Bir süre sonunda Phil, Lia'yı yalnız bıraktığında Lia hâlâ köprüde duruyordu.Muhtemelen motele gitmeden önce düşüncelerinde kaybolmuştu.
Güvende olduğundan emin olmak için onu takip etmeye devam ettim. Motele girdiğini gördükten sonra arkamı döndüm ve kaldığım yere geri döndüm.
Cleo,Richy'nin yanından geleceği için yakında Aurora'da olmalıydı.Richy hala hastanedeydi.Ama taburcu olsaydı bile bu gece gelmemeye karar verirdi çünkü Lia'dan hala utanıyordu.Onu defalarca hayatı ile tehdit etmişti.Özür dilemesi için biraz zamana ihtiyaç olacaktı.
Hâlâ bir saatten fazla vaktimiz vardı,ancak Aurora'nın dışında Jessy ile bekleme kararı aldım.Dışarısı çok soğuktu ve çok gergin olduğumdan kafamı toplayıp sakinleşmem gerekiyordu.
Benden kısa bir süre sonra Cleo geldi ve Jessy onu selamladı,daha sonra birisinin bana seslendiğini duyunca arkamı döndüm,Hannah'nın bana doğru koştuğunu gördüm.Üstüme atladı ve ben de ona sarıldım,onu kaçırıldığına tanık olduktan sonra ilk kez hayatta ve iyi olduğunu gördüm.
"Sonunda seninle yüz yüze görüşebileceğim kardeşim." diye fısıldadı.
Gülümsedim ve onu kollarım arasından bıraktım,kelimelerle arası iyi olan bir adam değildim.O yüzden onu gördüğüme ne kadar mutlu olduğumu yüz ifademin göstermesine izin vermiştim.Lilly de bana sarıldı.Ve sonra hepimiz birbirimizle selamlaştık.
"Hey!Sonunda burada,Duskwood'da, bir araya gelmiş olmamız ne güzel!" Jessy gözlerinin içi gülerken konuştu.
"Bizimle birlikte olduğun için çok mutluyum Jake!" Hannah ekledi ve bana tekrar sarıldı.
"Bu gece oldukça iyi görünüyorsun." diye şakayla ekledi Cleo.Kapşonlumdan sonra en iyi görünen ceketimi giymem dışında hiçbir değişiklik olmayan kıyafetime bakarak.
"Hey,kardeşimle flört etme," diye itiraz etti Lilly.Lia ve beni birlikte görmeyi çok istiyordu.
"Hepimiz tamamız değil mi,kayıp olan kimse yok değil mi?" Jessy etrafına bakındı.
"Hayır yok,hadi içeri geçelim." dedi Dan bara girmeden önce.
Hepimiz peşinden gittik ve Jessy,Lia için hazırladığımız küçük büfeyi kontrol etmeye gitti.Cleo yaptığı pastaları kontrol ediyordu ve hemen kolumu tutan Phil'in yanına geçtim.Dan ve Thomas Phil'e bakıyorlardı.
"Hey yaptığın o şey neydi?" Phil bana dik dik bakarken sordu.
"Ellerini Lia'dan uzak tutmalısın."
Soğukça cevap verdim."Ne yaptın sen Phil?" diye sordu Thomas endişeli şekilde.
Phil kaşlarını çattı ve kolumu bıraktı.Dokunduğu kolumu elimle silkeledim.
"Hiçbir şey." dedi Phil. "Sadece Lia ile iyi vakit geçirdim, hepsi bu." kanımın kaynamasına neden olan kelimeye vurgu yaptı,ama ben bir şey yapamadan çoktan ofisine doğru yürümeye başlamıştı bile.
Gruptakiler aralarında sohbet ediyordu ve Hannah ve ben de saat neredeyse sekizi gösterene kadar olanları konuşuyorduk.
"Tamam çocuklar, hadi saklanalım.Phil, Lia burada olduğu zaman vereceğin sinyali biliyorsun, tamam mı?" Simitlerden birini almaya çalışan Dan'in eline vurdu Jessy
Gereksiz çevirmen notu:Dan aynı ben aw
"Evet, o gelince ıslık çalacağım."
Phil bir cam bardağı bezin biriyle parlatırken konuştu."Tamam millet,şimdi...Saklanma zamanı!" Jessy kıkırdadı ve herkes belirlenen saklanma yerlerine geçti.Lia benim nasıl göründüğünü bilmediğinden masaya oturmasına izin verilen tek kişi bendim.
Herkes saklanmayı başardığında saat sonunda sekizi göstermişti.Phil bardakları parlatmaya devam ediyordu.Lia geldiğinde onu karşılamayı bekliyordu.Phil barı sadece bu özel gün için kapattığından bu gece hiç müşteri yoktu.
Jessy'nin bir palmiye ağacının arkasında beklerken kıkırdadığını duydum.Hannah ve Thomas tekerlekli sandalyesinde oturup saatine bakan Dan ile birlikte barın arkasına saklanıyorlardı.Cleo ve Lilly bardaki en büyük masanın altındaydılar.Ve bende sakinleşmeye çalışıyordum, Lia'yı nihayet bir kaç dakika içinde yüz yüzeyken görecektim.
Yine gereksiz çevirmen notu:Bak bak Jake!Görüyorsun şuan Lia'yı.Bak bak hoppaa.Sarılabiliyorsun sevdiğin kıza bak bak hoppalaa
Beş dakika geçti ve Jessy palmiye ağacının arkasından buraya baktı.Sonra on dakika,on beş dakika...
"Bu kadar uzun niye sürdü?" Dan'in mırıldandığını duydum.
Yirmi dakika sonra herkes saklandığı yerden çıktı.Phil elinde tutuğu bardağı düşürdü ve dışarı çıkıp Lia'yı aramaya başladı.Sonra içeri girdi ve başını sağa sola salladı.
"Ona tam akşam sekizde gelmesini söylediğine emin misin?" Jessy kardeşine sordu.
"Evet söyledim,Bay Hacker'a sorabilirsin.Bütün zaman boyunca bayağı yakındaydı." Phil bana dik dik bakarak konuştu.
Aurora'nın etrafına bakmak için kendim dışarı çıktım.Lia'yı göremiyordum.Dan dışında diğerleri beni takip edip dışarı çıktı.
"Sana mesaj gönderdi mi?" Jessy Phil'e sordu.Telefonunu silip kontrol etti.Sonra kafasını salladı.
"Yok,atmamış." diye yanıtladı.
Ellerimi başımın üstüne koydum,panik dalgasına kapılmaya başlamıştım.
"Motele gidip orada mı diye kontrol edeyim mi? diye sordu Lilly bana.
"Evet,bu o kadar da kötü bir fikir olamaz..." diye mırıldandım, hâlâ etrafa bakmakla meşguldüm.
Jessy aniden yanımdan geçti biraz uzakta yerde yatan bir şeyin yanına gitti.Cleo şok olmuş bir ifadeyle omşunu tuttu.
"Jake,mesajlaşma uygulamasında Lia beni engelledi.Ayrıca kendini grup sohbetinden de çıkarmış." Cleo yüzünde paniklemiş bir ifadeyle bana telefonunu gösterdi.
Lia,ne oldu sana?
(Ben bu adamı Jake olarak seçtim üzgünüm yazar)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Color Of Your Eyes (Türkçe Çeviri)
Fanfic10.bölümden sonrasını ele alan bir Duskwood hayran kurgusu.(10. bölümü tamamlamayanlar için spoiler uyarısı.) MC'nin(Lia) Jake'den ve Duskwood'da ki arkadaşlarından bir haber alalı uzun,sekiz gün geçmiştir.Herhangi birisiyle iletişime geçme çabaları...