- Anladım.
Abim hışımla odama gelip hayatımı kaydırmak adına yumruklar savuşturmuş ki bu bana Yoongi'yi hatırlatmıştı, sonra acı içinde her şeyi anlatan beni, sandığımın aksine gülerek değil de ciddiyetle dinlemişti. Hayatımın en uzun konuşmasını delirdim kelimesi ile bitirmiş ve söyleyeceği her şeye kendimi hazırlamıştım ki sadece bu kelimeyi söyleyip derin düşüncelerine daldı: Anladım.
Geçen anlamsız saniyelerin ardından aniden ayağa kalktı.
- Her şeyi anlarım Kook. Ama gizlice takip etmek ne demek? Jimin'i ne kadar korkuttun kim bilir?
Somurtarak başımı salladım.
- Biliyorum abi. Aptalın tekiyim.
- Peki şimdi ne yapmak istiyorsun?
Oturduğum yataktan kalkıp pencerenin önünde durdum ve birkaç sokak ötede oturan Jimin'i düşündüm. Sonra da içinde bulunduğum durumu. Tüm bu yaşananlardan sonra bana iyi gelecek olan uzaklaşmaktı. Bu yüzden bir süre önce aldığım ve henüz anneme de söylemediğim kararı abime söyledim.
- Üniversiteyi başka bir yerde devam etmek istiyorum. Bir süre buradan gitsem iyi olur.
Evet, iyi olurdu. Çünkü inkar etsem bile resmen bir sapık olmuştum. Jimin homo değildi. Erkelere ilgi duymuyordu. Onu takip eden bir manyak olduğumu biliyor ve benden çekiniyordu. Arkadaşları benden iğreniyordu. Yani olmazdı işte. Gitmek en iyisiydi.
- O halde benim okula nakil alalım.
Arkamı dönüp yatağımda oturan abime baktım.
- Hemen kabul ettin.
- Öyle... Çünkü bu... yaptığın şeyler sağlıklı değil Kook. Kendimi Jimin'in yerine koyuyorum ve o da hissettiği bu rahatsızlık duygusundan kurtulmak istiyordur. Senin de biraz kafa dağıtman ve sonrasında da toparlanman lazım. Benim yanımda iyi olacaksın.
Ve işte bunlar son sözleriydi. Abime son haftalarımı Jimin'i görerek geçirmek istediğimi söyleyememiştim. Ve aslında onunla konuşmamdan sonra uzak mı durmalıyım yoksa görüşmeye devam mı etmeliyim emin olamadım.
Ki zaten ona her şeyi tam olarak da anlatmamıştım. Mesela içimde Jimin'e karşı büyüyen duygularımı atlamıştım. Ve abim sanki her şeyi çoktan biliyor gibi asla 'Neden yaptın?' dememişti. Bundan sonra ne yapmam gerektiği konusuna odaklanmıştı.
O gece yatağa girdiğimde hangi kafayla yaptığımı hatırlamadığım ve henüz yeni idrak ettiğim şeyi hatırladım: Jimin'e ona aşık olduğumu söylemiştim.
Bunu cidden yapmıştım. Jungkook, senden daha rezilini görmedim adamım.
Sabah kahvaltı masasına oturduğumda biraz durgundum. Abim benim yerime okul işini anlatmıştı ve babam başta karşı olsa bile annem ile özel konuştuktan sonra sürekli aramam şartı ile izin vermişti. Burada geçireceğim son 1 ayım kalmıştı. Her ne kadar annem ara dönem tatillerinde bile eve dönmemi söylemiş ve ben de kabul etmiş olsam da asıl planım yaz tatilinde bile gelmemekti.
Kahvaltıdan sonra abim Avm'de dolaşmak istediğini söyleyip oranın ne kadar tehlikeli bir yer olduğunu anlatmama rağmen beni de peşinde sürüklemişti. İçten içe Jimin'i merak ediyor olabilir diye düşünmüştüm ama öyle olsaydı çektiğim meşhur fotoğrafa bakmak isterdi.
Ne olursa olsun abim yanımdayken olurda Jimin ile karşılaşırsam görmezden gelmeli ya da başka bir şey- aslında ne yapacağımı bilmiyorum.
Çırpınmalarım yüzünden taksi ile gitmeye karar vermiştik ama aradığımız taksi bi türlü gelmeyince durağa gitmiştik. Sabah saatleri olduğu için kimse yoktu. Genelde serinlemek için girdiğim marketin o parlak tabelası artık parlak değildi. Görevli adam girdiğimizde bana bakmıştı ve bu normal bir şey olsa bile beni tedirgin etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek İzi | Kookmin
FanfictionDört duvar arasında yaşam süren Jungkook'un gökyüzünü gözlerinde gördüğü Jimin'e olan takıntılı aşkı - ve bu aşkın Jungkook'un karakterinde yaptığı derin değişiklikler, izler hakkında bir kitap. 18 bölümü de Jungkook'un bakış açısıyla anlatılıyor v...