Bölüm 5

2.1K 158 5
                                    

Merhabalar efenim! İşte geldim burdayım! Yeni bölümde yorumları görmek istiyorum. Düşünceleriniz benim için önemli bu yüzden sizlerden yorum bekliyorum! İyi okumalar.

Üniformamı giyip odadan çıktım ve saatime bakarak bahçeye doğru ilerledim. Öğlen içtimasına az bir vakit kalmıştı. Bu sırada bizimkilerin yanında oyanlanmaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu.

Aşağı indim ve ağacın gölgesinden duran banka oturan ekibi gördüğümde yanlarına gittim.

"Komutanım böyle gelin."

Oturduğu yerden kalkıp yer verdiğinde kafamı hafif sallayarak oraya oturdum. Erhan elini omuzumun üzerinden arkaya atıp sırıtarak bana baktı.

"Naber?"
"Sen bugün ayrı bir gevşeksin sanki?"

Diğerleri söylediğime gülerken Erhan kaşlarını çattı.

"Ayıp ayıp. Kaç yıllık arkadaşız. Şu söylediğin hiç yakışıyor mu?"
"Kes kes kes."

Elimi ona doğru kaldırıp susması için salladım.

"İçtima başlayacak herhalde."
"Hah. Ben gidiyorum o zaman."
"Hayırdır?"
"Ufak çaplı bir iş."
"Operasyon diyorsun?"
"Öyle de denebilir."

Binanın önünde sıraya giren askerlere bakarak onları komuta eden çavuşun yanına geldim. Beni görünce esas duruşa geçip tekmil verdiğinde selamını alıp ellerimi arkamda birleştirdim.

"Sabahki acemi nerede?"
"Er Salih Emin! Öne çık!"

Sabahki gevşek bir adım öne çıktığında ona baktım. Boş boş yüzüme bakıyordu. Daha adım atmayı bilmiyor yaylana yalana hareket ediyor. Tam bir acemi hareketi.

"Şınav pozisyonu alınacak. Al!"

Bir süre hareketsiz kalıp anlamaya çalışır gibi yüzüme baktığında ona doğru bir adım attım.

"Şınav pozisyonu alınacak dedim asker!"

Daha yakından bağırmam gerekiyormuş gibi bu sefer yere yatıp şınav pozisyonu aldığında geri geri adımladım.

"Başla, bir!"

Otuza geldiğinde kolları titremeye başladığında alayla kaşlarım kalktı. Bu kadar mı yani?

"Eğer yere düşersen baştan başlatırım. Sesli say!"
"Otuz dört! Otuz..."
"Sana emrettim asker!"
"Emredersiniz komutanım! Otuz beş!"
"Al başa."

Kafasını kaldırıp bana baktığında önünde eğildim.

"İtirazın mı var?"
"Y-yok"
"Anlamadım?"
"Yok komutanım."
"Ne diye devam etmiyorsun lan o zaman?"

Şınava devam edip aynı zamanda saymaya başladığında olduğum yerden kalkıp yine geriye gittim. On tane çektiğinde artık dayanamayıp yere düştü.

"Kalk ayağa."

Zorla nefes nefese ayağa kalktı. Üstü başı toz içinde kalmıştı ve üniforması da büyük geldiği için saçma bir şekilde duruyordu.

"Düzgün dur benim karşımda."
"Emredersiniz komutanım."
"Bundan sonra bu bölgede, içeride veya yakında görüp görebileceğin hiçbir kadına gevşek gevşek konuşmayacaksın. Konuşmayacaksınız! Anlaşıldı mı?"
"Anlaşıldı komutanım!"

Ona son bir bakıp atıp diğerlerine bakarak oradan uzaklaştım.

....

-Oğuz-

"Tamam siz geçin masaya ellerimi yıkamam lazım benim. Birazdan geliyorum."

Hastaneden yeni çıktığım için ellerini yıkamam gerekiyordu. Lavaboya girip saçlarımı da düzelttim ve ellerimi yüzümü yıkayıp aynaya baktım son kez. Bugün yorucu bir gündü aslında ama önceden ayarlanan bir program olduğu için gelmemezlik yapamazdım. Böyle ortamları pek sevmezdim ama çoğunluk istediği için onlara uymak zorundaydım.

Güzel Gözlüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin