Ep~10

180 12 7
                                    

Selamün Aleyküm Hamlet'ler.~

Geçmeden önce sizlere sorum var.
Hakkında bir sürü kötü yorum aldım özelden.Sizce Ayaz nasıl birisi?
Düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim.~

Hayalet okuyucu olmayın lütfen,bu gerçekten hikayeyi yazma isteğimi azaltıyor.Bol-bol yorumlarınızı bekliyor olacağım.~

İyi okumalar dilerim.~

3 gün sonra.~

"Görünürde şüpheli kimse var mıdır?"
Kulağında yankılanan yarı parazitli ses ile eline sadece süs amaçlı aldığı kadehi yavaşça dudaklarına doğru götürürken çaktırmadan etrafını süze bilmişti.Dekolte elbiseli ve yarı çıplak  sayılacak kadınlarla birlikte,düz takım elbise giymiş erkekler arasında kimse şüphe çekmiyordu.
Normal bir davette olduğu gibiydi,çoğu kişi ellerine kadehlerini almış etrafta dolaşırken kalanları tek gecelik bir ilişki için etrafı geziniyordu.Yaşlı iş adamları pek göze görünmüyordu,her halde torunları yaşındaki kızlara yavşamakla meşguldüler.
Kadehindeki turuncu sıvıyı içmemişti,kadehi aşağı indirmeden dudaklarını araladı mırıldanır gibi.
"Şuanlık kimse yok."
Kadehi sessizce aşağı indirdikten sonra yanında bulunan masaya bırakmıştı.Saatine baktıktan sonra ofladı çünkü 3 saattir ayaktaydı,sırf  onu yakalamak için.
Abisi ile eğlenceli günler geçirmişti 3 günlük süre içerisinde,fakat aynı zamanda Ayazdan tek bir mesaj bile almamıştı.Normalde dünyanı ona dar eden adamdan ürpertici mesajlar aldığı sırada,3 günlük sessizliği moralini bozarken sorgulatmıştı da aynı zamanda.Onu yakalayacakları düşüncesi çok garip sesleniyordu.Evet belki kurtulacaktı o zaman tüm tehditlerinden ama diğer ihtimali düşünmek beynine hiç iyi gelmiyordu.Ayaz kesinlikle basit bir lokma değildi ki,bunu defalarca kanıtlamıştı.Düşüncelerle telefonuna döndü ve parmakları istemsizce mesaj bölümüne gitti,defalarca bakmıştı en son giriş saatine.3 gün önce saat 04:04
Bir şeyler yazmasını istiyor muydu?Özlemiş miydi?
Tartışılır ki,nefret ettiği adamı özlemesi fazlası ile ironik sayılırdı.Özlememişti kendi tabiriyle.Sadece sessizliğinin nedenini merak etmişti.

Fırtına önceki sessizlik gibi...

