Kalp Sancısı

1.5K 99 12
                                    

"Nasıl oldu?" Emir kapının eşiğine yaslanırken, yorgun yüzünde oyaladım gözlerimi. Günlerdir Dora için süt anne arıyorduk.  Emir bu süreçte ulaşabiliceği herkese ulaşmıştı ama Dora hiç birinin sütünü kabul etmemişti bu süreç Üçümüzü çok yıpratmıştı.

"Daha iyi" dudaklarında buruk bir tebessüm oluşurken yorgun olduğu her halinden beli olan, adımlarını odaya atıp yanımıza geldi. 

Beşiğin köşesine yaslandı benim gibi. Ellini beşiğinin içine sokup, küçük tombul parmakların üstünü okşadı.

Günlerdir yeni fark ettiğim gerçekle dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken, bu düşüncemi Emirle de paylaşmak istemiştim.

"Dora bir şeylerin farkında sanki, mamasını yemeye çalışıyor, sürekli Ellerimi tutuyor bence o da bize destek vermeye çalışıyor"

Bakışlarını yüzüme çevirdiğinde kasılan kalbimi umursamadan, bende mavilerine çevirdim gözlerimi.

"Sence bulabilicek miyiz?" Sesi öyle çaresiz çıkmıştı ki, bu beni çok huzursuz etmişti. Ellimi, koluna sardım destek olmak istercesine.

"İstersen benim arkadaşlarımla görüşelim" kaygılı bakışları Şaşkınlığa bürünürken, dudaklarını araladı bir şey demek için ama sonra geri kapattı 
Onun derdi neydi Allah Aşkına ya? Ben burda destek olmaya çalışıyorum o ne yapıyor!?

"Birlikte mi?" Şaşırmış haline anlam veremiyordum Bir haftadır ne yapıyorduk acaba?

"Niye bu kadar şaşırdın ki, 1 haftadır birlikte araştırma yapmıyor muyuz zaten?" Kafasını ağır ağır sallayıp önüne döndü. Bu adam gerçekten çok garip olabiliyor bazen.

Telefonuma bildirim geldiğinde umursamadan huzurlu uyuyan minik bebeğime baktım. Kurban olurum sana ne güzelsin sen..

"Telefonuna bak istersen, sevgilin herhalde bu kadar üst üste mesaj attığına göre" Emir'in hoşnutsuz sesiyle irkilerek kendimi toparlayıp bedenimi beşikten uzaklaştırdım. Yok bu adamın ön yargısından biz asla geçemeyiz ki? Adam bilmeden anlamadan, kendince fikir yürütüyor onun gerçek olduğuna inanıyor. Manyak herif.

Göz devirip, yüzüne bakmayı kesip cebimden telefonumu çıkardım. Whatsapp mesajıydı. Kilit ekranını açıp bildirime baktım. Benim kızlardı. Konuşmaya girdiğimde dedikodu kaynattıklarını göz ucuyla okuyup çıkacakken, Ezgi'nin bebeği olduğunu yeni öğrendiğimde heyecanla Ellerim titredi.

"Seni bu kadar heyecanlandıran Ne?" Emirin imalı ses tonunu umursamadan 32 diş gülümseyerek ona döndüm. Çok mutluydum bunu Emir bile bozamazdı?

"Bulduk. Dora'ya süt Anne bulduk"

**
"Kız Ezgi, sen değil miydin kariyer yapacağım Hayata evlenemem diyen?"

"Ya İnsan aşık olunca olaylar bir bakmışsın gelişiyor" Ulaş'la çok güzel bir ilişkileri vardı herkesi imrendiricek
Cinsten, ama Ezgi evlenmeyi bir türlü kabul etmemişti demek ki, Sonunda ikna etmiş. 

"Ezgi, senden bir şey isteyebilir miyim" Ekrana yaklaşırken, mahcup bir tavırla kafamı eğdim biraz. Kimseden kolay kolay iyilik istemezdim o yüzden biraz garip hissediyordum.

"İste tabi Balım" 

"Balım?" Emir kameranın arkasında tek kaşını kaldırarak sorgularcasına gözlerime diktiğinde bakışlarını, kaşlarım merakla çatıldı, Ne demek istiyordu ki

"Yavrum, orda mısın?" Ezginin sesiyle, Kaşları daha çok çatılırken, adımlarını üstüme sürüp, ekrana doğru ilerledi

"Sizi duyuyoruz ama Önce ağzınızı toplayın" ne yapmaya çalışıyordu bu aptal herif?

"Emir-"

Onu engellemeye çalıştığımda koca elleri, bileğimi kavradı. Ne olduğunu anlamadan, beni kendine doğru çektiğinde yüzümüz arasında mesafe sıfıra inmişti.

"Emir ne yapıyorsun?" Güçlükle kendimi toparlamaya çalışıp, mantıklı düşünen tarafımın hala çalıştığına şükredip, bakışlarımı gözlerinde tutmaya çalıştım. Buz mavisi gözlerinde anlamlandıramadığım bir şey vardı. Niye böyle bakıyordu bana?

"Orda mısınız?" Ezginin sesiyle kendimi geri çekip ekrana yaklaştım. Az önce Emir bilerek beni ekranın dışına çıkarmıştı nedeni sormayın çünkü adam kafayı yemiş.

"O adam, sevgilin mi?" Ezginin kaygılı cümlesiyle ne diyeceğimi şaşırırken, Emir'in bakışlarını üstümde hissediyordum dönmedim onun tarafına sadece ağzımın içinde 'Evet' diye mırıldandım.

"Ezgi uzatmayacağım, biliyorsun gerçekten ihtiyacım olmazsa yardım istemezdim" anlayışla kafasını salladığında, yüzündeki masum gülümseme eski günleri hatırlattı. Hiç kimseye ihtiyaç duymayan, her sorununu kendi başına halleden Kızımız, Yine kimseye hissettirmeden  o sorumluluklarına daha büyüklerini dahil edip Anne olmuştu. Ne kötü bir arkadaştım..

"Daldın yine"

"Ezgi belki bencilsin, işin düştüğünde arıyorsun diyeceksin ama, sana çok ihtiyacı olan bir Bebek var,"

"Ne bebeği?" Güçlükle kurduğum cümlemi, Kaygılı bir tavırla cevapladığında sadece anlatabileceklerimi anlatmaya karar verip, cevapladım sorusunu.

"Benim Sevgilimle,  sahiplendiğim bir Bebek var. O çocuk 7 aylık ama yetiştiği Yurtta Anne sütünün verilip verilmediğini bilmiyoruz 2 ay oldu Evlatlık edineli,  ve Şu sıralar hastalıktan kafasını kaldıracak hali yok.."

Ağlıyordu.. Benim Güzel kalpli kızım. 

"Ekin adres ver geleceğim hemen.  Gerekirse bizim Anneler grubundan birilerini bulur, Onun anne sütsüz bırakmayız merak etme."

**
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Kapıyı sertçe çarpıp içeri girdiğimde, dosyadan kafasını kaldırmadan "Ne var?" Dedi umursamaz, sert ses tonuyla, sinirden kanım kaynarken böyle davranması iyice sinirlerimi bozuyordu.

"Biri seninle konuşurken, yüzüne bak bay Kibirli!" Diye çıkıştım sert sesimle, ama ona hiç işlememiş karşımda sırıtarak duruyordu.

"Seni bu kadar sinirlendiren ne hırçın Güzel?" Güzel mi dedi o? Güzel.. ben..

Her neyse saçmalama Ekin! O saygısız biri!

Bana halâ pişkin pişkin gülerken, yüzünün ortasına yumruk atma isteğim tekikleniyordu. Sakin olmalıyım..

Sakince sandalyeye oturup aldığım derin derin nefeslerin sakinleştirmesini dileyerek, dilimle dudağımı yalayıp, mimiklerimi kontrol etmeye çalıştım.

"Seninle bu evcilik oyununa başladığımızda, benim kuralarım vardı-" dedim sakin olmak için büyük bir çaba verirken, sözümü kesmesiyle, üstüne atlamak üzereyken, sözleriyle kalbim heyecanla kasıldı. Ben dinlediğini bile düşünmüyordum.

"Sana dokunmam, yaklaşmam yasaktı. Oyun dışında yapmadım zaten. Sorun Ne?" Sakin tavrı, boşuna yaygara çıkartmışım gibi hissetirirken,  az önce olanları atlatamayan Kalbimle yüzleşince, sinirim yeniden nüksetti.

"Bana neden o kadar yaklaştın? Hem arkadaşıma öyle davranmaya hakkın yoktu Kız buna maruz kalmaya mecbur mu?" Haklıydım kimse kusura bakmasın! Karşısındakine çok saygısız bir üslupla yaklaşıyordu anlamadan dinlemeden.

Boğazını temizleyip dikkatimi çekmeyi başarınca, kendinden emin ifadesi yerini almış, sesinin tonuna yansımıştı.

"Oyun gereği yaptım her şeyi. Dışardan insanlar bizi Evli gibi görüyor, tabirleri karşısında, Kıskanmış gibi görünmem lazımdı ve gerekeni yaptım" çok mantıksızdı ama neden ikna olmuştum?

Mecburiyet |BxB|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin