Bölüm 12

1.4K 104 1
                                    

Karargahta toplanmış albayın açıklama yapmasını bekliyorduk. Bizi acilen toplamıştı buraya. Şu anda da onun gelmesini bekliyorduk.

Kapı açılıp albay içeri girince ayaklandık.

"Oturun."

Karşımızdaki ekranı açmasını söyledi. Bilgisayar başında oturan askerlerden biri ekranı açtığında karşımda gördüğüm adam ile kaşlarımı çattım.

"Dağda aradığımız adamı şehirin ortasında bulduk. Şu an burada. Uyuşturucu işini büyütmüş. Yetimhanede yaşını doldurup çıkan çocuklara uyuşturucu satıp sattırıyor. Onlara ev veriyor güya. Hayatlarını güzel yaşayacaklarını sanan çocuklar da peşine takılıp onun adamı olmaya başlıyor yavaş yavaş. Hepsini etkisi altına almaya çalışıyor şerefsiz. Şimdi işimizi daha kolay bir şekilde halletmeye çalışacağız. Aldığımız haberlere göre daha uzunca bir süre burada kalacak. Yaklaşık beş ay sonra da yine terk edecek burayı. Yani en geç beş ay içinde bu işi hallettik hellettik. Yoksa yine dağa çıkacaksınız."

Ekranda sürekli çocuklarla fotoğrafları olan adam görünürken sinirle ellerimi yumruk yaptım. Adamda pis iş eksik olmuyordu. Silah ve insan kaçakçılığı, uyuşturucu bulundurma ve satma... Daha sayamayacağım birçok suç. Özellikle Kürt çocukları yanlış yönlendirip dağa çıkmalarına sebep oluyordu. Kabul etmeyenleri zorladığını da biliyorduk.

"İlk önce onu takip edip gününü öğrenmemiz gerekiyor. Yakın olduğu herkesi öğrenmeliyiz. Daha sonra yanına gireceksiniz. Kendi kendini yakalatmasını sağlayacağız."
"Emredersiniz komutanım."
"Çocuklar, biliyorum zor zamanlar atlattınız ve hala daha silah arkadaşınız iyileşmedi. Ama bu işi halledebileceğinize güvenim tam. Bu işin üstesinden geleceksiniz. Göreyim sizi."
"Emredersiniz komutanım."

.....

Tayfun ben ve Erhan odamda oturmuş gelecek haberi bekliyorduk. Duygu ve Can adamın peşindeydi şu an. Takibe almıştık.

"Bu iş iyi oldu. Onu dağda yakalamaktansa burada yakalamak çok daha iyi olacak."
"İnşallah burada yakalarız."

Kapı çaldığında dışarıdakine gelmesini söyledim. Teğmen içeri girip tekmil verdiğinde konuşmaya başladım.

"Rahat ol teğmenim."
"Komutanım öğlen içtimasına katılmak isterseniz diye haber vermek için gelmiştim."
"Tamam geliyorum."

Teğmen selam verip odadan çıktığında ayağa kalktım.

"Komutanım haber gelirse ne yapalım?"
"Bir şey yapmayın. Önemli bir şey olursa beni hemen bilgilendirirsiniz. Gittim."

Odadan çıkıp belimdeki kemeri düzelttim ve bahçeye çıktım. İçtima için toplanan askerlere kısa bir konuşma yapıp serbest bıraktım. Onlar yemeğe giderken bahçeye geçip banklara oturdum. Telefonumu çıkarıp Erhan'ı aradım daha sonra.

"Gelin de yemek yiyelim."
"Nereye gelelim?"
"Bahçede oturuyorum. Çardaklarda. Sipariş veriyorum gelin hadi."
"Oda serin burada yiyelim. Sen gel."
"Erhan uğraştırma beni."
"Hadi Zehra hadi."

Telefonu yüzüme kapattığında sinirle ayağa kalktım. Saygısız herif komutanına da hiç saygısı kalmamış.

Odaya çıktığımda ikisi de koltukta yayılmış oturuyordu.

"Saygısızlar. Komutanınızım ulan ben sizin!"

Tayfun hafiften oturuşunu düzeltirken Erhan utanmaz gibi bir de ayaklarını sehpaya uzattı.

"İndir lan ayağını!"

Bağırdığım gibi ayağını indirip dik oturunca sinirle yerime geçtim. Biraz otorite gösterisinden zarar gelmez.

Güzel Gözlüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin