"Hadi bebeğim lütfen bununla rahatlayacaksın Hadi" Dora kızarık gözlerini etrafta gezdirmeyi bırakıp bana çevirdiğinde Ellimdeki diş kaşıyıcısını görünce Ellerini uzattı Dikkatli bir şekilde ellerine verip ağzına götürmesine izin verdim. Hafif soğuttuğum kaşıyıcısını ısırdığında biraz olsun rahatlamasını sağladı şu sıralar diş etleri çok acıyordu diş çıkardığı için ve acısını ağlayarak anlatmaya çalışıyordu minik bebeğim...
Beşiğinin köşesine yaslanıp kafamı duvara yasladım. Haftalardır böyleydi Ateşi düşmüyor canı acıdığı için, kendini ağlayarak ifade ediyordu. Bir sürü bebek bakmıştım ama hiç biri bu kadar ileri derecede rahatsız olmamıştı Emir'e hastaneye götürmemiz gerek desem de, endişemin yersiz olduğunu söyleyip duruyordu. İçimdeki huzursuzluk yersiz değildi.
"Yemedi mi oğlum?" Beyza Abla kapının önünde sesizce mırıldandığında bakışlarımı Dora'dan çektim Kafamı iki yana salladım.
"Yemiyor Abla.." İştahı asla yoktu zar zor iki kaşık yedirebiliyordum aksi takdirde kusuyordu.
"Korkma oğlum Allah'ın izniyle bir şey yoktur"
"İnşallah" dememe kalmadan şidetli bir şekilde ağlayarak uykusundan uyandı tabi uyku demeye bin şahit ister. Ne uykusu kalmıştı çocuğun ne huzuru. Ne yapacaktım ben?
Beşiğine eğilip minik karnını okşadım hayli zayıflamıştı haftalar içinde.
Benim elim mi sıcaktı? Ellimi alnına götürdüm tereddütle Korktuğum başıma gelmişti Ateşi, verdiğim ateş düşürücü şuruplara rağmen düşmüyordu hata daha yükselmiş gibiydi.Ona yetemiyordum işte iyileştiremiyordum
"Neden bu kadar çok ağlıyor?" Emir'in sesiyle hızlıca ona döndüm koşarak kapıda dikilen bedenin karşısına geçtim
"Ateşi düşmüyor hastaneye gitmemiz lazım" Gözleri, sulanan Gözlerimde takılı kalırken bir kaç saniye sonra kendini toparlayıp Soğuk sesiyle konuştu
"Ben arabayı getiriyorum sen Dora'yı aşağıya indir"
**
Bir saatir doktor Dora'yı içeride muayene ediyordu içeriye 3,4 tane hemşire girmiş ellerinde daha önce görmediğim aletleri Dora'nın üstünde mi kullanıyorlardı?Hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. Haftalardır hissettiğim O huzursuzluk bedenimi terk etmiyordu kalbim kasılıyordu o kapı her açıldığında. Allah'ım lütfen onu bize bağışla daha çok küçük..
"Su?" Olumsuz anlamda kafamı salladım kollarımı kendime sarıp sırtımı duvara verdim.
"Ekin.. iyi misin?" Sanki günlerdir bu soruyu bekliyormuşum gibi göz yaşlarım gözlerimden firar ederken kontrol altında tutmaya çalıştığım duygularım patlak vermişti. Yetememiştim.
"Hşş ağlama.." Kolumu nazikçe tutup beni kendine çekip göğüsüne yatırdı başımı, kolları bedenimi sararken sorgulamak istemedim içimdeki huzuru. Düşüncelerimi susturup sadece orda dinlenmek istedim.
"Sen bir Annenin, çocuğunu iyileştirmek için yapacağı her şeyi yaptın ben şahidim. Kendini bırakma böyle Dora iyi olacak görüceksin" Sakinleştirici gibi gelen Sesine kulak asıp gözlerimi yumdum bu yaptıklarımdan pişman olucağımı bilsem bile, buna ihtiyacım varmış gibi hissetmiştim..
"Bebeğin Ailesi?" Hemşire kapıyı açtığında geri çekildim ve Emir'e döndüm 'Sorun yok' dercesine baktığında Adımlarını takip edip peşinden odaya girdim.
"Doktor bey, bebeğim iyi mi?" Bebeğim demişti ilk defa evcilik oyunumuz dışında Oğlunu benimsemişti
"Bebeğiniz enfeksiyon kapmış ama şu an durumu iyi. Bir şey sormak istiyorum ama sizden ricam dürüst olmanız" Tereddütle bakan gözleri Emir'in üstünde oylanırken, Emir gayet rahat bir şekilde kafa salladı
"Çocuğunuz henüz çok küçük Anne sütü vermeye devam ediyorsunuz değil mi? Aksi taktirde çocuğunuz ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşabilir" Sesiz kaldım. Annesiyle ilgili hiç bir şey bilmiyordum.
"Elbette"
Şu an Önemli olan Anne sütünü içmesi gereken bir bebekti ama Anne sütünü nerden bulabilirdik ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecburiyet |BxB|
General FictionHayatıma aniden giren bu garip yaratığın bütün hayatımı baştan sona kadar değiştireceğini tahmin bile edemezdim