Rüyaya uyanmak

22 6 2
                                    

Dünyanın en güzel gecesinden yalnız başıma uyandım ve mutfak masasının üstünde soğumak üzere olan kahvenin yanında küçük bir not buldum: İşim çıktı, üzgünüm.

Bütün gününü dışarıda eğlenerek geçiren Jimin'in beni evinde yalnız bırakıp gitmesini gerektirecek kadar önemli ne işi çıkmıştı bilmiyordum.

Eve gittiğimde yeni bir kaosun beni beklediğini sanıyorken abim gayet sakin bir şekilde bundan sonra sözünü dinlememi söyledi ve günün geri kalanı fazla normal geçti.

Birkaç gün Jimin'den haber alamadım. Numarası yoktu ve aslına bakılırsa almak da istemiyordum çünkü her şey bitip de birbirimizden koptuğumuzda numarasını silmek benim için yeni bir zorluk olacaktı.

Evine gittiğimde kapıyı açan olmadı. Namjoon'a sorduğumda bilmediğini söyledi ki yalan olduğu apaçık ortadaydı. Kaykay parkına gittim ve sonra Avm'ye. Ancak yoktu. Böylece belirsiz ve kalbimin boşluğu hissedeceği kadar uzun bir haftanın ardından sabah abim beni uyandırıp Jimin'in kaykay parkında beklediğini söyledi.

Jimin ile geçireceğim 3 haftam vardı. Yalnızca 3 küçük hafta. Kendimi hala okulların açılıp da Jimin'in gideceğine ve sonraki yaz tatillerinde burada olmak yerine Daegu'ya gideceğim için birbirimizi bir daha görmeyeceğimize hazırlayamamıştım. Evet, Daegu kararı abimden çıkmıştı ve şüphesiz kabul etmiştim. Bu sayede 3 haftamı Jimin ile geçirmeme izin vermişti.

Jimin'in de abim gibi bu yıl son sınıfa geçtiğini sanıyordum ama abim üniversiteye bir yıl geç gittiğini, bu yüzden 3. sınıfa geçtiğini söylemişti. Mezun olduktan sonra Busan'a dönerse eğer ne yapardım bilmiyordum.

Jimin'i geçen günlerin sonunda gördüğümde solgun teni ve aldığı ağır nefesleri beni huzursuz etmişti. Bu yüzden ona sorduğumda iyi olduğunu ve dün gece uyumadığını söyledi. Neden, diyemedim. Aslında, 1 haftadır neredesin, de diyemedim.

Kaykay parkında bolca düşmelerim ve canım yansa dahi gülümsememi yüzümden düşüremeyeceğim kadar mutlu oluşumun ardından dizimi kanattığımda, Jimin'in yüzündeki endişe oturup ağlamak istememe sebep olmuştu.

Mutluydum.

O günün sonunda birlikte tramvaya binip tam yanımda otururken, karşımızdaki liseli bir kızla müzik grupları hakkında yaptığı sohpeti dinlemekten de memnundum. Ama kız Jimin'in numarasını istediğinde sohpet artık bana sevimli değil ekşimiş ve küflü gelmişti. Jimin'in elini tutup kıza yaşının küçük olduğunu söylediğimde üçümüzde problemin yaş olmadığını biliyorduk. Zaten kız da numara konusunda ısrar etmemiş ve gruplardan konuşmaya devam etmişti. O an kıza öyle odaklanmıştım ki Jimin'in bu duruma verdiği tepkiyi görememiştim.

Birlikte yürümeye başladığımızda aklıma inanılmaz bir fikir geldi.

- Meleğim. Bu akşamın menüsü annemden çıksa?

Meleğim dememe alışmıştı.

- Nasıl yani?

- Yani bize gelsen? Yemek için, olmaz mı?

Jimin'in saçları arasındaki kırmızı gözlük burnunun üzerine düştü, tekrar yerine koydu.

- Tuhaf olmaz mı?

- Yo. Zaten evdeki herkes seni tanıyor.

- İşte bu yüzden tuhaf olur.

- Olmaaz. Gel ve anneme hala peşinde dolanmadığımı göster.

- Bıraktın mı peşimi?

Gülerek bana baktığında alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Verecek bir cevap bulamayınca gülerek önüme döndüm.

Melek İzi | KookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin