Bölüm 8

1.7K 132 30
                                    

"Sürün! Hızlan! Devam et, devam et!"

Timdekiler topraktan çıkarken yavaş yavaş ilerleyen Can'a ayağımla vurdum hafifçe.

"Hızlan lan!"
"Emredersiniz komutanım!"

....

Antrenman sonrası üzerimi değiştirip diğerlerine çıkacağımı haber vermek için toplandığımız odaya gittim. Gülerek Hasan'a bakıyorlardı. Sebebini bilmediğim için biraz durup öyle çıkmaya karar verdim.

"Neşeniz bol olsun. Hayırdır?"
"Zehra abla bunları izlemen lazım. Otur otur."
"Ne oldu yine?"

Geçip koltuğa oturdum. Sebebini bilmediğim bir şekilde Hasan yerde oturuyordu. Tam Tayfun'un önünde.

"Yemin ederim bir daha cevap vermeyeceğim lan. Beş saattir yemin ediyorum oğlum affet artık."
"Git başımdan Hasan. Seni bir süre görmek istemiyorum."

Kollarını önünde birleştirince güldüm. Bir de trip atıyor.

"Olay ne?"
"Zehra abla bu saygısız, şerefsiz, haysiyetsiz!"
"Ayıp..."
"Sus Hasan!"
"Tamam."
"Bu salak! Gitmiş eski sevgilisinin attığı mesaja cevap vermiş. Neymiş, hal hatır soruyormuş, kötü niyeti yokmuş. Tabii ki öyledir canım tabii ki!"
"Lan kaç defa yemin edeceğim daha? Kaç defa söz vereyim? Bir daha cevap vermeyeceğim diyorum ya!"
"Sus dedim Hasan."
"Sustum."

Hasan ile Tayfun bu tip konularda birbirlerine hep trip atarlardı. Ve bunu güya çok yakın arkadaş oldukları için yapıyorlardı. Biz de onlara inanıyoruz tabii ki!

"Sizin sohbetinize ve tribinize doyum olmaz. Benim işim var, çıkıyorum."
"Nereye?"

Erhan'a dönüp saçlarımı karıştırdım.

"Hastaneye gideceğim ya. Oğuz'un yanına."
"Sebep?"
"Ya dün çok kaos falan bilmem ne arasında halletti falan her şeyi. Hayatını kurtardı senin..."
"Abartma."
"Neyse işte ben de teşekkür edeyim dedim"
"Ne yaptıysa bana yaptı sen niye teşekkür ediyorsun?"
"Ay sana ne Erhan! Ne sorguladın ya, canım istiyor gidiyorum. Allah Allah!"

Hızlıca odadan çıktım. Darladı insanı iki dakikada gerçekten. Arabaya binip hastaneye sürdüm. Otoparka park edip arabadan indim ve Oğuz'u aradım.

"Efendim?"
"Oğuz, ben hastanedeyim. Yanına gelmek istedim sen neredesin? Çıkmadın değil mi?"
"Henüz çıkmadım. Yine ne oldu Zehra?"
"Ha yok, bir şey olmadı. Öyle, geldim yani."

Kısa bir süre sessizlik oldu. Elim yine istemsiz bir şekilde saçlarıma gidiyordu.

"Öyle geldin yani?"
"Aynen."
"Acildeyim ben. Biraz işim var ama."
"Beklerim."
"Bekler misin?"

Gülerek sorduğunda dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Evet."

Bu sırada arkadan bağırış sesleri gelince kaşlarımı çattım. Ne oluyor yine ya?

"Zehra kapatıyorum."
"Bir..."

Telefonu kapattığında hemen acile gittim. İçeri girip seslerin olduğu yöne ilerledim hızlıca. Adamın biri doktor ve hemşirelere saldırmaya çalışıyordu. Bunların arasında Oğuz da vardı. Konuşarak sakinleştirmeye çalışıyorlardı ama bunun gibi dağ ayıları ne anlar konuşmadan?

"Kaç saat oldu hala gelen giden yok! Bu kadın niye ayakta bekliyor hala doktor?"
"Bakın hastanedesiniz, o sesinizin tonuna dikkat edin bütün hastaları rahatsız ediyorsunuz. Ayrıca sıranız bile gelmemiş gelince muayene edilecek zaten."
"Ne sırası ulan, öksürükten ölüp giderken sıra mı beklesin bir de?"

Güzel Gözlüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin