Ep~1

988 38 13
                                    

Selamün Aleyküm.
Açıklamadada belirttiyim gibi bu hikaye boyxboy konularından esinlenmiş bir hikayedir,rahatsız olacaksanız ve daha sonra linçleyecekseniz okumayın lütfen baştan.
Okuyacak olanlara iyi okumalar dilerim~

"Muraaat,hadi bi kadeh daha iç."
Ayaküstü durmakta zorlanan genç iliklerine kadar işleyen sarhoşluğun beraberinde getirdiği aptallık ile gülerek,elindeki kadehi dostuna doğru itmişti mırıldanarak.Daha fazla dik duramayacağını anlayınca kendini bırakı verdi tezgahın üzerine.Alnına dökülmüş dalgalı saçları arasından,zar-zor açık tutmaya çalıştığı mavilerini arkadaşına dikmiş,cevap bekliyordu.
"Ege,daha şimdiden 2 kadehi bitirdim bile.Gece yeni başlıyor,erken içip sarhoş olmayı göze alamam."
Genç arkadaşının sözleriyle başını tezgahtan bir hışımla kaldırdı.Dudaklarını büzerek huysuz bakışlarını yolladı.
"Ağhh,ananı satayım dangalak herif.Fazla sıkıcısın."
Mız-mızlanarak önündeki kadehe dikilmişti,tekrar.
"Kim kimin anasını satıyormuş lan?"Kaşlarını çatarak sormuştu arkadaşı.
"Ömer,şuna düzgün konuşmasını söylermisin?çünkü ne zamanı ne de yeri değil,hemde hiç."
"Doğru söylüyor ama Murat.Sıkıcı bir dangalaktan  farkın yok kardeşim."
Derken iki arkadaş bir-birine bakıp sırıtmışlardı.
"Kafanızı sikeyim,Aptal herifler!Bir görevde olduğumuzu nasıl bu kadar çabuk unutmayı başarıyorsunuz?Baş komiser görev esnasında içtiğimi öğrenirse,cezayı yeriz!Anladınızmı?!"
"Neden bağırıyorsun be?!2 kadehte içmek suç olmuş meğer."
Murat sinirden tuttuğu nefesi sakince dışarı verdi.Zihninden o an tek bir şey geçiyordu,neden bu kadar sinirbozucu arkadaşları vardı?
Gözlerini dostuna sabitleyip,dudaklarını aralamıştı.
"Ömer,Ege'yi lavaboya götür,ayılması lazım çabucak.Aksi taktirde hem görevi,hem de işi batırırız,acele et."
Ayakta olan,keskin irislerini oturmuş arkadaşına yönlendirdi.Kafası ile onayladıktan sonra,sarhoş arkadaşına doğru döndü.Arkadaşının kolunu boynuna geçirip yavaş-yavaş ayağa kaldırdı.
"Bırak beni,kendim gide bilirim."
"Ayakta bile duramıyorsun,nasıl kendi başına gide bileceksin gerizekalı?"
"Oğlum,sana kendim gide bilirim dedim."
Kolunun aşağı savrulması ile durmuştu arkadaş.
"Murat'ın yanında kal,döneceğim en kısa sürede"
"A-ama Ege..Ege!"
Ömerin ne söyleyeceğini beklemeden belirsiz adımlarla uzaklaşmaya başladı.Mekanın parlak aydınlatmaları gözlerini fazlası ile kısmaya tahrik ediyordu.Kalabalığın gürültüsü ve müziğin bariz sesi beyninde defalarca yankılanıyor,içini bir-birine katıyordu.
Etrafına bakınınca aptal gibi sırıtmaktan kendini alı koyamıyordu,şarabın dozunu bu sefer çok fazla kaçırmıştı.Her şey giderek ağırlaşıyor,zihni daha fazla bulanıklaşırken,ayaklarının yere dokunup-dokunmadığını bile hissetmekte zorlanıyordu.
Belirsiz adımlarıyla kah-kaha atarak yürümeye devam ediyordu,rastgele siyah bir gölgeye çarpana kadar.Gölgeye çarpmasıyla görüş alanı anlık netleşmiş,göz kapakları aralanmıştı.
Gözlerini çarptığı adama dikti.Bakışları aşağıdan yukarıya tırmanırken,karşısındaki adamın yüzüne geldiğinde derince yutkunmuştu.Uzun boyu ve yapılı vücuduna yakışan takımı ile siyahın elli tonuna bürünmüştü.Yunan tanrıları andıran keskin hatlar,belirgin çene ve kusursuz bir yüze sahipti.Bakışları düz ve netti,ama sanki ormanlara ev sahipliği eden koyu elaları çok şey anlatıyordu sanki.Genç yabancı ile göz-göze gelince bakışlarını kaçırarak kaşlarını çatmıştı.
"Aah,önüne baksana!"
"Umh,bana çarpan sendin?"
"Amaaa.." Genç boğazını temizleyip devam etti.
"Yoluma çıkmasaydın!"dudaklarını iyice büzerek yanıtlamıştı.
"Hem haksız,hemde cüretkarsın hm?"
Yabancı genci,baştan ayağa kadar süzünce dudağının kenarı kıvrılmıştı nazikçe.
"Mükemmel"diye cümlesini tamamladı.Genç yabancıya yan bir bakış atıktan sonra düşünmemeye karar verdi.Çünkü beyni düşünemeyecek kadar güzeldi.
Gitmek için arkasını döndüğünde,ayağının takılması ile durmuştu.Gözlerini sıkıca kapayıp,yeri boylamayı beklerken belinde hissettiği tutuş ile az önce korkak bir çocuk edasıyla kapadığı gözlerini açmıştı.Bakışlarını ürkekçe belindeki ele sabitleyip yutkundu.Gözlerini tekrar önüne çevirdiğinde afallamıştı.
Aralarında sadece santimler vardı,nefesleri bir-birinin yüzünü okşuyordu.Genç titrek bir nefes verip,yabancıya odaklandı.Zihni bulanıkken,oldukları durumu idrak etmesi imkansızdı.
"Beni lavaboya götürsene."
Söylendi anlık gelen cesaretle,en kötü ne ola bilirdi ki?Kötü bir şey ola bilirmiydi sahi?
"Memnuniyetle" diye yanıtladı yabancı.
Gencin belindeki elini sırtına doğru yerini değiştirdi.
"Kolunu boynuma dola."
Genç yüzünü yabancını yüzüne doğru çevirdi.Bakışlarını ayırmadan kolunun yabancının boynuna doladı.Yabancı biraz daha gence baktıktan sonra bakışlarını öne doğru çevirdi.
"Gidelim."
Yavaş adımlarla ilermeye başladılar lavaboya giden yolda.Genç gözlerini kapayıp,yabancının yönlendirmesine izin verdi.Başını omuzuna yatırıp,kokusunu ciğerlerine çekmeğe başladı bencilce.Tahmin ettiği gibiydi aynı kokusu..Orman ve Okyanus karışımını,derin ve baştan çıkaracak cinsten.
Açılıp kapanan kapı sesi ile girdiği hayel dünyasından çıktı.Gözlerini aralayıp lavabonun parlak zeminini görünce kolunu yabancının boynundan çözdü.Soğuk suyun ellerine değişi ile irkildi ama alıştıktan sonra elleri ile yüzüne değdirdi.Takmaktan nefret ettiği kravatını koparırcasına gevşetti,bir kenara atıp,gömleğinin iki düğmesini çözdü.Soğuk suyu boynu ile buluşturunca dudaklarının arasından yumuşak bir mırıldanma kaçmıştı.Soğuk su kendine getirmeye yeltenmişti,ama yeterli değildi.Bakışlarını aynaya yöneltince,yabancının kısık bakışları ile buluştu.
"Neye bakıyorsun yabancı,Aah yoksa beni yemeğimi aklından geçiriyorsun?"
Alay dolu kah-kahası yankılandı lavabonun her köşesinde.
Kesinlikle içtiği zaman fazla arsız ve gamsız oluyordu.Kabul etmek zorundaydı,şuan nefis bir yemekten başkası değildi.Sarışın tutamlarının bazıları bukle-bukle olmuş bazılarıysa dalga halinde kalıp alnına dökülmüştü.Gözlerinin pek büyük olduğu söylenemezdi ama keskin maviler "Burdayım!"diyerek isyan ediyordu sanki saçları arasından.Son olarak onu nefis hale getiren detay,gömleğinin 2 düğmesinin açıkta bıraktığını teniydi.Çok hafif bronzlaşmış ten,istekli bir insanın morartmak isteyeceği cinstendi.Bakışlarını aşağı indirip tekrar işine bakmıştı.boynunda hissettiği ılık nefese kadar.İrkilerek ona dönünce iki kol ile lavabo arasında buldu kendini aniden.
"Neden olmasın güzellik?"
Derken Yabancı dudaklarını buluşturmuştu.Sert bi öpüş sayılmazdı.Dudakları kur yaparken,genç ifadesizce duruyordu.Normalde onu itmesi gerekirken,gözlerini açmış pür dikkat önündeki adamı izliyordu.Yabancı bir elini gencin saçlarına götürüp sıkıca arkaya çekince,hissettiği acı ile ne olduğunu anlayarak adamı ancak ite bilmişti.
"N'apıyorsun be manyak?!Öpmek için izin mi aldın?ve öpmen için izin mi verdim?Siktir git."
"İzin almama gerek yok bebek,isterim ve alırım."
Kendini aniden ona bastırmış,dudakları üzerinde hakimiyyet kurmuştu.Diğer yandan elleri asla rahat durmuyor,bacaklarını keşfedip okşuyordu.Aniden gencin her iki bacağını yana açıp,dizi ile pantolonun üzerindeki kabarıklığa sertçe baskı yaparken,ikisininde dudakları arasında yankılanmıştı gencin inlemesi.
"Mmmh-Ağhh!"
"Şşşhh.Sakin ol güzellik,uslu ol ve bana karşılık ver."
Sarhoşluk ve giderek yanmasına neden olan arzu ile karşılık vermekten alı koyamadı kendisini.Anı yaşamaya karar verdi.
Kollarını yabancının boynuna dolayıp öpüşmeni derinleştirmişti.Sertçe öpüşürken dilleri bir-birinin üzerinde dans ediyor çok daha fazla nefessiz kalıyorlardı.Yabancının aniden ayrılması ile afallamıştı ki,kaşlarını çattı ona bakarak.
"Lanet olsun!Şarap mı içtin sen?!"diye sordu nefes-nefese.
"Hm-hm,hemde tahmin edemeyeceğin kadar çok içtim,Ha bide.." Ellerini adamın omzuna koyup kulağına eğildi."43 yıldan kalma bir Fransız şarabıydı.Anlarsın ya?"sırıtarak fısıldamıştı,kulağından uzaklaşıp,yüzüne bakarken.
Dudağının kenarını ısırdığı an Adamın bakışları sanki tahrik olması yetmiyormuş gibi bide hafif dolgun ve kızarmış dudaklara indi.Karşısındaki genç daha ne kadar arsız ola bilirdi?
"Sikeyim!Beni delirteceksin."
Yabancı aradaki mesafeni sertçe kapattı.Dudaklarını yalayıp  derince emiyordu şarabın tadını alır gibi.Nefes sesleri bir-birine karışmış,sadece öpüşmelerinin sesi yankılanıyordu.Elleri gencin pantolonundan gömleğine tırmanınca vahşi gibi iki yana ayırdı.Ortaya çıkan boyun ve omuzlara dokundurdu elini naifçe,beklemeden gömleği tamamen aşağı indirip kafasını boyun girintisine gömdü.Koklayarak öperken attığı ani ısırık ile gencin çığlığı yankılanmıştı kulaklarında.Yabancı gülümseyerek devam etti.Elini gencin saçına çıkarıp arkaya doğru çekince görüş alanına giren omuzlara yönlendirdi dudaklarını,köprücük kemiğine gelince öpmekten vazgeçip derince ısırmaya karar vermişti.Isırdığı her bir yer için bir inleme kazanırken,sanki öperek özür diliyordu.Diğer eli pantolununda oynuyor,aletini çekip duruyordu.
"Aa-ğhh..lüt-fenn!"
"Sana istediğin her şeyi vereceğim bebeğim."
Elleri pantolonda oyalanmaktan vazgeçip fermuara doğru yönlenince dışarıdan gelen ses ile durmuştu.
"Bay Nirvana,acilen gitmemiz gerek!Özel harekat burdaymış."
Dudaklarından ayrılırken sinirli ve sesli bir küfür savrulmuştu.
"Siktir!Orospu çocukları tam zamanında gelmek zorunda zaten!"
Kenara çekilip üstünü düzeltirken,genç anlamaz bakışları ile yaslandığı yerden dikelmişti.
"Lanet olası,beni böyle bırakıp şimdi gidemezsin adi herif!"
Yabancı elini saçına geçirdikten sonra gencin yanağına çıkardı tekrar.
"Telafi edeceğim..Hemde çok yakında,bebeğim.Sadece bekle."
Dudaklarını son bir kez birleştirdi,gözlerini kapayıp.Tereddütsüzce izin vermişti buna genç,sabah kalkınca belkide hiç bir şeyi hatırlamayacaktı.Bunun için şimdi anı yaşamaya değerdi.
"Siktir.."
Genç dudaklarında hissettiği  boşluk hissi ile yabancının gittiğini anlayınca iyice soğuk aynaya yasladı alev almış tenini.Yorgun bakışlarını pantolonundaki kabarıklığa sabitleyince zor bir gece olacağının farkına varmıştı.
"Ağhh..sikeyim pezevenk!"

Gelecek bölümlerde görüşmek üzere.~

Karanlık YerÇekimi | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin