-XIV-

216 7 0
                                    

"Inanabiliyor musun Naz?"

Ulaş telefonuyla uğraşırken arada bana bakışlar atıyordu. Ben ise Defne'nin sakinleşmesi için çabalıyordum.

"Inanıyorum ama biraz abartmamış mısın aşkım?" dedim sakin bir ses tonuyla.

Söylediğim şey ile gözleri kocaman oldu. "Ne demek abartıyorsun Naz? Biz Aras ile kaç yıldır beraberiz ama hâlâ evliliğe hazır değilim diyor. Siz bile evlendiniz hemen."

Sustum.

"Ben onu çok seviyorum."

Elini tuttum. "Canımın içi önce şu gözyaşlarını bir siler misin? Arasta seni çok seviyor ama korkuları var belli ki. Zamanla bunların üstesinden geleceksiniz. O sensiz yapamaz,sen onsuz yapamazsın. Her türlü evlilik sizin sonunuz."

Nasıl sakinlestirecegimi şaşırmıştım. Ulaş elindeki telefonu bırakıp bize döndü.
"Defne Naz çok haklı. Sana olan aşkının en büyük şahidi benim. Erkekler böyle işte. Önce evlilikten biraz korkarlar ama bu istemediği anlamına gelmez. Eminim Aras düşünüp yakında en doğru kararı verir."

Defne'nin gözyaşları dinmişti.
"Ben sizi de bu saatte rahatsız ettim." dedi. Hızla konuştum. "Saçmalama ne rahatsızlığı?"
"Teşekkür ederim. Sizinle konuşmak çok iyi geldi. Kalkayım artık." dedi.
"Bu saatte gitme daha kal burda." dedim. Ulaş bana bakıyordu ama ben o tarafa hiç bakmadım.
"Yok ya gideyim."
Ulaş'a baktım konuşması için. "Yok Defne bugün kal burda."
Eminim istediği bu değildi bugün. Gülecektim ama gülmedim.
"Peki o zaman kalayım."

"Aşkım ben sana pijama getireyim sen geç misafir odasına." dedim.

Ulaşta benimle birlikte yatak odasına geldi. Kısık sesle konuştum. " Ben kalsın dedim ama senin için sorun olmaz dimi?" dedim.
Yüz ifadesi sorun olur diyordu ama "Sorun olmaz." dedi.
Güldüm. "Keske tartışacak başka gün bulsaydı canımız arkadaşlarımız."
Ses tonu her şeyi açıklıyordu zaten. "Ben pijamaları vereyim." diyip çıktım odadan.

Odaya girdiğimde Defne yatağın üstünde oturuyordu. "Al aşkım yat bir güzel uyu. Düşünme hiç bir şey olur mu?" dedim. Defne bana sımsıkı sarıldı.
"Tamam."
Ona iyi geceler dileyip mutfağa geçtim. Hızla bulaşıkları makineye dizdim. Odaya gittiğimde Ulaş üstünü değişip uzanmıştı yatağa. "Uyumadın mı?"
"Uyku mu?" dedi.
Yatağı açıp girdim. "Hıhı uyku. Ben hemen uyuyabilirim." dedim.
"Benim uykularımı kaçırıp uyuyabilecek misin yani?" dedi muzip bir ses tonuyla.
"Uyuyacağım." dedim gülerek. Yatağa uzanmıştım. Yavaş yavaş bana yaklaştı. "Bugünü hiç böyle hayal etmemiştim." dedi.
"Ne hayal etmiştin?" dedim anlamamazlıktan gelerek.
Üstüme eğildi. Aramızdaki mesafeyi yavaş yavaş azaltıyordu. Öyle yavaştı ki delirecektim. Arzuyla dudaklarına baktım. Bunu farkedince memnuniyetle gülümsedi. Minik bir öpücük bıraktı dudaklarıma. Gözlerime baktı. "O elbiseyi üstünden ben çıkaracaktım." dedi. Yutkundum. Biraz daha uzun bir öpücük bırakıp yine gözlerime baktı. "Uyumayiz diye düşünmüştüm." dedi. Yeniden dudaklarımızı birleştirdi ama bu sefer ki bir öpüşmeydi. Ona karşılık verdim. Alt dudağımı dişleri arasına alıp hafif ısırdı. Hafif bir inilti ile kollarımı boynuna sardım. Bu çok hoşuna gitmişti hareketleri daha da hızlandı. Dudaklarını boynuma gömdü. Bir eli ile ellerimi başımın üstünde sabitledi. Diğer eli göğüsümdeydi. Dudakları yavaş yavaş göğsüme indi. Üstümdeki pijama buna izin vermediği için hızla üstümden çıkardı. Ben arzuyla bir sonraki hamlesini bekliyordum.
Dudakları göğsümle buluşunca biraz yüksek bir inleme kaçtı dudaklarımdan. Eli hemen dudaklarımı kapattı. Gülümseyerek yüzüme baktı. Sonra yeniden göğsümü emmeye başladı. Ben artık çıldırıyordum. Ben altında kıvranırken yeniden dudaklarıma bir öpücük kondurdu. "Üzgünüm karıcım bugün daha fazla ileri gidemem." dedi.
Kaşlarım çatıldı.
"Defne yan odadayken ikimizde rahat olamayız." dedi.
Hızla gözlerim kocaman açıldı. Evet Defne yan odadaydı ben onu unutmuştum. "Ben onu unutmuştum." dedim. Güldü. "Bu bir ön izleme olsun. Yarın bunu telafi edeceğim." dedi.
Kasıklarımda olan sızı hâlâ fazlasını istiyordu. "Artık ikimizinde uykuları kaçtı." dedi keyifle.
Yerdeki pijamami alıp giydim. "Kötüsün. Sana inat hemen uyuyacağım." diyip arkamı döndüm. Kahkahası daha da sinirimi bozdu. Ama o haklıydı uykular haram olmuştu.

Sabah uzun uzun çalan zille fırladık yataktan. "Ne oluyor yaa?" dedim telaşla. Ulaş hızla odadan çıkıp açtı kapıyı. Delikten bakıp hemen açtı. "Lan ne yapıyorsun sabah sabah?" dedi sinirle.
Defne de çıkmıştı odadan. "Niye geldin Aras?" dedi.
"Kusura bakmayın ama daha fazla dayanamadım. Dün gece ayrılalım yazıp çıkınca gece gelecektim ama tuttum kendimi." dedi. Şaşkınlıkla Defne'ye baktım. Omuz silkti.
"Sevgilim hazırlan da çıkalım konuşalım hadi." dedi.
Defne "Ben dün konuştum." dedi.
Aras derin bir nefes aldı. "Yavrum bak insanları da rahatsız ediyoruz hadi." dedi.
Defne inat etmişti. Ulaş artık sabredemiyordu. "Gir içeri içeride konuşun."
Defne içeri odaya gitti. Aras peşinden gitti.
Ulaş derin nefes alarak kapattı kapıyı.
Geçip yan yana koltuğa oturduk. Hâlâ uykum vardı. Alarmımın çalmasına daha 1 saat vardı. Kafamı Ulaş'ın omzuna koyup gözlerimi kapattım.

Defne'den

Yatağın üstüne oturup kollarımı göğsümde bağladım. Aras peşimden gelip kapıyı kapattı.
"Ne yapıyorsun sen yaa sabahın köründe kapıya dayanmakta neyin nesi? İnsanları rahatsız ettin."
Dağılmış saçlarını eliyle geriye doğru taradı. "Senin yaptığın ne asıl? Dün gece bana ayrılalım yazdın." dedi inanamaz bir ses tonuyla.
"Yazdım evet."
Yanıma oturup ellerimi tuttu. "Ne demek ayrılalım Defne? Ben sensiz yapabilir miyim?"
Gözlerim dolmuştu. İstediğim için yazmamıştım ki. O an sinirle ne yaptığımı bilmiyordum. Aslında tüm gece düşünüp onu anlamaya çalışmıştım. Anlamıştım da. Kapıda görünce biraz uzatmak istedim. Içimden geçen düşünce beni güldürecekken zor tuttum.
"Eğer istediğin buysa tamam." dedi kastettiği şeyi anlamıştım.
Bende onun elini tuttum. "Özür dilerim." dedim. Suratından beni anlamaya çalıştığını görüyordum. "Ne için? Beni bırakamazsın dimi?" dedi korkuyla. Gülümsedim. "Dün için özür dilerim. Gece çok düşündüm sana yazdıktan sonra. Bu zorla olacak bir şey değil. Seni çok seviyorum. Biliyorum sende beni seviyorsun. Dün biraz abarttım kabul ama uzun süredir kafama takılıyordu. Şuan önemli olan birbirimize olan sevgimiz o yüzden ben seni bekleyeceğim."
Hızla beni kendine çekip sımsıkı sarıldı. Sonra geri çekilip yüzüme baktı. "Kafayı yedirteceksin bana çok az kaldı." dedi. Güldüm. "Ben böyleyim."
Yeniden sarıldı. "Bu hallerini de seviyorum."
Bende ona sarıldım. 
"Ben daha çok."

Bir süre öyle kaldık. Sonra odadan çıktık. Koltukta kafa kafaya uyuyan Ulaş ve Naz görmeyi beklemiyorduk. Aras'a döndüm. "Gördün mü yaptığını?" dedim.
"Tüm sorumluluk sana ait hiç bana bakma." dedi.
"Ben üstümü değişeyim de çıkalım."
Aras yavaşça diğer koltuğa oturdu. Bende hemen hazırlanıp çıktım.

Uzaktan gelen alarm sesi hızla kendime gelmemi sağlamıştı. Ben hareketlenince Ulaşta uyandı. Esnerken konuştu. "Hâlâ mı odadalar?"
Ayağa kalktım. Odaya baktım kimse yoktu. "Gitmişler."
Koltuğa uzandı. "Uyuyacaksan kalk içeri yat." dedim. Göz kırptı. "Uyumasak mı acaba? İşede gitmesek."
"Aaaa Ulaş." dedim gülerek.
Oda güldü. Kaşlarını kaldırıp baktı. "Sen ciddi misin yaa?"
Kafasını salladı. "Baş başa kaldık sonunda." dedi.
Koltuktaki yastığı alıp ona fırlattım.
"Ben hazırlanıp işe gidiyorum." dedim. Yattığı yerden kalkıp yatak odasına doğru yürüdü. "Iyi bende tüm gün uyurum evde."
Sesindeki trip kahkaha atmamı sağladı.

Biz olmuştuk yaa.

BÖLÜM SONU

Evlilik OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin