❝𝐒𝐨𝐧𝐮𝐧𝐚 𝐤𝐚𝐝𝐚𝐫 𝐬𝐢𝐳𝐢𝐧𝐥𝐞𝐲𝐢𝐦. 𝐀𝐢𝐥𝐞 𝐬𝐨𝐧𝐬𝐮𝐳𝐝𝐮𝐫 𝐬𝐞𝐯𝐠𝐢𝐥𝐢𝐦❞ nefes aldığı her an, yüreği bunun inancı ve umudu ile attı. Violet Dixon, kaybetmenin yaşatacağı acıdan her seferinde kaçtı. Bir başkasının ölümünün onu da...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Kaybolduğun zaman, binlerce öpücük kondurduğumavuçlarını kulaklarına bastır. Sana evimizin yolunu fısıldayacağım."
🕯️
"Neden yaptın ki bunu?"
Yağmur, son bir kaç saattir durmaksızın yağıyordu. Havaya bakılırsa, yaz mevsimiyle alakası bile yoktu.
Herkes evlerine dağılırken, dar sokakta Violet ve Alex öylece yürüyordu. Siyah şemsiyenin altında, arkalarında bıraktıkları bir seneyi konuşuyorlardı. Sanki yıllarca birlikte kalmış ve daha sonra yollarını ayırmış birer dost gibiydiler.
"Uyandığın gibi bu gerçeği duymak seni paramparça ederdi. Vakti gelince öğrenmen gerekirdi. Baksana, öğrenince ne hale geldin."
Violet, birlikte yürüdükleri süre boyunca bir kez bile Alex'in yüzüne bakamamıştı. Onu durdurup içindeki bütün acayip hayal durumunu ve anlamsız özlemi anlatmak istedi ona. Ama içten içe, onun da kendisiyle aynı durumda olduğuna inandı. Açıklamaya ihtiyaç duymadı.
"Neden sürekli beni bulup öylesine yardım ediyorsun?" dedi bu sefer. Anlam veremiyordu belki de ama yabancılamıyordu da.
"Nereden buldun beni?" dedi tekrar, ilk gördüğü sırada sorduğu soruyu sorarak. Aldığı cevap ise kısa ve netti.
"Dünya sanılandan da küçük bir yermiş sanırım."
Bir şeyler söylemek istedi. Ama yine sustu ve yüzüne bakmadan yolu izlemeye devam etti. Adams'ların evinin önüne gelince de durdular.
Violet nihayet kafasını kaldırıp Alex'e baktı. "Teşekkür ederim" dedi sessizce. Sanki içten içe bunu söylemekten utanır gibi. Alex gülümsedi.
"Gelmek istediğin yerin burası olduğunu düşünmüyorum." dedi anlayışla. Violet ise evin verandasına dikti gözlerini.
"Gitmek istediğim yerin, beni götürebileceğin bir yer olduğunu düşünmüyorum Doktor"
Bir kaç saniye, sessizce durdular. Yağmur sesi, aralarındaki derin sessizliğe az da olsa engel oluyordu. İkisi de bir şeyler söylemek isterken, kimse bir şey diyemiyordu. Aslında her ikisi de birbirini bekliyordu.
Violet bir şeyler söyleyeceği esnada, evin kapısı hızlıca açıldı. Endişeli iki ebeveyn, John ve Teresa Adams şaşkınlıkla baktı.
"Violet!"
Teresa, hızlıca Violet'in yanına gitti. Yüzünü elleri arasına alıp sıcak dudaklarını anlına bastırdı. "Nerelerdeydin tatlım? Çok endişelendik!" dedi garip bir ses tonuyla. Alex O'brien ise sanki görünmez olmuştu.
"Ben iyiyim" diyebildi sadece. O esnada, Amy'nin sesi duyuldu. "Hey!" o da tıpkı annesi gibi hızlıca Violet'e yanaştı. Ama doktoru fark etti. Çatık kaşları altından siyahlar içindeki Doktor Alex'i inceledi.