Anlaşma

265 38 17
                                    

Keyifli okumalar.

***

Aklımda dönüp duran o düşünce fırtınası 1 haftanın ardından tamamen kesilirken kendimi büyük bir boşluğun içinde buldum. İmkansızdı bu...Başımı anında kaldırıp ona büyümüş ve korkak gözlerle bakarken gözlerinde çakan zevk şimşekleri dudaklarındaki zafer gülümsemesi ile süsleniyordu. Beni öğrenmişti. Beni kimden öğrenmiş olabilirdi ki? Bizi bilen çok az kişi vardı ve hiçbiri asla söylemezdi.

"Ah, doğru tahmin.." Gülümsemesi büyürken yaslandığı masadan ayrılıp raflara ilerledi ve donup kalmış beni umursamadan bir tane kadeh çıkardı. Eski duran bir şarabı alıp tekrar masaya ilerlerken ben hala beni nasıl öğrendiğini düşünmeye çalışıyordum ama o kadar boşlukta kalmıştım ki düşünemiyordum bile. O başımı ağrıtan düşüncelerden eser kalmamıştı.

"Nasıl öğrendiğimi bilmek ister misin? Eminim kafan çok karışmıştır ama çok basit aslında." Şarabın ağzını sesli bir şekilde açıp kadehin içine yavaşça doldururken benim sessiz oluşumu olumlu algılamış ve hafifçe gülümsemişti. Yarısına kadar doldurduğu kadehi alıp şişeyi masaya bırakırken tekrar masaya kalçasını yaslayıp gözlerini bana çevirdi.

"Kamera. Şehre giden bir dostumun yardımı ile odanıza kamera yerleştirdim. Felix'in duvarında asılı olan o fotoğraflardan, 2 kişilik tamamen zıt eşyalardan ve sürekli Yongbok diyen bir Felix'ten anlamak zor olmadı." Dolan gözlerime içten içe lanet ederken sıktığım dişlerim ile ona baktım.

Hayır, bunlar çift kişilikli olduğumuzun kanıtlarını vermezdi. Belki kafasında gerçekten uzak bir şeyler kurmuştu. Bir umut tutunduğum düşünce ile sessizce saçlarımın arasından onu izlerken şarabından bir yudum içip kaşlarını kaldırdı ve 'bilmiyorum' der gibi dudaklarını sarkıttı.

"Gerçi çok fazla anlamsız olaylar var. Neden ikizini bırakıp başka bir aile bulduğun, o aileye kendini nasıl kendi çocukları diye inandırdığını bilmiyorum ama gerçek çokta beni ilgilendirmez." Söylediğiyle gözlerimi kırpıştırırken aldığım nefesi yavaşça bıraktım.

Hayır, Hala bilmiyordu çift kişilikli olduğumuzu ama bu bir şeyi değiştirmezdi. Bizi ikiz olarak biliyorsa bu daha da tehlikeli olurdu. Felix ile her türlü bir bağımı bulmuştu ve eline düşmüştüm bile çoktan. Bununla birlikte Cha kyung'a bu bilgiyi verse Felix yine buraya düşecekti.

"Ben Aaron'um. Lee Yongbo-"

"Yongbok, lütfen birbirimizi kandırmayalım. Kim olduğun ile ilgilenmiyorum ama Felix ile bağın olduğunu ve ona değer verdiğini biliyorum." Dişlerimi sıkarak ona bakarken ellerim yumruk oldu. Çoktan eline düşmüştüm değil mi? Belki..Belki Cha kyung'dan yine korurdu beni. Belki yardım ederdi.

"Ne istiyorsun benden?" sessizce mırıldanırken söylediğimle yüzündeki gülümseme keyifli bir hal aldı ve şarabının son yudumunu içip masaya bıraktı. Ellerini masanın iki kenarlarına koyup bir ayağını uzattığı diğer ayağının üstüne atarken derin bir nefes alıp kıstığı gözleriyle mırıldandı.

"Yang Jeongin'i." Söylediği ile ne diyeceğimi bilemezken daha ne kadar şaşırabileceğimi düşündüm. Neden onu istiyordu? Bu çocuk kimdi ki onu tanıyordu?

Başımdaki ağrı şiddetlenirken seslice yutkundum. Anlamıyordum, her şey fazla geliyordu ve en son olayları bilmemek beni aşırı kapana sıkıştırıyordu. 3 yıllık bir hafıza kaybım var gibiydi ve şimdi o kısımdan sınava tabi tutuluyordum.

Dudaklarım birkaç kez aralanıp kapandı. Ne diyeceğimi, ne cevap vereceğimi bilemezken sadece "Neden?" Sorusu döküldü dudaklarımdan. Neden onu istiyordu? İlk geldiğim gün de hep geride durup beni incelemişti, o uzun boylu çocukta odaya girince aynısını yapmıştı.

False Kings in the heart/ CHANBOK -ARA VERİLDİ-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin