- Tatlım, hazırlanmadın mı hala?
Elindeki Jungkook'un resmine bakan Junghyun, irkilerek telefonu kapattı. Jennie'nin elini tutarak aşağıya indi, birlikte arabaya bindiler.
- İyi olacak mısın?
- Olacağım Jennie. 3 yıl oldu.
Jennie usulca kafasını salladı. Başını cama yasladı ve bir daha konuşmadı. Parmağındaki yüzüğe dudaklarını bastırdı. 2 ay önce sessiz bir tören ile nişanlanmışlardı. Ancak ikisi de şuan için düğün yapmayı planlamıyordu. Jennie duygusal biriydi ve Taehyung'un araba kazasından sonra yaşanan hiçbir şeyi tam olarak atlatamadı. Ama birbirlerine kavuştular, nefes alamadıklarında birbirlerinde soluklandılar. Siyah arabaları durdu ve inip büyük binanın içine girdiler.
Direkt karşılarındaki kocaman, duvarı kaplayan Jimin portresi ikisini de bir süre duraklattı. Jimin yüzünde kocaman ve minnettar bir gülümseme ile tam çizilen açıya doğru bakıyor, bu da tabloya bakan kişilerin izleniyor hissiyatına düşmesine sebep oluyordu. Sarı saçları kabarıktı ve birkaç tutamı kelebekler ve kuşlar tutmuş, havalandırmıştı. Yakından bakıldığında gözlerinin içindeki yansımada birkaç silüet duruyordu, başı hafiften sağa yatmıştı. Tabloya çok uzun bakılınca gülüşün küçülüp tebessüme dönüştüğünü görüyordu gözler, tamamen iç güdüsel.
Jennie gözlerinin dolduğunu fark ettiğinde bakışlarını çekti ve sağda duran Seokjin ve Namjoon'un yanına doğru ilerledi.
- Junghyun.
Taehyung da portreye bakarken gözünden düşen damlayı silme zahmetine girmedi ve gülümseyerek Junghyun'a döndü.
- Sonunda geldin.
- Üzgünüm Taehyung. Önceki sergilerine de gelmek isterdim ama... biliyorsun... onları çiziyorsun.
- En azından tuvalimde yaşasın.
Sol duvardaki küçük tablolara doğru ilerlediler. Junghyun kendisini gördüğünde güldü.
- Beni de mi çizdin?
- Kardeşimin nişanlısını da mı çizmeyeyim?
Taehyung bir süre tablolara baktı. Her bir fırça darbesini sanki kendi çizmemiş gibi inceledi. Yüzünde boş bir ifade vardı.
- Jimin'in ölüm yıldönümünde sadece bizim çizimlerimizi sergiliyorum. Sen, ben, Jennie, Hoseok, Rose, Namjoon, Seokjin, Jimin... Bir de Yoongi... Ve Jungkook.
Tam o sırada ortada duran Jungkook portresine takıldı gözleri. Tıpkı en son gördüğü Jungkook gibiydi. Gözlerinde yıdızlar vardı - aşk vardı. Elinde bir kaykayı tutmuş portrede olmayan birine doğru bakıyordu. Hepsi bunun kim olduğunu biliyordu. Ve üzerinde o açık mavi, ay çiçeği ve gökkuşağı desenli sweatshirt vardı.
Taehyung tüm bu ayrıntıları biliyordu. Çünkü Jimin hastane odasında geçirdiği bir gece tek tek, hepsini anlatmıştı Taehyung'a. Ve Taehyung o gece tüm bu duyguları dinlerken ne kadar büyük bir yük aldığının farkında değildi.
- Onun resimleri sorun çıkaracak sana.
- Biliyorum... Her yıl çıkarıyor. Jimin'in paylaştığı son gönderideki erkek olduğunu herkes biliyor. Aynı kişi olup olmadığını soruyorlar ısrarla.
- Ama yüzünü ailesinden bile sakladığı için asla öğrenemeyecekler.
Taehyung Junghyun'un omzunu sıvazladı. Ona bakarken ifadesindeki boşluk yerini hüzne bıraktı. Onda Jungkook'un hatlarını görmeyi seviyordu. Birbirlerine benziyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek İzi | Kookmin
FanfictionDört duvar arasında yaşam süren Jungkook'un gökyüzünü gözlerinde gördüğü Jimin'e olan takıntılı aşkı - ve bu aşkın Jungkook'un karakterinde yaptığı derin değişiklikler, izler hakkında bir kitap. 18 bölümü de Jungkook'un bakış açısıyla anlatılıyor v...