Telefonunu kurcalamayı bırakıp hızlıca cebine atıyordu ki,ekranda beliren isimle kaşları havalanmıştı.Adımlarını büyük salonun çıkışına doğru yönlendirip sonra cevaplaya bilmişti.
"Bartu abi?Hayırdır neden telefonla aradın?Birisi mi geldi?Neler oluyor?"
Hızlıca tek nefeste söylediği sözlerle Bartunun göz devirdiğine yemin ede bilirdi.
"Yok oğlum bir şey olmadı da,sen fazla tedirgin görünüyorsun.Dikkat çekersen yanarız,söylesene derdini."
"Abi derdim yokta,şimdiye kadar kimse gözüme batmadı ve neredeyse gece yarısı oldu sayılır.Sence de şüpheli değil mi?Davetten tam 3 saat geçti ve görünürde kimse yok.Acaba bizi dolandırmış ola bilirler mi?"
Bir süre ikisi arasında kısa bir sessizlik oldu,Bartunun düşünceli sesini duyana kadar.
"Haklısın da,karşımızdaki adam kendisi oynamıyor,oynatıyor.Piyonlar biziz bu oyunda,bu yüzden her şeye hazırlıklı olmalıyız.Şansımızı elimizden kaçırırsak pahalıya patlar bu sefer."
Dudaklarını bir birine bastırdı koridorun duvarına yaslanmışken.Nihayet konuşmaya başladı.
"Doğru,komiseri tekrar çekemem.Bu arada dikkatli olun esasta Çağataydan,o salak içerse her şeyi mahveder."
Bartunun gülüşü yankılandı kulaklarında.
"Bilmezmiyim,hadi eski pozisyona devam et sen,dikkatli ol kardeşim."
Başını yukarı aşağı salladıktan sonra telefonu kapatıp ve cebine attı.Kafasını yukarıya kaldırmıştı ki,gördüğü manzara ile yüzünü buruşturdu.Lavaboya giden koridorun daha başından bir kaç  çift bir birlerini yiyorlardı etrafı zerre umursamadan.Gerçi böyle ortamlarda  bunlarla karşılaşmak her kes için  normal sayılmaz mıydı?
Öğlenden beri bir şey atmadığı midesinin bulandığını hissetti.Eli otomatikten ağzına doğru giderken bir kaç metre uzaktaki lavaboya doğru hızlandırdı adımlarını.Kapının önüne vardığı gibi elini öne uzatıp kendini içeri atmayı düşünürken,kapını kilitli görmesi ile afallamıştı.
"Ulan bir şeyde doğru düzgün olsun be!"
Kapının belki sadece sıkıştığını düşünüp bir kaç kez zorladı,nihayet açılmayacağını anladığında sertçe  3-4 defa vurdu.
"İçerde hangi götbeyinliysen artık aç şu kapını! ananın, babanın lavabosu mu  canın isteyince kilitleyesin amına koyduğum?!"
İçerden bir ses duymak adına kulağını kapıya yaslayıp dikkatle dinledi,ama tek bir hışırtı bile gelmemişti.Bıkkınca nefes vermekle yetinmişti.
"Aç  artık şu kapıyı orospu evladı!Açmazsan kırarım delirtme beni."
Sesinin yükselmesini aniden ona bakan adamlarla farketmişti.Demek ki onları öpüşmekten 5 saniyelik bile olsa,ayıracak kadar yüksek sesle bağırmıştı.Şu anda onları umursayamazdı,onlarla uğraşmaya hali yoktu.Gözlerini devirip kendine doğru dikilmiş bakışlardan kaçırıp kapıya dikti ve kapıya vurmaya devam etti.
"Ben bu şansla nereye kadar giderim çok ilginç."
Kendi kendine söylenirken aniden duyduğu kilit sesi ile vurmayı bırakmıştı.Kapı hafif aralanırken umursamadan itip içeri attı kendini.
"Yiyişmek için illa lavabo kullanmak zorunda mısınız anasını satay-"
Hızlıca kolunun sertçe kavranması ile daha neye uğradığı anlamaya vakit bulamamışken aniden kendini iki kol ve duvar arasında buldu.Gözleri iki kolun sahibine tırmanırken tam dibinde olan elalar ile zorlukla yutkundu.
"Ne işin var burda senin?"
Sinirli halini belli eden kaşları ve koyu gözleri ile ne söyleyeceğini bilemiyordu.
"Asıl senin ne işin var burda lan?!Elim koptu kapıya vurmaktan,babanın lavabosu mu istediğin gibi kullanıyorsun falan hm?"
"Otel benim,doğal olarak lavabosu da benim sayılır öyle değil mi?"
Anlık gelen cesaret ile tek nefeste söylediği sözlerden sonra resmen yerin dibine girmişti,ama gardını indirmeye niyeti yoktu.Ayazın kendisine baktığı gibi sinirli mavileri ile onu sessizce süzmeye devam etti sessizliği Ayazın bölmesine kadar.
"Ne işin var burada diye sormuştum sana,cevabımı alayım."
"Buralardan geçiyordum da,bir baktım eğlence falan var mahrum olmayayım dedim.Eh sonra etrafta gezinirken koridorda sikişen çiftleri gördükten sonra midem bulandı ve kendimi lavaboya atayım derken birde ne göreyim?Al sana kilitlenmiş kapı.Bu kadar."
Söz konusu gevezelik olduğunda üstüne kimseyi tanımazdı.Karşısındaki adamı hayattan soğuta bilecek kapasiteye sahipti.Ayaz kafasını aşağı indirmişken oflamasını duymuştu.Kafasını tekrar yukarı kaldırdığında yüzünü iyice yüzüne yaklaştırdı.Tuttuğu nefesi yavaşça vermesi ile Ege sıcak havanı yüzünde hissederek gözlerini kapadı bir kaç saniye için.Kısa bir saniyeliğine verilen nefes,ona ılık bir yaz esintisi gibi gelmişti.Tekrar açtığında kendisine bakan elalara sabitledi bakışlarını.Ayaz karşısındaki çocuğun ne yaptığını çözemezken gözlerini ayırmadan dudaklarını araladı.
"Sana burada ne işin var diye sordum EGE."
Ses tonundaki sinir kaybolmuştu ama isminin bastırılarak söylenmesi ile Ayazın tekrar soracağını hiç sanmıyordu.
"Seni yakalamak istiyorlar."
Kelimeler iradesizce dökülmüştü dudaklarının arasından.Yalan söylemeyi aklından geçirmişti elbette,fakat bu karşısındaki adamı inandırmaya yeter miydi?Hayır.Ayazın her şeyden anında haberi olurdu söz konusu kendisi olduğunda.
"Her kes beni yakalamak istiyor ama kimsede bunu yapacak cesaret yok.Sana senin burda ne işin olduğunu sordum."
"Lan sana diyorum ki seni yakalayacaklar bizim ekip,sen daha benim ne işim olduğunu soruyorsun!"
Bağırdıktan sonra Ayazın ilk kez şaşırmış ifadesini gördü.Nasıl yani her şeyi bilen adamın bundan haberi yok muydu?
"Siktir...Siz hala buradaysanız baskını karşı taraf yapacak demektir."
Afallama sırası Ege'ye geçmişti.
"Haberin var mı yani?Ne baskını?Ne karşı tarafı?Doğru düzgün anlatsana be adam!"
Ayaz kollarını ondan çözüp iki adım geriye attı,elini alnına atıp ovuşturdu.
"Burada olduğunuzdan haberim elbette vardı.Gece baskın yapılacak buraya,ama onlardan önce davranacaktım.Şimdiye kadar sizin gitmenizi bekledim ofiste bu yüzden ortalıkta değildim,beni bulamazsanız çekip gidecektiniz çünkü.Şimdi siz varken karşı atak yapmayacağımı biliyorlar.Yani.."
"Onlar mı yapacak?
Ayaz elini alnında çekip kafasını yukarı aşağı salladı.
"Abimler..Aşağıdakilere haber vermeliyim hemen!"
Eli hemen cebine giderken Ayazın tutuşu ile durdu,panik olmuş bakışlarını koyu elalara dikip dudaklarını araladı.
"Ne yapıyorsun?Bırak elimi,geç olmadan haber vermem lazım!"
Elini kurtarmaya çalışırken Ayazın kafasını sallaması ile dikkati yine ona kaymıştı.
"Bu yaptığın büyük bir aptallık olur,karşındaki adamlar senden  profesyonel ve şu an her yerdeler.Kimseye bir şey olmayacak,adamların tek istediği şey sessiz bir şekilde beni canlı götürmek.Şu an aşağıdakiler değil ben ve sen tehlikedesin."
Duyduğu kelimeler ile zorlukla yutkundu.Bir sürü şey söylemek için dudaklarını aralasa bile söyleyemedi,kelimeler boğazından geçememişti.
"Şimdi ne yapacağız?"
Söyleye bildiği tek cümleden sonra gözlerini karşında duran adama yöneltmişti.
"İki seçenek var.Birincisi dışarı çıkmadan lavabodan kaçmak olurdu ki 8-ci katta olduğumuzu göz önünde bulundurursak bu bir seçenek değil.İkinci ve sonuncu olarak lavabodan çıkıp olacaklara karşı kendimizi savunmak."
"Ben kaçsam olmaz mı?Benim zaten seninle alakam yok,tanımazlar beni hem ne güzel.Hadi bana eyvallah-"
Aniden dışarıdan duydukları sesler ile ikiside bir birine bakmıştı.Ayaz hızlıca kemerine geçirdiği bıçağı kavradı,bileğinin altına saklayıp gömleği üzerine iyice geçirdikten sonra konuşmuştu.
"Yanımdan ayrılman için artık çok geç.Yapacağın tek şey dikkatli ol ve sakın arkamdan ayrılma,sadece kendimi yeteri kadar koruya bilirim.Seni de korumak zorunda bırakma beni çocuk."

Gelecek bölümlerde görüşmek üzere.~

Sağlıcakla Kalın.~

Ve sizlere gülüşüne kurban olduğum geveze bir Ege bırakıp gidiyorum:)

Ve sizlere gülüşüne kurban olduğum geveze bir Ege bırakıp gidiyorum:)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Karanlık YerÇekimi | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin