Ep~7

231 19 0
                                    

Selamün Aleyküm hamletler.

Eskiden kalma adetimdir,okuyucularıma hamlet derdim,özel bir nedeni yoktur.Sadece kelime benim için çok otantik sesleniyor,umarım seversiniz.

Hikayeden beklediğim okunma sayı,realdeki okunma sayının pek altında,ama no sıkıntı.Yavaş yavaş ilerleriz bizde,canınız sağolsun.

Okuyup destek olan,yorum ekleyerek düşüncelerini paylaşan okuyuculara ve her kese ayrı teşekkür ederim.

İyi okumalar dilerim.~

Ege
Lan,mesai saatinde nasıl yapa bilirim bunu,kafana oksijen giriyor mu senin dangalak?!

Uyuz ErAslan
Götünle görüyorsun öyle değil mi.
Yukarıda az önce ne yazmıştım ben?

Nasıl yaparım ve ya yapamam bahanelerini sunma bana.

Ege
Adil oyna ErAslan.

İşimden olursam,bu sana pahalıya patlar ve daha sonra sikik işlerini halletmen için başka bir köpek bulmak zorunda kalırsın.

Çok değerli zamanını boşa harcamaktan nefret edersin sen,bilmem anlata biliyor muyum.

Uyuz ErAslan
Akıllı ola bilirsin,Ege Altay.

Fakat burada kimse oyun oynamıyor,Ben yolu çiziyorum ve sen de gidiyorsun.

Üçüncü kez söyleyeceğimi sanmıyorum,bilmem anlata bildim mi.(görüldü.)

"Hasiktir.."
Telefonun ekranının kararması ile sessizce masaya bıraktı.Murat ile abisine baktığında hala dosyalarla meşgul olduklarını gördü.Kucağında,bir türlü odaklanamadığı dosyaya bakarak iç geçirmişti.
"Ne yapacağım ben şimdi?"

~~~~~~~~

"Ege,sen sabah kahvaltı ettiğini söylememiş miydin?"
Muratın yönelttiği soru ile çaktırmadan yutkunmaya çalıştı,direksiyon başındayken.
"Haklı,aniden nereden geldi bu acıkma isteği sana lan?"
Ömerin de sohbete karışması ile iyice gerilmişti.
"Ettim ama kardeşim bak kaç saat oldu?Öğleni geçtik bile,hem ayrıca midemin kurt gibi acıkmış olması benim günahım mı? Aaa."
Kendini yola odaklanmış gibi gösterirken,sesini sinirini belli etmek için hafiften yükseltmişti.
"Yaw tamam,ne dedik sanki.Sür hadi doğruca benim şu hep takıldığım mekana,bari yiyeceksek şöyle iyisinden bir kaç yemek gömelim."
"Murat,şımartma şu çocuğu.Kaç kez söyleyeceğim sana oğlum?!"
İkisi de bir-biri ile atışmaya başlamışken,ortadan sıyrılmış olduğu için rahatlamış,bu sefer gerçekten yola odaklanmıştı.

~~~~~~~~

"Murat,yavaşlasana lan.Elinden çekip alan yok,hayvan gibi sömürdün tüm sofrayı."
Murat elindeki lokmayı ağzına götürdükten sonra yan göz Ömer'e bakarak sırıtmıştı.
"Yemeği öküz gibi yemedikten sonra,ne lezzeti kalır oğlum?Anadolu çocuğuna hadi onu geçtim,sen bir Adanalıya nasıl yavaşlasana dersin?Yemek yemek bizim kanımızda var,açtırmayın şu gül ağzımı.Haksız mıyım Ege?"
Kendisine yöneltilen soru ile bakışlarını ilk önce ona sırıtıp bakan Murat'a daha sonra yanında oturmuş abisine yöneltip dudaklarını aralamıştı,gülümserken.
"Eeh haklı ama Ömer,yemek yemek tamamen bir gönül meselesidir,sorgulama sakın."
Murat aldığı cevapla kahkahalar içinde boğulurken,elindeki kadehi yukarı kaldırmıştı.
"Aferin lan velet,seni bu yüzden seviyorum be.Senin sağlığına.Çok yaşa Altay Egehan hazretleri!"
"Ulan pezevenk kaç kere diyeceğim Egehan ne amınakoyayım?!Sal şu kelimeni be."
Ömer ilk önce göz devirse de,kendini tutamamış ikisininde saçma hallerini izleyip uzunca gülmüştü.Anları ölümsüzleştirmeyi de ihmal etmemiş,kameraya almıştı tüm görüntüleri.
Nihayet ortama sessizlik çökmüşken,Ege gözlerini ayırıp denize dikmişti.Çocukken bu restorana çok gelmişti babası ile.Hep aynı masada oturur,hem denizi keyifli bir şekilde izleyip yemek yerken,hem de yemeklerini martılarla paylaşırlardı.
Tek fark eskisi kadar problemsiz ve kaygısız bir hayat yaşamıyordu artık.İçinde bulunduğu durumu düşünmeden edemiyordu,böyle devam ederse işinden ola bilirdi.Diğer taraftan abisinin hayatı ile tehdit edilmenin korkusu içini yiyip bitiriyordu.Çıkmaz sokağın mükemmel bir numunesine rastlamıştı.Beyninde tonlarca soru dolaşırken,bir çıkış arıyordu,fakat ne kadar çabalasa bile çıkışa bir türlü ulaşamıyordu.Ayaz Eraslan tüm çıkışları kapatmıştı.
Telefonunun flaşının patlaması ile tüm dikkati dağılmış,düşüncelerden sıyrılmıştı.Masanın üzerinde,ters çevrilmiş telefonu eline alıp ekrana bakınca zor yutkunmuştu gördüğü isim ile.O arıyordu...
"Ege,açsana.Mal gibi durup neden bakıyorsun ekrana?"
Arkadaşının söylediği cümle ile açmakla açmamak arasında kalmıştı.Açmasa,kesinlikle neden açmadığı sorulacak ve buna verilecek bir bahane aramak mecburiyetine girecekti.En doğrusu cevaplayıp,uzaklaşmaktı ortamdan.
"Ben bir lavaboya gidip geleyim o zaman,hem elimi falan da yıkarım."
İkisi de kafalarını onaylar gibi salladıktan sonra,oturduğu sandalyeden ayaklanmış,koşar adımlarla uzaklaşmaya koyulmuştu.
Lavaboya girmeyi bekleyemezdi,çünkü karşısındaki insan bekletilemezdi.Gergince nefes aldıktan sonra,ekranı kaydıra bilmiş,kuru dudaklarını aralamıştı.
"Efendim?"
Duyduğu ses ile adamın sırıttığını dibine kadar hissetmişti.
"Efendin miyim gerçekten?"
Kinayeli bir gülüş sundu.
"Yok canım,Estağfurullah."
"Neden, bu kadar geç cevapladın?"
"Ne bu cringe sevgililer gibi hesap mı soruyorsun?Neyse.Abim ve arkadaşım yanımdayken cevap veremezdim.Malum,her seferinde artık daha hangi sikim sonik bir şeyi isteye bileceğini kestiremiyorum da."
Kinayeli ve sinir dolu konuşuyordu.Yürek yediğini biliyordu,ama kendisini bundan alıkoymak imkansızdı.
"Haklısın,ne isteyeceğim belli olmaz.Şu an isteyeceğim şey gibi."
"Yine ne istiyorsun orospu çocuğu?"
"Söyleyeceğim  konuma geleceksin,belirteceğim saat içinde."
Psikolojisi bozulmuş olacak ki,Ege artık sinirinden gülüyordu.
"Nedenini belirtsene.Öldürmeyeceğin ya da başka bir şey yapmayacağın ne malum?"
"Ben hesap vermem çocuk,hesap keserim.Ve bunu o beynine sok,işime yaradığın sürece seni öldürmem."
"Haklısın,ne de olsa devlette çalışan bir köpeğin var ve onu bir kukla gibi istediğin kadar oynatıyorsun.Çünkü şerefsizler hep kazanır.Vay be,sikeyim böyle hayatı."
"..."
Araya çöken sessizlikten bir beklentisi yoktu.Kendisine acımasını yada en ufak bir anlayış istemiyordu ki,veren yoktu zaten.Sessizlik Ayazın onu onaylaması demekti ona göre.
"Sesini duymakla kulaklarıma saygısızlık etmiş oluyorum.Bir şey dememe gerek yok,konumu mesajla atarsın."
Sessizliği bozmuştu son kez kapatmadan önce.Telefonu hızlıca cebine koyduktan sonra tiksinir gibi elinin titremesini izledi bir süre,güçlü görünürken zayıflığa denk gelmiş olması sinirini bozuyordu.Adımlarını oturdukları masaya yönlendirmişler abisinin ve Muratın ona doğru geldiğini farketti.Yüzlerinde telaş ve heyecan seziliyordu sanki.Bir-birlerine varınca dudaklarını aralayıp soracakken Murat ondan önce davranmıştı.
"Neden bu kadar uzun sürdü?Kimdi arayan?"
Beklemediği soru ile afallamıştı.
"Ya abi,ne bu hesap sormalar? hiç işte,yanlış numaraymış.Yaşlı bir amcaydı,torunu olmadığını anlatmaya çalışıyordum.Ee,siz neden ayaklanmışsınız?Demin yemek sevdandan bahsediyordun hani Murat."
Murat  hafif tebessüm sunduktan sonra devam etti.
"Orası öyle de,Çağatay ve Bartu aradı az önce,gelmişler sıpalar,hazır dışardayken gelin görüşelim dediler."
"Vay be 1 ay ne ara geçmiş,özlemişim.Güzel olur."
Aniden Ömerin boğazını temizlemesi ile ikisininde dikkati ona yönlenmişti.
"İşten atılırsak,baş komisere ikinizin de ismini kendi ellerimle büyük memnuniyetle vereceğim."
Ege elini abisinin sırtına atıp,sesini yumuşattı kedi gibi haliyle.
"Atılmayız ya abiciğim,sen içini ferah tut.Hem ben biliyorum,sen de bizim şu salakları özledin."
Ömer her ne kadar ciddiliğini korumaya çalışsa bile kendine sarmaşan kardeşi ile bu çok zordu.
"İyi be,gidelim.Yeter ki,az zırlayın."

Karanlık YerÇekimi | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin