Bölüm 14

1.2K 89 3
                                    

Masada oturmuş konuşmamı bekleyen ekibin önüne geçip ekranı açtım. Ekranda kanıtlar bir bir geçerken onlara döndüm.

"Şimdi, artık tahmin edebildiğiniz gibi Oğuz bu operasyonda bizimle beraber olacak. Bunu kafanıza iyice sokun. Ayrıca ona bir zarar gelmeyecek. Asla. Anladınız mı?"
"Emredersiniz komutanım."

Kafamı yavaşça indirip kaldırdım onaylamak için. Daha sonra Can ve Oğuz'un birbirine kötü kötü baktığını görünce kaşlarımı çattım. Aslında daha çok Oğuz kötü bakıyordu.

"Şş, hayırdır ne oluyor?"
"Yok komutanım bir şey. Ne olacak?"

Can Oğuz'a son bir bakış atıp bana döndü. Masaya yaklaşıp ellerimi masaya yasladım.

"Anlatın."
"Komutanım önemli bir olay değil."
"Can önemli olup olmadığını sormadım. Anlat dedim."
"Komutanım ben anlatayım."

Tayfun konuşunca ona döndüm. Oğuz'un yanında oturuyordu. Kafamı sallayarak onayladım anlatması için.

"Siz bizi Oğuz'u almaya gönderdiniz. Biz de bilmiyoruz ne için çağırdığınızı. O yüzden ister istemez soğuk yaptık biraz. Arabadan inerken de Can kolunu tutunca Oğuz da yanlış anladı haliyle."

Göz devirip masadan uzaklaştım. Çocuk çocuk işler.

"Neyse ne. Konumuza dönelim. Basitçe açıklıyorum. Bu adam hakkında bildiklerimiz onu tutuklamaya yeter. Ama adalet sistemimiz sağ olsun uzun süre içeride kalmasına yetmez. Bundan dolayı da daha büyük şeyler bulmalıyız. Silah deposu olur, uyuşturucu deposu olur, sınırda kaçırdığı insanları yakalarız vesaire. Hepsi de olabilir ama büyük bir açığını yakalamamız lazım. Bunun için de adamın işlerinin içinde olmamız lazım. Burada Oğuz işin içine giriyor. Tanışık oldukları için Oğuz'u adamın yanına sokuyoruz. Oğuz adamın işlerine merak salıyor ve ayrıntılı bilgiler istiyor. Tabii ki bunların hepsi alttan alttan oluyor. Adamın yemi yutmasını bekliyoruz. Emin olmadan baskın yapmıyoruz. Her şey tamam olunca yaka paça aldık bitti. Anlaşılmayan bir şey?"
"Yok komutanım."
"Tamamdır."

Yerime geçip oturacakken Oğuz konuşunca ona döndüm.

"Bir dakika anlaşılmayan çok şey var. Öncelikle ben neye merak salıyorum?"
"En basit olan şu an uyuşturucu. Zaten büyük ihtimalle o yüzden şehrin ortasında şu an. Bence uyuşturucuya yüklenelim komutanım."

Hasan'ın söylediği mantıklı geldiği için kafamı salladım. O da iyileştiğini söyleyip kendini zorla Can ve Tayfun'a getirtmişti.

"Olur. Uyuşturucu."
"Tamam diyelim bunu söyledim. Ya bana iki üç paket verip gönderirse? Neden beni depoya götürsün ki?"
"Şimdi orası öyle olmayacak Oğuz."

Kafasını yana yatırıp bana baktığında konuşmama kaldığım yerden devam ettim.

"Sen uyuşturucu istiyorum demeyeceksin. Sen uyuşturucu işine girmek istiyorum diyeceksin. Daha sonra büyük ihtimalle dener seni. Al sat bunları der. Verir sana birkaç paket. Sen de onları ekipten birimize satarsın. Sonra mecburen deposuna götürecek seni. Baktı çünkü işi becerdin. Sende iş var. Anladın mı?"
"Ya kendi istediği kişilere satmamı isterse."
"Satarsın."
"Ne?"

Göz devirip sandalyeyi çektim ve ekranın önüne oturdum.

"Oğuz sorgulama orasını. O işler bizde anladın mı?"
"Ya ben sattıktan sonra işin neresi sizde olacak?"
"Kardeşim sen bizi hafife alma."

Duygu göz kırpınca güldüm. Gizemli gizemli konuşuyor bir de.

"Ben işime devam edecek miyim?"
"Doktorluğa mı?"
"Evet."
"Ha yok. Onu unut bundan sonra doktorluk falan yapamazsın."
"Ne?"

Güzel Gözlüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin