Bölüm 1

366 28 9
                                    

Müzik sınıfında notaların arasında kaybolmuştum. Okulun eski küçük piyanosunun başında elimden dökülen sözleri süslüyordum.

Sınıfın aniden açılan kapısı çekip çıkarmıştı beni satırların arasından. "Ah pardon! Ben Mehmet hocaya bakmıştım?" Nazik ses boş odada yankılanmıştı. Kapının kolunu sıkan ve hafifçe aralanmış kapıdan konuşan kıza döndüm.

Kumral denilecek kadar açık kahverengi saçlarına bazı altın tutamlar serpilmişti sanki. Gözleri uzun kirpileri yüzünden buğulu duruyordu. Oysa gözleri elanın en açık tonuyla süslenmiş belki biraz zümrüdü andırıyordu odanın camından sızan güneşin altında. Burnu dudakları ile o kadar orantılıydı ki bir tanesi çıkarılsa diğeri sönüp gidecekmiş gibiydi. En önemlisi kırmızının en koyu dudaklarıydı. O kadar zarif ve güzel duruyordu ki karşımdaki kızla nefesimin durduğunu hissettim.

Kalbim dinlenmeden kafesimi zorluyor, hava ciğerlerime uğramadan tekrar çıkıyordu vücudumdan. "Şey duymadınız galiba... Mehmet hocayı gördünüz mü?" Kızın ince sesi, uğultuların ardından netleştiğinde gözlerimi ayırabilmiştim güzelliğinden. İçimden çok incelememiş olmayı dileyerek boğazımı temizledim. "Mehmet hoca... Müzik hocası olan mı?" Dedim dalgınlıkla.

Aptallığım suratıma tokat gibi yapıştı o an. Müzik odasına gelen biri hangi öğretmeni arayabilirdi ki? Kız genişçe gülümsemişti. Sol yanağını süsleyen küçük bir gamze yerini belli ederken başını sallayıp "Evet müzik öğretmeninden bahsediyorum." Dedi. 'Vay be!' dedim içimden. Bu kadar da güzel olunmazdı be.

"Biraz önce çıktı. Memurda işi varmış galiba oraya bak istersen." Dedim biraz önceki saçmalamamı unutturmak amacıyla ciddileşerek. Karşımdaki kız tekrar kafasını sallayarak "Tamamdır. Teşekkür ederim." Dedi. Yüzünde hafif belirgin olan gülümseme tekrar genişlemişti. O an fark ettim sadece sol yanağında vardı derin çukur. Hayatımda ilk defa bu kadar güzel bir kusur görmüştüm.

Çok geçmeden sınıfın kapısı kapanmıştı. Yüzümün düştüğünün farkında bile değildim. Bu kadar kısa sürede genç kızın kokusu geniş sınıfa yayılabilir miydi? O zaman bu düzensiz sınıfa yayılan şekerli koku neydi? Sınıfın kapısı tekrar sertçe açıldığında hızlıca kapıya döndüm. Tekrar o kızın olmasını dileyerek baktım içeri girene. "Aga daha yeni okula gelmişiz hemen müzik sınıfına çağırıyorsun ya. Bir dur götümüzde ki ter kurusun kardeşim." dedi bağırarak dağınık sıralardan birine oturan Cenk.

Hayal kırıklığıyla önümde eskimekten bazı tuşları çalışmayan piyanoya döndüm. Yüzümdeki abartı asıklığı ilk Ali fark etmişti. "Kardeşim n'oldu? Bir sorun mu var?" Başımı sallayarak sınıfa yerleşen 3 arkadaşıma baktım. "İsmini sormayı unuttum. Nasıl bulacağım onu şimdi?"

Kalbime küçük bir sızı yerleşmişti sanki. Ne yani bir anlığına gördüğüm kız beni bu denli etkilemiş miydi? İnanmak istemedim o an. Arkadaşlarım bana olayı açıklamam için sorular sorarken odaklanamıyordum bile. "Biz geldiğimizde bir kız çıkıyordu onu mu diyorsun?" Melih buğulu kafamı dağıtmıştı aniden. "Gördünüz mü onu? Çok güzeldi be..." İçimde büyüyen heyecana engel olamıyordum. "Gördük görmesine de sen niye merak ediyorsun bu kızı?" Ali merakla sordu. "Ali sen mal mısın aslanım? Güzel diyor bulmak istiyorum diyor sence neden merak ediyor? Hoşlanmış işte." Cenk yanında oturan Ali'nin omzuna vurarak konuştu.

Yüzümde onların atışmasına karşılık küçük bir gülümseme oluştu. 'Gerçekten hoşlandım mı?' Diye sürekli geçirdim kafamdan. İmkânsız... Bu kadar sürede nasıl hoşlanmış olabilirim? Bu kadar mı yoklukta kalbim? "Dalma lan bu kadar düşüncelere buluruz kızı. Gördük zaten hepimiz ilahi bir yerde denk geleceğiz." Melih koluma pat patladığında beynimi kemiren sorulardan uzaklaştım.

İçimdeki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin