hareket ediyordu ki ayrılmak istemiyordu ikiside. Uzun bir öpüşmenin ardından Naz'ın elleri Ulaş'ın gömleğinin düğmeleri ile buluştu. Ulaş hızla ellerini tutup geri çekildi. "Bu çok fazla." dedi nefes nefese. Naz huysuzca kıpırdandı. Ulaş düştüğü yerden kalkıp yorganı açtı. Naz'ı güzelce yatırıp üstünü örttü. Odadan çıkmadan bir süre izledi. Kalbi hâlâ yerinden çıkacak gibi atıyordu.

Hatırladığı anlar hâlâ o günkü gibi kalbini hızlandırmıştı. Tahmin ettiği gibi Naz o anları hatırlamamıştı. Ulaş ise o günün etkisini uzun bir süre atamamıştı. İlk zamanlar Nazdan kaçtığını hatırlıyordu. O günden sonra asla eskisi gibi görememişti onu. Gün geçtikçe kaçtığı düşünceler aşka dönüştü ama asla bunu ona söylemeyi geç hissettirmedi bile. Mesai bitimine kadar sadece onunla konuşup konuşmamayı düşündü. Deneyebilirdi şansını belki oda evlilik fikrine sıcak bakardı. Arabasına doğru yürürken kararını vermişti. Eline bir şans geçmişti onu değerlendirecekti.

BÖLÜM SONU

Eveeett yeni bir kurgu ile karşınızdayım. Yorumlarınızı bekliyorum tabikii.
Eleştiriye ve fikirlerinize açığım yorumlarda buluşalım

Tam olarak aslında bu yoktu içimden geldi 😅 Hemen de yazdım. O yüzden verdiğiniz tepkilere göre yazmaya devam edeceğim

Evlilik OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin