Ep~5

302 21 0
                                    

Selamün Aleyküm her kese.

İyi okumalar~

Bu kez Egenin gördükleri ve yaşadıkları maalesef rüyadan ibaret değildi.Ayaz keskin gözlerini yüzüne dikmiş,adeta birazdan ateş saçacak gibi görünüyordu.
"Şimdi elimi ağzından çekeceğim,eğer yanlış bir hareket yaparsan sonuçlarına katlanırsın.Yeteri kadar net anlata bildim mi?"
Başını korkakça sallamakla yetinmişti.Adamın şakası asla olmazdı,söz konusu abisi olunca riske giremezdi.Kafasını aşağı düşürmüş,gözlerinin dolmasına engel olmak için kapatmıştı.İlk defa bu kadar korkak ve aciz hissediyordu kendini.
Elini ağzından çektiğinde,onayladığı gibi en ufak bir ses bile çıkarmamıştı.İsterse bile çıkartamazdı,sesi diplere batmıştı yaşadığı tüm şoktan.
Ayaz bir süre durup onu izledi,tamamen sessiz olduğuna emin olduktan sonra dudakları ve gözleri gülüyordu.Elini Egenin gözünün önüne düşmüş saç tutamına çıkardı önce,sarışın tutamı kulağının arkasına sabitledikten sonra parmağını yüzünden çekmemiş,tersi ile yanağını okşayarak çenesine kadar gelmişti.Çenesini tutup sertçe yukarı doğru kaldırdığında dolu mavilerle karşılaştı Ayaz.
"Cüretkar olduğun kadar,itaatkar da ola biliyormuşsun demekki,sanırım seni tanıdıkça daha çok sürprizler ile karşılaşacağım."derken elini çenesinden çekmişti.Kapıya doğru döndü,dışarı çıkmak için.Zayıf sesi duyduğunda ayaklarını durdurmuş,ona doğru dönmeyi ihmal etmemişti.
"Neden bana tüm bunları yapıyorsun?"
Ege zemini süpüren bakışlarını koyu elalarına çıkardı ve yine dudaklarını araladı.
"Sana ne yaptım ben?"
Anlık gelen soru ile Ayaz biraz düşündükten sonra alay edercesine gülümsemişti.
"Hmm bilemem ki,sanırım sabah şöförümün ve benim karşıma çıkarak işe geciktiğimi sağladığın içindir bilmiyorum.Keyfim ve kahyası böyle olmasını istedi."
"Senin keyfini de kahyasını da sikeyim pezevenk!"
Ege sesini yükselttiğini farketmişti ki,Ayazın alaycı bakışlarının anında solduğunu görmüştü ama yeniden gülmesi uzun sürmedi.
"Ağzın güzel küfür ediyormuş haşin bebek,dua et de beğendim,beğenmezseydim şu an kafandan bir kurşun geçmiş olacaktı."
Ege yorgun ve dolu bakışlarını ona dikmiş asla ayırmıyordu,Ayaz ona yaklaşıp iyice dibine girmiş burnunu burnuna dayamıştı.
"Elini yüzünü iyice yıkayıp benimle beraber aşağıya ineceksin,sakın yanlış bir eylem yapıp kendinden önce çok değerli abini ve sonra da kendini öldürtme.Anlaşıldı mı?"
"Senden nefret ediyorum şerefsiz herif."
Ayaz gülerek uzaklaşmıştı bedeninden.
"Ah varya,Bende seni çok seviyorum bebeğim."derken uzunca kah-kaha atmıştı kapının yanına ilerlerken.
Gülmeği kesip kapını aralayınca çıkmadan önce dudaklarını araladı.
"Oyalanmayı kes ve hemen hallet işlerini,zamanım değerlidir ki, boşa gitmesinden nefret ederim."
Kapı kapandığında dolu gözleri anında boşalmış,dizleri üzerine çökmüştü.O kadar çaresiz hissediyordu ki kendini,şu an tek istediği şey ölmekti.İçinden kendine binlerce kez küfürler yağdırıyordu elleri ile zemine yumruklar atarken.
"Keşke abimi dinlemeseydim,keşke ölseydim ama asla gelmiş olmasaydım buraya.."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Ege's pov

"Oğlum,en son bir arada oturmuşluğumuzun üzerinden 2-3 hafta geçmiştir.Hayat nasıl gidiyor?"Her kes gülmüştü duyduğu kelimelerle.
Cemalettin beyin dediklerini duyuyordum ama anlayamıyordum beynim hiç bir şeyi algılamıyordu,o şerefsiz önümde oturmuşken.Kafamı aşağı dikmiştim,başımın ağrıdığını bahane ederek.Alttan çaktırmadan arada yüzüme baktığını farketmek sinirlerimi yerinden oynatıyordu.
"Abartma baba,komik değil ayrıca.Meşgulüm işte çalışmalar ve toplantılarla,eve geldiğime şükredin bence derim."
Şükretmek nedir biliyormuydu acaba bu cani?
"Tamam o zaman,anlat bakalım abiciğim ne var ne yok?nasıl o ayrılamadığın işlerin?"Bu seferde Aras alay etmişti onunla.
Sesini her duyduğumda daha fazla tiksiniyordum ondan.
"Son zamanlar çok iyi gidiyor kardeşim,Çok yakın bir zamanda bazı ülkelere ortaklık anlaşması için gideceğim.Senin devranın nasıl?hala suçlular ve günahsızların arkasından mı koşuyorsun?"
Demişti bunu kendisinin suçlu olduğunu görmeyen kör adam.
"Evet abi,mesleğim bu napalım,sevdikten sonra geri kalan her şey boştur."
"Haklısın."
Nihayet sesleri kesilmişti ve gitmek için iyi fırsat yakalaya bilirdim.Abimi hafif dürtüp bana bakmasını sağladım.Gözlerini bana çevirip,bakınca ne demek istediğimi anlamıştı ve bakışlarını Cemalettin beye döndürmüştü.
"Cemalettin amca,bu harika gece için size ne kadar teşekkür etsek azdır,fakat saat iyice geç olmuştur artık.İzniniz ile biz artık kalkalım."
"Tabiki oğlum,nasıl isterseniz.Asıl ben teşekkür ederim evimize gelip bu ihtiyarla vakit geçirdiğiniz için.Hep bekleriz."
Ömer'le aynı anda ayağa kalkıp kapıya doğru yol tutunca hepsi bizi geçirmek için ayaklanmıştı.
Bekleme bir daha bizi,asla gelmeyeceğiz demeği öyle bir geçirmiştim ki içimden oysa ki o an...
Samimi babanın,nasıl şerefsiz ve aşağılık bir oğlu ola bilirdi diye düşünürken Arasın sesini duymuştum.
"Ömer,sarhoştun sen.Arabayı kullanman ne kadar doğru olur dostum?İsterden biz bırakalım?"
Abime baktığımda,yüzünden Arasa hak verdiğini gören bir ifade sezmiştim.
"Haklısında,arabayı bide kim getirecek ki?hem zahmet vermek istemem size.
"Ne zahmeti oğlum,Sebahattine diyelim bırakır o."
Ayaz şerefsizinin elini Arasın omuzuna atması ile gözüm oraya kaymıştı,kesinlikle iyi bir şey söylemeyecekti.
"Sebahattini eve göndermiştim dinlenmesi için kardeşim,son 10 günde çok yoruldu.Ama eğer isterseniz ben de bıraka bilirim."
Daha onunla aynı ortamda bulunmayı bırak,varlığını bile hissetmek istemezken daha fazla benim inadıma oluyordu her şey.
"Zahmet vermeyelim ama biz gecenin bu vakti."
Hadi abi,kabul etme teklifini.
"Ne zahmeti,sizi bıraktıktan sonra şirkete geçeceğim zaten yolumun üstü hem.Araba konusunu da merak etme gönderirim sabah eve sağlam bir şekilde."
Oluyordu işte oluyordu...abimin o hafif gülümsemesini görmemle dünyam başıma yıkılmıştı bir kez daha.
"Tamam o zaman.İyi geceler dilerim her kese."
"İyi geceler Ömer,sanada Ege."Mahçupça ve zorlukla gülümsemiştim Cemalettin beye kafamı sallarken.
En son arabaya binmeden önce abim kulağıma söylendi.
"Ege sen önde otursan?başım çok ağrıyor benim arkada uzanmak istiyorum."
Zamanlaman hiç bu kadar mükemmel olamazdı Ömer.İçimden söylenmeği bırakıp kabul ettim.Kapını açıp koltuğa oturduğumda direksiyondakinin bana tüm yol boyu kaçamak ve alaycı bakışlar atacağından emindim bu yüzden kafamı cama doğru çevirip istemesem bile dışarıyı izlemeye koyulmuştum.Sırf onun suratını görmeyeyim diye tüm yol boyunca boynumun ağrımasına katlanmıştım.Evimiz pek uzakta sayılmazdı ki,10 dakika sonra kapının önünde durmuştuk.Kapıyı hızlıca açıp hemen indim ve abiminde inmesini bekliyordum ki,pencereden bakınca uykuya daldığını görmem ile kaşlarımı çatıp derin bir nefes vermiştim.Sınanıyor olmalıydım her halde.
"Sen kapıyı aç,ben abini taşırım."
Duyduğum ses nefretle yüzümü buruşturmamı sağlamıştı.Bir hışımla kapıyı açıp içeri daldım,fakat aklıma gelen düşünce ile onları beklemeye karar verdim.Abimi ona emanet edecek kadar güvenmezdim ki,güvenmiyordum da.
Önden ilerleyip salonun ışıklarını açtığım anda,zifiri karanlıktan eser alamet kalmamıştı.Arkama dönünce beni beklediğini gördüm.
"Odası nerede?"
Onunla asla muhattap olmak istemiyordum,merdivenleri hızlıca çıkıp Ömerin odasına yönlendim.Tüm ışıkları yakmak yerine,aynanın önünde duran küçük lambayı yakınca içeri girdiler.Abimi dikkatli bir şekilde yatağa bıraktıktan sonra bir şeyler söylemeden dışarı çıktı.Ondan böyle bir hareket beklediğim söylenemezdi,ama çıkması iyi olmuştu,En azından kapıyı kilitlerken onunla yüzleşmeyecektim yeniden.Ömerin üstündeki ceketini kavrayıp çıkarttıktan sonra üzerine yorganını örtüp kapıya doğru yönlenmiştim.Uyanmamasına dikkat ederek kapıyı kapatıp etrafa bakınınca,görünürde olmadığını görüp iyice rahatlamıştım.Yorgundum ve ayak üstünde durmakta zorlandığım için odama doğru hizalandırdım adımlarımı.Kapıyı açınca küçük lambanın ışığının yandığını farkettim.Kaşlarımı çatıldı benden iradesizce,lambayı evden çıkarken açık bıraktığımı hiç sanmıyordum.Kapıyı kapattıktan sonra arkamı dönmemle duvara itilmem bir olmuştu.Heyecandan nefesim kesilirken neye uğradığımı şaşırmışça bakınca o lanet yüzü görmüştüm.Ağzımı açıp konuşacakken eli ile susturdu.Beni kendi ile duvar arasına alıp iyice sıkıştırınca,ceketini yana itip belindeki silahı görmemi sağlamıştı.
"Sesini çıkartma dememişmiydim ben sana eğer abini çok seviyorsan?"
Hala korkulu bir ifade ile silaha bakarken görünümümün bulanıklaşması ile artık gözlerimin çoktan dolduğunun farkına varmıştım ve kendime bu kadar güçsüz olduğum için lanet ediyordum.
Boş ifadesi ile beni izliyordu ama bundan zevk aldığına yemin ede bilirdim.Elini ağzımdan çekip yanağıma çıkardı.Yanağımda oyalandıktan sonra saçımda hissettiğim tutuş ile tepki vermemiştim,sadece bu anın hemen sonlanmasını istiyordum.Elini tamamen çektiğini anladığım an bir anda kucağımda bulmuştum kendini,o beni sıkıca tutmuş bense düşecek bile olsam tutmamayı tercih etmiştim.Sırtımın yumuşak zeminle buluşması ile yatağımda olduğumu anladım.Elleri ile her iki bileğimden tutup yanlara ayırdı,sulu gözlerimle ona bakınca üzerime eğilmişti,net göremiyordum ama nefesini yüzümde hissetmemle yakınlaştığını anlamıştım.Yüzümü hemen yan tarafa yatırdım işe yarayacağını düşünsem bile, işe yaramamıştı.Bir kaç saniye sonra yanağımda hissettiğim dudakların baskısıyla kendimi tutamamıştım.Lavaboydayken ağlamamak için çok direnmiştim ama artık direnecek hiç bir şeyim kalmamıştı,bu sefer yaşların akmasına izin verince sessiz-sessiz iç çekerek ağlamaya devam ettim.Umursamayacağını biliyordum ama bu gözyaşları çaresizlik ve yorgunluğumun gözyaşlarıydı.Dudakları çok geçmeden yanağımda oyalanmayı bırakıp yavaş hareketlerle kayarak aşağı inmişti.Çenemin kıvrımına dişlerini geçirdikten sonra boynuma doğru ilerledikçe öpüp emmeye devam etmişti.Boynuma vurduğu sıcak nefesi ve bıraktığı nemli his daha fazla ağlamama sebep oldu.Çok fazla zaman geçmeden gömleğimin 3 düğmesinin açıkta bıraktığı göğsüme kadar inince artık dayanamaz haldeydim.Birilerinin üstelik nefret ettiğim birilerinin bana dokunması çok iğrençti.Ölmeği göze alıp, kalan son gücümle onu üzerimden ite bilmiştim.Üzerimden kalkmamıştı fakat artık nefesini tenimde hissetmiyordum.Son bir kez yalvarmıştım,umursamayacağını bilsem bile.
"Dokunma,lütfen...yalvarırım artık dokunma..Dokunma.." sözcükler dudaklarımın arasından zorla dökülürken hıçkırarak ağlamaya başladım.
Umursamasını beklemiyordum ama bileklerimi bırakması ile şaşmış ne yapacağımı bilmiyordum artık.
Tek bildiğim şey,şu an içim çıkarcasına ağlamamdı.
Hala üzerimdeyken artık bulanıklıktan onu göremiyordum,belkide görmemem en iyisiydi.
Aniden elleriyle ıslak yanaklarımdan tutup dudaklarımın üzerine kapanması ile gözlerimi sıkıca kapatmıştım.İlk karşılaştığımızdaki gibi öpüyordu...yavaş,sıcak,bir o kadar sertken bir o kadar da yumuşak.
Ben ifadesiz ve ağlarken o öpmeğe ve kur yapmaya devam ediyordu.Alt dudağımı dudaklarının arasına alınca ağzıma tuzlu suyun tadının yayılması ile yüzüm kasılmıştı.
Dudaklarımdan sonunda ayrılınca elleri bi süre yanağımda durmuş,yüzümü izlemişti.Bir kaç saniyeden sonra ellerini yüzümden çekmiş ve anında üstümden kalkmıştı.Haraket etmeğe mecalim kalmamışken yavaş-yavaş gözlerim kapanıyordu.Kulağıma eğilip söylediği sözleri duymakta zorluk çekiyordum uyku ile uyanıklık arasındayken.
"Bana kendin yalvarana kadar sana tırnağımı bile sürmeyeceğim,lütfen bana dokun diye ilk sen yalvaracaksın çok yakında.Şimdi,iyi geceler bebeğim."

Medya:Aras

Gelecek bölümlerde görüşmek üzere

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gelecek bölümlerde görüşmek üzere.~

Karanlık YerÇekimi | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin