Ep~3

305 21 1
                                    

Selamün Aleyküm.

Bölümü Ehyunaa -a ithaf ediyorum~

İyi okumalar~

Ömer's Pov

Kapını aralayıp içeri ayak bastığım an,kapının gıcırtısını duymamla yüzümü buruşturmuştum.Her seferinde mükemmel sesi ile yağlanması gerektiğini hatırlatıyordu,eksik olmasın.Montumu çıkarıp girişteki dolaba astıktan sonra usul-usul salona geçmiştim.Televizyonun bu saatte kapalı olduğunu ve salonda sadece küçük lambanın yandığını görünce Egenin uyuduğu kanaatine varmıştım.Genelde bu saatte elinde her-hangi bir atıştırmalık gömerek çizgi film izleyen çocuğu görememem garip hissettirmişti.

24 yaşındaki bir çocuktu gerçekten,ama onu bu haliyle seviyordum.Çocukluk hayatımın nerdeyse tamamı onunla doluydu.ilk tanıştığımızda minicik bir şeydi.Annesi Egenin doğumu sırasında vefat etmiş,yavrucaksa onu asla görememişti.Babası-Erdem amca babamın taa ilkokuldan beri en yakın arkadaşı,hatta kardeşiydi.Aynı okullar ve aynı üniversiteler derken mezun olmuş,aynı yerde çalışıyorlardı.Annesinin vefatından sonra Erdem amca tüm hayatını oğluna adamıştı,daha dünmüş gibi hatırlıyorum parka gittiklerinde benide götürmelerini ve Ege ile oynadığımız oyunlarla koşuşturmaları.Bir gün işte Erdem amcanın operasyon sırasında vurularak şehit olduğu haberini almıştık.Babam çok üzülmüştü,neticede kardeşim dediği insanı kaybetmişti,ama en çok üzüldüğü mesele Ege olmuştu.Daha göremeden kaybettiği annesinden sonra tüm hayatı olmuş babasının kaybı çok etkilemişti 4 yaşındaki zayıf ve küçük bedeni.Çok fazla düşünmeden Egeni evlat edinmişti Babam,işte o günden beri canımdan çok sevdiğim kardeşim olmuştu.Emekli polis memuruydu babam,hep bir araya geldiğimizde eski anıları,Erdem amca ile geçirdiği zamanları,çocukken Ege ile benim yediğim ve kimsenin bilmediğini sandımız haltları anlatırdı.Kimi zaman üzülünce kimi zaman anırarak gülüyorduk.

Babamlar biz ikimiz üniversiteden mezun olduktan sonra,İstanbulun yorucu hayatından uzaklaşıp,İzmire taşınmayı karar almıştı.Biz ikimiz ise İstanbulda kalıp çalışmayı tercih etmiştik.Yaşıyorduk işte bir başımıza.Aklıma dolan hatıralar istemsizce gülümsememe neden olurken,adımlarımı hızlandırıp merdivenlere yönlendim.Egenin odasının önünden geçerken,dışarıdan seslensem bile cevap vermemişti.İçim nedensizce rahatsız oldu,elimi kapının koluna atıp,açmakla açmamak arasında kaldıktan sonra yavaşça açmayı seçmiştim.Görüş alanıma,yatağında iyice küçülmüş ve her tarafına sevdiği battaniyeyi saran beden girdiğinde uzunca gülümsemiştim.Normal bir çocuk bile bu kadar çocuksu olamazdı.Yanına yaklaşınca her zamanki gibi yüzünü kapatmış saçlarını açıkta kalmıştı.Uyandırmayı düşünmüyordum,zaten üzerimi değişip çıkacaktım.Elimi tüy kadar yumuşak saçlarına atıp okşadım uyandırmamaya gayret göstererek.Duymayacağını bile-bile iyi geceler demeyi de ihmal etmemiştim.

Kapıyı kapatıp çıkacakken kulağıma gelen iç çekiş ile durmuştum.Gördüklerim yada tüm hissettiklerimde yanılıyor ola  bilirdim,ama asla duyduğum sesler konusunda yanılmazdım,heleki bu sesi daha önce çok kez duymuşken.Hemen kapıdan uzaklaşıp yatağın yanına geldim,Egeyi iyi tanırdım asla ağladığını birilerinin görmesini istemezdi.Yer edinip yanına oturdum sessizce,burada olduğumu biliyordu bu yüzden konuşmasını bekledim.Ama konuşacak gibi durmuyordu.

"Ege?" diye seslendim cevap vermesini umarak,fakat direnecek kadar inatçıydı.En son battaniyeyi suratından aşağı indirdim zar-zor tutan ellerine karşı.

"Ege dedim-" Ağlamaktan tamamen  kızarmış gözlere ve buruna bakınca içim acımıştı.

"Ege ne bu halin?Niye ağlamışsın bu kadar?"

Karanlık YerÇekimi | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin