O sabah eve gidip de annem tarafından azarlandığımda tek yaptığım duş alıp tekrar çıkmak oldu. Yine aynı yerimde, dairenin önündeki basamakta oturdum.
Duvara yaslanmış karşı dairenin kapısına bakıyordum. Jimin'e ne oldu bilmiyordum ve aslında beni çıldırtan da buydu. Elimden gelen tek şey öylece oturmaktı ki eğer fazlasına niyet edersem şehirdeki tüm hastaneleri aramaktan çekinmeyecek biri olduğumu, son 2 haftamı bir çocuğu sapıkça takip etmemden anlamıştım.
Eğer onu gerçekten korkuttuysam- özür dilerim Jimin, ve özür dile güzelliğin için.
Karşı kapı birden açılıp içinden uzun boylu bir adam çattığı kaşları ile bana baktığında başımı duvardan ayırdım.
- Bir saattir neden kapımızı izlediğini öğrenebilir miyim?
Sert görüntüsüne rağmen nazik bir sesle sorduğunda arkasından biri daha göründü ve çattığı kaşları ile fısıldadı- fısıldadığını sandı.
- Döv onu Namjoon.
- İçeri geç Seokjin.
Tekrar bana döndüklerinde konuşma sırasının el değiştirdiğini fark edip ayağa kalktım.
- Dalmışım, kusura bakmayın.
Beni baştan aşağı süzüp bir eli belindeyken tekrar konuştu Namjoon.
- Jimin'i mi bekliyorsun?
Jimin'i mi bekliyordum?
- Evet.
Arkada duran adam -Seokjin- kafasını uzattı ve hırçın bir sesle konuştu.
- Neden? Ne yapacaksın Jimin'i? Nereden tanıyorsun?
- Ben- biz kitapçıda tanıştık. Dün buluşacaktık ama gelmedi. Telefonu da kapalı. Ben de buraya geldim ama yok galiba. Bekliyorum mecbur.
- Saatlerdir beklemene sebep olacak kadar önemli bir buluşma mıydı?
- Ah, yeni- yeni bir indirim varmış da kitaplarda onu haber verecektim.
İkili beni baştan aşağı süzdü bilmem kaçıncı kez. İstemsizce ben de üzerime baktım. Genel olarak akıllı uslu çocuklara benzerdim ve ebeveynlerin favorisi olurdum ama şuan kendimi geceleri çocuklara uyuşturucu satan bir keş gibi hissediyordum.
- Jimin biraz rahatsız. Hastanede. Bekleme daha fazla.
- İyi mi? Neden hastanede? Bir sorun mu var? Hep böyle oluyor mu yoksa ilk mi? Ne zaman iyileşir?
Seokjin sonunda kapının önüne çıktı ve kollarını göğsünde bağladı.
- İyi.
Sadece bu üç harften sonra kaşlarını çatıp gözlerimin içine içine baktı.
Bu tuhaf atmosfere daha fazla dayanamayıp başımı sallayarak merdivenden indim. Aşağı inene kadar her katta asansör düğmesine basmıştım.
Sonrasında amacım binanın girişinde oturmaktı ve aslında öyle de yapmıştım ama tam önümde duran bir çift ayak ile yukarı bakmış ve mint kafayı görmüştüm. Bi sen eksiktin.
- Burada mı oturuyorsun?
- Hayır.
- O halde burada ne bok yiyorsun?
Birden ağzını bozduğunda gözlerim belerdi. Hayatım boyunca hiç argo kullanmamıştım ve kullanan insanlardan da uzak durmuştum.
- Oturuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek İzi | Kookmin
FanfictionDört duvar arasında yaşam süren Jungkook'un gökyüzünü gözlerinde gördüğü Jimin'e olan takıntılı aşkı - ve bu aşkın Jungkook'un karakterinde yaptığı derin değişiklikler, izler hakkında bir kitap. 18 bölümü de Jungkook'un bakış açısıyla anlatılıyor v...