Yoongi arabasının önünde durmuş ciddi olmaya çalışırken saklayamadığı bir şaşkınlık ile beni izliyordu. Bolca siyah ve deri kumaş, dövmeler, yara izleri, kırmızı bir tutam ve küfür.
- Gelecek hafta Busan'a dönecek. Daegu'ya gitmesin, beni beklesin, dedi.
İçimde en ufak bir parça bile heyecanlı hissetmiyordu. Sağ kalan o son kelebeklerim de neredeydi bilmiyorum.
- Busan'a dönme sebebi?
Yoongi sesimin sertliği ile afalladı.
- Burada yapılan bir konsere katılacak.
Jimin konserlerde dans mı ediyordu?
- Şirketinde yeni çıkan bir grubun dans hocalığını yapıyor.
Pekala, bunu beklemiyordum. Jimin'in bir şirkette olduğunu bilmiyordum. Ve dans hocalığı henüz mezun olan birinin yapacağı bir iş değildi. Yani en azından normal insanlar için.
- Daegu'ya gideceğim.
Yoongi'nin gözlerinin içine son kez bakıp eve ilerlemeye başladım.
- Jungkook-
Arabadan gelen miyavla sesi ile heyecanla arkama döndüm. Yoongi değişen ruh halim yüzünden kaşlarını çattı. Temkinli davranıyordu, yaklaşmıyordu bana.
- Mini?
Başta anlamadı ama sonra şaşkınca başını salladı.
- Veterinerden dönüyordum.
- Mini'yi bana ver.
- Ne?
- Mini'yi bana ver. Ben bakarım.
- Saçmala Kook. Jimin işleri hafifleyene kadar bıraktı bana.
Ne yapacağımı düşünürken alt dudağımı dişledim ve bu yaranın kanamasına sebep oldu. Elimin tersi ile sildim ve Yoongi'nin gözleri bileğimdeki kelebek dövmesine kaydı.
- Eğer Mini'yi şuan bana bırakırsan Daegu'ya gitmem.
Ama söylediklerimi duymuş gibi değildi. Sonunda şaşkınlığı mantıklı tarafına üstün geldi.
- Jungkook sana ne oldu böyle?
- Mini'yi ver, Busan'da kalacağım. Geldiğinde alır benden.
İsmini söyleyememiştim.
İşaret parmağı ile alnını kaşıdı, kabul etmek istemediği her halinden belliydi.
- Öyle hemen veremem. Bakımını anlatmam lazım, eşyaları benim evimde, Jimin'e söylemeliyi-
- Yoongi... Hemen şimdi... Mini'yi bana ver.
Kendi içinde verdiği savaş sonunda kapıyı açtı ve kutusundaki kediyi bana uzattı.
- Ciddiyim Jungkook, burada kal. Önemli.
Arkamı dönüp eve girdim. Elbette bu yaz Daegu'ya gidecektim.
Ve öyle de yaptım. Ayrı eve geçerim diye etkinliklerin gelirini ve yazın kazandığım parayı biriktiriyordum ama o para ile küçük bir araba aldım ve ilk uzun yolculuğumda istikamet Daegu idi. Yan koltukta mırıldanan ve son gördüğümün aksine büyüyen Mini uzun zaman sonra gülümsememe sebep oluyordu.
Dayımın yanına vardığımda başta beni bir müşteri olarak karşılamış ve geçen saniyelerin sonunda tanıdığında gözleri kocaman açılmıştı.
Her gün bir öncekiyle aynı geçiyordu. Kızlara frambuazlı kek servisi yapmak beni çıldırtıyordu ama sonuç olarak dükkanın içinde dolanan, molalarımda kucağıma oturttuğum ve birlikte gökyüzünü izlediğimiz Mini beni sakinleştiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek İzi | Kookmin
FanfictionDört duvar arasında yaşam süren Jungkook'un gökyüzünü gözlerinde gördüğü Jimin'e olan takıntılı aşkı - ve bu aşkın Jungkook'un karakterinde yaptığı derin değişiklikler, izler hakkında bir kitap. 18 bölümü de Jungkook'un bakış açısıyla anlatılıyor v...